Bomba dün düştü. İki emekli orgeneral, bir emekli tuğamiral ve bir emekli albayın aralarında bulunduğu asker, gazeteci ve işadamlarından oluşan yaklaşık 35 kişi Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındı. Bir başka emekli tuğgeneral ise aranıyor.
Tutuklanan kişilerin, özellikle askerlerin hemen hepsi, Nokta Dergisi'nde yayınlanan Özden Örnek günlüklerinin de teyit ettiği gibi, 2003 ve 2004 yıllarında Sarıkız ve Ayışığı kod adlı iki darbe hazırlığında adı geçen isimler.
O zaman "dün yaşanan gelişmeler gerçekten bir ilktir ve son derece değerli bir ilktir""
Bu ülkede "ilk kez darbe girişiminde bulunmuş general, orgeneral ve kuvvet komutanı düzeyinde emekli asker, bu gişimlerinden ötürü hukuki takibata uğruyorlar".
Darbelerin, darbe girişimlerinin, muhtıraların, uyarıların, kurumsal tehditlerin ilk kez hukuki bir karşılığı olabileceğini, bir yaptırıma tâbi tutulabileceğini görüyoruz.
Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'ün cesur ve ilkeli tutumunu alkışlamak gerekir.
Beklenen, arzu edilen ve olması gereken yapılmıştır.
Dün yaşanan gelişmelerin "ilk boyut"u alkış ve demokratik heyecan gerektiren bu boyuttur.
Daha önce de yazdığımız gibi "Ergenekon 'Derin Devlet' tir. 'Derin Devlet' 2003 sonrası yeniden örgütlenmiş ve yeni hedefler etrafında harekete geçmiştir. Harekete geçiren unsur 'AKP iktidarı ve AB döneminin başlaması' olmuştur.
28 Şubat'ın büyük asker ağabeyleri, 'sivil' örgütleri, Susurluk grupları, bunların devlet içindeki artıkları, üniversitelere, siyasi partilere, barolara uzanan kalıntıları 2004'ten itibaren bir şekilde temas etmiş ve seferber olmuşlardır.
Derin devlet son yıllarda illegal ve legal yapılarıyla topyekûn bir örgütlenme içine girmiş, Cumhuriyet'i 1950 öncesi modeline göre yeniden inşa etmeye soyunan bir 'büyük koalisyonun motor gücü' haline gelmiştir. Bu çerçevede sokağa inmiş, tetiğe dayanmış, silahlanmaya başlamış, darbe planları yapmaya soyunmuştur"
Generallerin gözaltına alınması işte bu tespitleri doğrulamıştır"
Ve dün yaşanan gelişmelerin "ikinci boyut"u budur.
Üçüncü boyuta, işin "realpolitik" boyutuna gelince"
Orgenerallerin gözaltına alınması, bir dokunulmazlığa son verilmesi hem bu adımın atılma koşulları hem yaratacağı sonuçlar açısından ülkede yaşanmakta olan iktidar mücadelesinden bağımsız düşünülemez"
Yaşananla ilgili kağıt üzerinde üç ihtimal var:
1. Atılan, savcının emniyetle birlikte attığı iktidara bilgi vermeden bir adımdır"
2. Savcı bu adımı siyasi iktidarın bilgisi dahilinde atmıştır"
3. Bu adım hükümet kadar Genelkurmay'ın onayıyla de atılmıştır"
İlk ihtimal pek zayıf, ikinci ihtimal kuvvetlidir. Üçüncü ihtimal ise en önemlisidir, zira diğer ikisini karşısına alır ve üzerinde özellikle durmayı gerektirir.
Bu çerçevede en önemli soru, gözaltıların Genelkurmay'ın bilgisi dahilinde yapılıp yapılmadığıdır"
Genelkurmay'a haber vermeden böyle bir adımın atılması ülkenin dengeleri ve alışkanlıkları açısından ne denli zor görünüyorsa, Genelkurmay'ın "Muğlalı Paşa sendorumu"nu kendi eliyle derinleştirecek, siyasete müdahalesini yargısal yaptırıma açacak ve sınırlayacak, AK Parti'ye yönelik kuşatma harekatını anlamsız kılıcak bir adım atması da o denli zor görünmektedir. Kaldı ki, gözaltına alınan emekli orgeneraller isimleri ve rütbeleri ordu içinde büyük gürültü koparacak isimlerdir.
Atılan adım o denli önemli ve devasadır ki, yansımalarının da devasa ve önemli olacağı açıktır.
Bu durumda ilke savaşı kadar, iktidar kavgalarının en keskin aşaması yaşanacak demektir"
Her şey olabilir"
Sivil bir düzen de bir adım ötede, aksi de"
Not: Baykal'dan Özyürek'e başta gözatıları yargının siyasallaşması, siyasi iktidarın içi boş karşı bir hamlesi olarak değerlendirenler, bilin ki aksi yöne kürek çekenlerdir"