"Dinî nikâhsız evlilik fuhuştur"

Yunanistan Kilisesi, Hıristiyan bir erkek ile kadının kilisede nikâhlanmadıkları sürece, resmî nikâh ya da başka bir anlaşma ile de evlenmiş olsalar, bunun “fuhuş” anlamına geldiğini açıkladı.

Son günlerde Kostas Karamanlis hükümeti yeni bir kanun tasarısı düzenleyerek, evli olmayıp beraber yaşayan çiftlerin beraberken doğacak çocuklarını koruma altına alan bir teklif sundu. Bu kanuna tasarısına göre çiftler, aralarında sadece bir anlaşma imzalayarak çocuğun haklarını koruma altına alabiliyor. Yıllardır Hıristiyan çiftlerin resmî nikâh kıymalarına karşı çıkan Yunan metropolitler, bu teklif üzerine Atina Metropol Kilisesi’nde toplanarak, konuyu değerlendirdi. Toplantıdan sonra yapılan açıklamada “Hıristiyanların İncil’de belirtilen kanunlara uymaları gerektiği” hatırlatılarak, “Kilisenin tanıdığı tek nikâh Ortodoks kanunlarına göre yapılan dinî nikâhtır. Bu nikâh haricinde yaşanan evlilik durumları fuhuştur” denildi.

Yunanistan Adalet Bakanı Kostas Hacidakis ise, serbest şekilde beraber yaşayan çiftlerin doğacak çocuklarının korunması mahiyetinde bu kanunun ortaya çıktığını ve hükümetin bu konuda kararlı olduğunu açıkladı. Komünist Parti, kilisenin bu tutumunu yobazlık olarak nitelendirdi.

1981’E KADAR RESMÎ NİKÂH YOKTU

1981 yılına kadar Yunanistan'da resmî nikâh kavramı yoktu ve devlet yalnızca dinî nikâhları tanımaktaydı. Zamanın Başbakanı Andreas Papandreu, kilise ile büyük ideolojik çatışmaya girerek “resmî nikâh” kavramın ülkeye getirdi. Ancak Kilisenin baskısı ile “resmî nikâh” zorunlu olmadı. Sadece kilisede kıyılan nikâh, devlet tarafından tanınırken; dinî nikâh istemeyen çiftler ise yalnızca “resmî nikâh ile evliliklerine devam edebiliyor. Ancak resmî nikâh ile evlenen çiftlerin çocukları, çiftin dinî nikâh kıymaması sebebi ile bazı papazlar tarafından vaftiz edilmiyor.

AB’DEN YUNANİSTAN’A TEPKİ YOK

AB üyesi olmayan Türkiye’de, hükümetin zinanın suç sayılmasına yönelik yasal çalışmalarını eleştiren Avrupa Birliği’nden ise şu ana kadar AB üyesi Yunanistan’a bir tepki gelmemesi manidar bulunuyor.

AB’nin genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen, Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yapıp zinanın suç sayılmasını isteyen Başbakan Tayyip Erdoğan’a, 2004’te ziyaret ettiği Diyarbakır’dan sert mesajlar göndermişti. “Zinayı suç saymak çağdışı. Böyle bir şeyi kabul edemeyiz. Hükümete uyarılarımızı sürdüreceğiz” diyen Verheugen, özel hayatın ihlal edildiğini savunarak, "Hükümet, AB'yi istiyorsa AB değerlerini benimsemek zorundadır” demişti.

YUNANİSTAN’IN LAİKLİK ÇELİŞKİSİ

Avrupa Birliği müzakerelerini olumsuz etkilemek için her fırsatta “Türkiye’nin İslâmlaştığı ve laiklikten uzaklaştığı” vurgusu yapan Yunan siyasetçiler ile kilisenin tutumu arasında çelişki olduğu, AB’nin buna ses çıkarmamasının da anlamlı olduğu belirtiliyor.

Kilisenin Batı dünyasında en etkin olduğu ülkenin Yunanistan olduğunu söyleyen Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkanı Hazım Zeki Sergi, Yunanistan hükümeti başta olmak üzere Yunan siyasetçilerin kiliseyi dikkate almadan siyaset yapamadığına, kilisenin laik Batı dünyasında en zayıf olduğu ülkenin ise Fransa olduğuna dikkat çekti.

TÜRKİYE’DE DİNÎ NİKÂH SUÇ

Diyanet Vakıf Sen Genel Başkanı Sergi sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Türkiye’de, dinî nikâh sıkıntılı bir konudur, hocalarımızın da en fazla başını ağrıtan konu budur. Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede yaşıyoruz. Hâliyle hocalarımıza gelip, çocuklarının nikâhının kıyılmasını isteyen binlerce insan oluyor. Hocalarımız ise nikâh kıyma yetkilerinin olmadığını, sadece dua edebileceklerini söylüyorlar. Medeni Kanuna göre, imam arkadaşlarımız bir nikâh akdine imza koyarsa suç işlemiş oluyor. Nikâhın kerameti; evliliğin toplumca bilinmesi, neslin bilinmesi ve ayrılıkta mirasçılık hukukunun net olmasıdır. Nikâhı küçümseyen ya da eleştiren sanatçıları görüyoruz. Nikâhı olduğunu söylediği için eleştiri alan, eleştirilerden sonra geri adım atan sanatçılar var bu ülkede.”

vakit