Bu konuda en çok ders çalışması gerekenlerin başında biz Müslümanların, dindar ve muhafazakâr çevrelerin geldiğine inanıyorum. Her şeyden önce işin kolayına kaçıyoruz. Öyle ya, elimizde “Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin... Sen onların dinine tabi olmadıkça Yahudiler ve Hıristiyanlar senden asla razı olmayacaklar...” gibi ayetlerimiz var. Sonra bu ayetlerle örtüşen haçlı seferleri gibi tarihi tecrübelerimiz var. Fakat öyle anlar geliyor ki bu ezberlerimiz bizi zora sokuyor, bocalıyoruz, olup bitenleri izah edemiyoruz. Hâşâ ayetlerimiz yanlış mı söylüyor? Elbette doğru söylüyor. Fakat her şeyden önce şu “veli, evliya” kelimesini “dost” diye tercüme etmeyi bırakalım. Veli velidir, hiç tercüme etmeden olduğu gibi kullanalım. Mesela öğrencinin okuldaki velisi, veli, vali, mütevelli hep bu kelimedir. Yani Rabbimiz bize onları veli edinmeyin derken onları veli, vali, mütevelli, akıldâne, danışman, ağzına bakılacak merci edinmeyin buyuruyor. Bakıyorum şu günlerde ezberlerimizi bozmak zorunda kalıyoruz. Amerika karşısında Hıristiyan dünyanın önemli bir bölümü yavaş yavaş yanımızda yer almaya başladı. Amerika'nın saçı boyalı serseri moruğu bizimle birlikte Rusya, Almanya, Kanada, Brezilya gibi Hıristiyan ülkelere de ahmakça savaş açmış durumda. Şu hususu unutmayalım ki bugün dünya İslam – Hıristiyan şeklinde bir bloklaşmadan daha keskin bir şekilde Doğu – Batı şeklinde bloklaşmıştır. Haçlı seferlerini dikkatli bir şekilde okuduğunuzda şunu göreceksiniz ki, zincirlerinden boşalmış azgın sürüler halinde İslam âleminin üzerine kopup gelen haçlı sürülerine Doğu Hıristiyanları katılmamış, destek olmamıştır. Batılı Hıristiyanlar bu konuda sükût-u hayale uğramışlar, daha da ileri giderek onları Hıristiyan saymamış, Müslümanlaştıklarını iddia etmişlerdir. Durum bugün de bundan farklı değildir. Bugün Lübnan'da, Suriye'de, Ermenistan ve Gürcistan'da yaşayan Hıristiyanlar hiç de Avrupa ve Amerika'da yaşayanlara benzememektedir. Müslümanlar bu gerçeği göz ardı etmemelidirler. Yok eğer öyle yapmaz da; “Bütün dünya bi araya gelmiş üzerimize çullanıyor, büyümemizi, güçlenmemizi önlemek için savaş ilan etmiş durumdalar...” diye beleş ve ezber düşüncelere saplanırsak bocalamayı sürdürürüz. Diyorum ki sık sık ezberlerimizi bozmamak için gecikmeli de olsa tarih, dinler tarihi, siyasi tarih ve uluslararası ilişkilere dair okumalar yapmalıyız. Tabi bunlardan önce Kitab-ı Kerim'i sebeb-i nüzul ve sünnetle irtibatlı bir şekilde hazmetmeliyiz. Dogruhaber