Diyarbekir’de olağanüstü bir hal var!

Artık “analar ağlamayacak” inşallah..

Bu saatten sonra “Barışı bitireni bitirirler”.. Halk, doğulusu, batılısı ile barışa “evet” dedi..

Birileri barıştan rahatsız, ama onlar da halkın bu coşku dolu desteği karşısında direnemezler artık..

Şimdi, geleceğe dair, umut dolu yeni ve temiz sayfa açıyoruz. Norşin dağlarında kan kokusu duyulmayacak artık, kan kırmızı güller açacak.. Ağıt sesleri yankılanmayacak vadilerde, türküler-şarkılar yankılanacak..

Biz kardeşiz.. Birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok bizim. Birlikte kazanacak tek zaferimiz var.. Bu inanç, bu coğrafya, bu tarih her şey, bizi birbirimize mahkum etti..

Yaşadığımız acılar bizden sonrakiler, başka halklar için baht kaynağı olsun..

Bu barış ortamında sadece Türkler, Kürtler değil, Araplar, Süryaniler, tüm diğer bölge halkları da kazanacak..

Birileri bizim, aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmek istiyor diye niye bu kan, bu gözyaşı.. Soğuk savaşın derin planları uğruna, media, mafia, sermaye, siyaset, STK, bürokrasi içine sinmiş savaş kışkırtıcılarının kanlı planlarına alet olmak niye..

Hayırda yarışalım artık. Entelektüel hayatta rekabet edelim.. Silah tutan eller kalem tutsun.. Kaçak hayatlar, yerleşik düzende huzur bulsun.. Yarın tam da mesela Türkiye, Irak, Suriye sınır noktalarının birleştiği yere, dev bir hava alanı, serbest ticaret bölgesi inşa edelim..

Bölgedeki devletlerle sınırlar sanal hale gelsin.. Vize kalksın demiyorum, pasaportsuz gelip gidelim.. Ekonomik, sosyal, siyasal kültürel, her alanda en ileri ilişkiler kurulsun.. Birimizin derdi hepimizin olsun.

Kederler paylaşıldıkça azalır, mutluluklar paylaşıldıkça çoğalır..

2003’de 829 Milyon dolarlık ticaretimiz varmış Irak’la. Bugün 10.7 milyar dolar.. Hem de bütün yaşanan olumsuzluklara rağmen.. Yarın göreceksiniz bu rakam katlanarak büyüyecek. Bu ticarette de en büyük payı Güneydoğu alacak.. Artık Diyarbekirliler, sarp vadilerde katırlarla kaçakçılık yaparak değil, saygın birer tüccar, üretici, çiftlik sahibi olarak yerini alacak yeni kurulacak düzende..

Bizi kim nasıl ayıracak birbirimizden. Bunca evlilik, bunca akrabalık, ortaklık, ortak bir geçmiş varken. Yok böyle bir şey.. Diyarbekir’daki Kürt’ten daha fazla Kürt vardır belki İstanbul’da.. Güneydoğu’daki Türkler bırakıp gider mi o toprakları, o dostları..

Biz aramıza yeni aşılmaz sınırlar çizmek değil, bölgede varolan sınırları aşmak için dua etmeliyiz, çalışmalıyız..

Ben Diyarbekir’den, Urfa’dan, Mardin’den hiç vazgeçmedim, İstanbul’dan, Konya’dan vazgeçen Diyarbakırlıya, Urfalıya, Mardinliye yazıklar olsun..
Buralar hepimizin.. Birlikte güçlü, değerli ve mutlu olabiliriz.

Ben Yemen’den, Libya’dan da vazgeçmedim.. Kürt kanı Yemen’de de var Traplusgarp’ta da var, Çanakkale’de, Allahuekber dağlarında, Malazgirt’te olduğu gibi..

Türk’ü Kürt’ten ayırırsanız ne Türk kalır geriye, ne Kürt.. Kürt 40 parçaya bölünür, Türk de öyle.. Bir diğerimiz olmadığı sürece biz daima hep bir eksik kalacağız.. Doğuyu batıdan ayıramazsınız. Doğu da batı da Allah’ındır.. Kadın ve erkeği de birbirinden ayıramazsınız.

Ne iyi etti de geldi Barzani. Ne iyi etti de geldi Şivan Perver.. Analar ağlamasın diye Tatlıses’le yaptıkları düete keşke bir Türk sanatçı da katılsaydı..
Evet bizim farklı yanlarımız var, ama biz hepimiz insanız, Ademin çocuklarıyız. Farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşayabiliriz.

Doğduğumuz ana babayı biz seçmedik, doğduğumuz zamanı, toprağı biz seçmedik, cinsiyetimizi ve derimizin rengini de biz seçmedik.. Bunlardan dolayı, üstün ya da geri olamayız..

Kuşkusuz daha yolun başındayız, katedilmesi gereken uzun bir yol var. Ama bu son gelişme artık barış sürecinin geri dönüşü mümkün olmayan bir yola girdiğinizi söylüyor.. Önemli olan bu ruhtu, bu heyecandı ve o var bu gün..

Şimdi dua zamanıdır..

Bu coşkunun yaşanmasına vesile olan Tayyip Erdoğan’a ve bu başarıda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum..

Selam ve dua ile..

yeniakit