İran'ın nükleer programı uluslararası manşetlere hakim olmaya devam ederken, bölge konusunda uzman olan isimlerden Chris Zambelis çok fazla konuşulmayan bir "stratejik dayanışmayı" gündeme taşıdı.
İran'ın bölgesel rakipleri İsrail ve Suudi Arabistan tarafından yürütülen propagandaya dikkat çeken Zambelis, Netanyahu'nun İran'dan kaynaklanan sözde tehditlere yönelik açıklamaları ile mezhepçi bir söylem üstlenen Suudi Arabistan'ın tavrını hatırlattı.
Zambelis özellikle muhalefetin protestolarını bastırmak için Bahreyn'e asker göndermeden birkaç gün önce Suudi gazetesi Al-Jazirah tarafından yayınlanan özel haber serisine işaret ediyor. "Körfez Devletleri'nın yıkımı için Safevi İran'ın planları" başlıklı "haber serisinde" İran'ın Şii karakteri vurgulanıyor.
SESSİZLİK ÇOK ŞEY ANLATIR
İsrail ve Suudi Arabistan'ın "resmi düşman" olduğunu belirten yazar, konu İran'a gelince iki ülke arasında sessiz bir ittifak olduğunu ifade ediyor. Buna örnek olarak İsrail'in Hamas ve Hizbullah'ı desteklediği için İran'a saldırırken, Selefi gruplara destek verdiği iddia edilen Riyad'ı eleştirmekten kaçınması veriliyor.
Ortadoğu'daki askeri üstünlüğünü korumak için bölgedeki diğer ülkelere gelişmiş silah platformları ve savunma sistemleri satmak isteyen ABD ve diğer büyük silah üreticilerinin girişimlerine güçlü muhalefetiyle bilinen İsrail'in, Suudi Arabistan ve Körfez İşbirliği Konseyi (GCC) üyelerine yapılan milyarlarca dolarlık silah satışına sessiz kalması dikkat çekiyor.
Geçmişte reaksiyonların aksine, İsrail, bu satışlara itiraz etmezken, ABD tarafından şimdiye kadar imzalanan en büyük silah transferi anlaşmalarından biri Suudi Arabistan ile yapıldı. Satışın Basra Körfezi'nde artan İran etkisi karşısında Suudi Arabistan'ın caydırıcılığını destekleme amaçlı olması bunun nedeni olarak gösteriliyor.
İSRAİL'İN NÜKLEER CEPHANELİĞİ RİYAD'I RAHATSIZ ETMİYOR
İsrail'e yönelik Suudi Arabistan'ın tavrı da dikkat çekici. İran'ın nükleer programını açıkca eleştiren Riyad, aynı zamanda ABD'nin İran'a karşı harekete geçmesini istiyor. 2008 yılı Nisan ayında hazırlanan ve WikiLeaks tarafından ortaya çıkarılan bir ABD diplomatik yazışmasında, Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz, İran hakkında "yılanın başının kesilmesi" için ABD'ye çağrıda bulunuyor. Ancak İsrail'in nükleer cephaneliği konusuna geldiğinde, Suudi Arabistan fazlasıyla suskun.
Dünyanın teknolojik olarak en gelişmiş ve güçlü konvansiyonel askeri güçlerinden biri olan, 400 nükleer savaş başlığına sahip olduğu öngörülen İsrail'in nükleer cephaneliği Suudiler'i endişelendirmiyor.
İTTİFAK, ABD PROJESİNİN SONUCU
Zambelis, İsrail ve Suudi Arabistan arasındaki bağın, ABD tarafından dizayn edilen Ortadoğu'daki ittifak ağının bir sonucu olduğu görüşünde.. Sonuçta, İsrail ve Suudiler, bölgedeki ABD çıkarlarının korunması için ileri karakol vazifesi yüklenirken, bu durum özellikle İran üzerindeki politikalarda öne çıkıyor.
Yazar, iki ülkenin ABD-İran ilişkisinin gelişmesine de karşı olduğunu, bu nedenle bir askeri saldırı için en fazala Tel Aviv ve Riyad'dan ses çıktığını da savunuyor.
SURİYE ÇATLAĞI
İsrail ve Suudi Arabistan arasındaki sessiz ittifakın tüm gücüyle devam ettiğini savunan Zambelis, sadece Suriye'deki olaylar üzerinde bir ayrışma yaşandığı iddiasında. Buna rağmen, İran ve diğer konularda ilgili bölgesel olayların gidişatının İsrail ve Suudiler arasındaki devam eden stratejik işbirliği için verimli bir zemin sağladığına inanıyor.
Dünya Bülteni