Dink Davası'nın Yanlışları

Hrant Dink davasının nihai kararı haklı olarak herkesi hayal kırıklığına uğrattı.

Gültekin Avcı/Dink Davası'nın Yanlışları

Konu'nun  iyi anlaşılması için şunları belirtmeliyim.
En az 3 kişi tarafından kanunlarda belirtilen suçları işlemek için kurulan birlikteliğe suç örgütü diyoruz.
Eğer bu örgüt cebir, şiddet, tehdit, korkutma, yıldırma gibi Terörle Mücadele Kanunu'ndaki yöntemleri kullanıyorsa, suç örgütünün adı terör örgütü olur.
Bu terör örgütünün amacını gerçekleştirmeye elverişli sayıda mensubunun silahlı olması durumunda silahlı terör örgütünden bahsederiz.
Mesela 10 kişilik bir terör örgütünde 1 veya 2 kişinin bile silahlı olması, silahlı terör örgütü olmak için yeterli olabilir.
İddianameyi hazırlayan savcılar Fikret Seçen ve Selim Berna Altay, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in suçtaki yönlendirme ve aktivasyonları sebebiyle "örgüt yöneticisi" olarak cezalandırılmasını istemişlerdi.
Erhan Tuncel sahada espiyonaj faaliyetinde kullanılsa bile suç işleme özgürlüğü yoktur.
Ama örgüt suçlamasından herkes beraat etti.
Nerede yanlış yapıldı?
1- Savcılık, mahkemenin önüne eksik/yetersiz soruşturmayla çıktı.
Tetikçi ve bağlantılı çevresi olarak Trabzon Pelitli beldesinde yaşayan bir grup yakalanmıştı.
Ama soruşturma sadece Pelitli'ye çakılıp kaldı.
Ergenekon ve Balyoz gibi davalardaki yoğun delil örgüsü burada kurulamadı.
Böylelikle Ergenekon'la açık bağlantı delili sıkıntısı çeken savcılık, yorum yaparak mahkemeyi "silahlı terör örgütü" suçuna ikna etmeye çalıştı.
İddianamedeki şu suç yorumu bu sıkıntıyı anlatır:
"Bu şartlar altında şüpheliler tarafından oluşturulan topluluğun belirtilen amaçları doğrultusunda, içerisinde yer aldıkları "araç suçun" TCK 314. maddesi kapsamında bir terör örgütü olarak yorumlanması yasaya uygun olacaktır."
Duruşma savcısı Hikmet Usta'nın esas hakkındaki mütalaasında, "Ergenekon'un Trabzon hücresiyle Ergenekon arasındaki bağlantının telefon kayıtlarının silinmesi sebebiyle kurulamadığını" belirtmesi bu delil sıkıntısını itiraf mahiyetindedir.
2- Peki soruşturmanın daha geniş yürütülmesini gerektiren ve savcılığın üzerinde durmadığı hukuki materyaller nelerdi?
Dink iddianamesinde Ergenekon'dan bahsedilmiyor.
Fakat iddianameyi hazırlayan savcılardan Selim Berna Altay, gayrimüslim azınlıklara suikast planlamasının yapıldığı ve Dink cinayetinden ''operasyon'' diye söz edilen 'Kafes Eylem Planı'nı incelemişti.
Fakat bu nokta iddianamede yer almadığı gibi üzerine de gidilmedi.
Ergenekon'la birinci ilgi buydu.
İkinci ilgiyse Ergenekon ana iddianamesinde yer alıyor.
Ergenekon sanıklarından Muhammet Yüce'nin 02.10.2007 tarihinde sanık Coşkun Çalık'a gönderdiği mesajda; "Gazeteci Orhan Pamuk var onu halledecez, 2 trilyon alacaz, hazırlıkları yapacaz, Hrant Dink'i vuranlarla da halil görüşmüş. Sedat Peker, Alaattin Çakıcı arkamızdalar... Emniyet müdürü ve ... savcıyla da bu hafta görüşecez ben, sen, Halil Fuci hazırlıklı ol' diyordu.
Şu halde soruşturma bu iki ilgi yönünde yoğunlaştırılmadı.
3- Hrant Dink, Rahip Santoro ve Malatya'daki misyonerlerin öldürülmesi gibi eylemlerde yer alan tetikçilerin yaşlarının küçük olması, derin bir örgütlenmenin seçici bir çalışmasına işaret ediyordu.
4- Cinayet ihbarını örtbas ettiği söylenen Trabzon'daki jandarma yetkilileri hakkında, bizzat jandarma görevlilerinin itiraflarına rağmen, sadece görevi ihmal soruşturması yapılması yanlıştı.
Dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ve istihbarat Yüzbaşı Metin Yıldız görevi ihmalden Sulh Ceza Mahkemesi'nde yargılanıp 6 ay hapis cezasına çarptırıldılar.
Hâlbuki tanık Yüzbaşı Hüsamettin Polat, Dink'in öldürüleceği bilgisinin cinayetten 6 ay önceki istihbarat toplantısında Albay Ali Öz'e iletildiğini, albayın kendisine baskı yaptığını söylemişti.
Jandarma astsubaylar da "Dink'i öldürecekler" ihbarının Ali Öz tarafından işleme konulmadığını, daha sonradan eski tarihli gerçeğe aykırı belge düzenlediğini iddia etmişti.
Bu tabloda örgütten şüphe etmemek mümkün değil.
Sanıkların Pelitli jandarmasıyla samimi ilişkileri mercek altına alınmadı.
Görevi ihmal etmek, bazen illegal silahlı bir örgütlenmenin verdiği görevdir.
İhmal ederek örgütsel görevinizi ifa etmiş olursunuz.
Ama işlediğiniz suç görevi ihmal değil, örgüt suçudur.
Mahkemenin yapması gereken; illegal silahlı örgütün mahkemede hazır bulunan sanıklarına ceza tertip etmek, örgütün bilinemeyen asli aktörleri hakkında da savcılığa suç duyurusunda bulunmaktı.
Tehlike şurada:
14. Ağır Ceza'nın Dink davasındaki bu örgüt yaklaşımını Yargıtay onaylarsa, Ergenekon ve Balyoz gibi davalardaki örgütsel bağlantıyı da muhtemelen es geçecektir.
Bu durumda Ergenekon'da bireysel suç işleyen 5-10 kişiden fazlasına ceza verilmesini reddedecektir.
14. Ağır Ceza'nın bu kararı, Ergenekon davalarının çökmesi için atılan bir işaret fişeği mi?
Umarım değildir.
Sonuçta İstanbul özel savcılarının her biri, kendi inisiyatif ve yetkisiyle Dink cinayetinde gölgede kalan örgütsel yapının peşine düşebilir.
Bu durumda öncelikle Savcı Cihan Kansız'ın inisiyatifi çok önemli.
Zira suikastın arkasında Ergenekon var doğru..

bugün

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Apo’yu İstanbul’a kim getirdi?
Abdurrahman Dilipak: Keyfiniz nasıl?
Abdurrahman Dilipak: Suriye nereye?
Abdurrahman Dilipak: Zamane cinlerinin esrarı
Abdurrahman Dilipak: Gelin yeniden iman edelim