Bu hafta dananın kuyruğu kopacak. İlk hamleleri başarısız olunca bu haftaya ertelediler kararı. Dünyadan tepkiler artarak devam ederken, Ankara sessizliğini koruyor. “Çekildik” diyemiyorlar. Türkiye “Çekildik” demeyince “Sünepe İslam Ülkeleri hükümetleri” de Türkiye’nin arkasına saklanarak onlar da sessizliğini koruyor. Diğer ülkelerin hayır demesi ile proje çökerse, biz de kurtulmuş olacağız bu durumda. ABD, İngiltere, Almanya, Japonya, Rusya, Avustralya, Belçika, Kanada, Hırvatistan, Finlandiya, Honduras, İtalya, Kuveyt, Lübnan, Litvanya, Hollanda, Nijerya, Filipinler, Polonya, İsveç, İsviçre, Uruguay (vd) “HAYIR” deyince DSÖ çetesinin işi zor. Kızıl buzağı hikayesinden sonra, DSÖ’nün, iddiasından vazgeçmese de, ilk etapta başarısız olması ikinci yenilgileri oldu. İlk hamlede eğer DSÖ üzerinden sağlık gerekçesi ile bir kapı aralayabilirlerse, 2. Adım daha vahim. İklim, tek para, karbon ayak izi var. Bu 2. Adımdan sonra uluslararası yeni asamble kurulacak ve süreci onlar yönetecekler. Çok şükür, İslam dünyası uyanmasa da, insanlık uyanıyor. Gazze ve GlobalReset çetesi aynı düşmanın saldırdığı iki cephe. İkisi üst üste gelince dünyada yeni bir süreç başladı.
Eğer bu iki adımı da atarlarsa, artık bir daha seçim filan da olmaz. Bu işi başarabilirlerse zaten BM’ye bağlı yeni bir “Global tehditlere karşı Acil Eylem Gücü” dedikleri bir “Global Polis gücü” oluşturuluyor. Zaten bunun Beta versiyonu GERM adı ile global tehditlere karşı bir “acil eylem gücü” oluşturulmuştu. Şimdi bu güç her ülke içinde, Polis, Jandarma ve zabıta ile istihbarat güçlerinin eş güdümünü sağlayacak, Global tehdit kapsamında ülkeler ve uluslararası örgütlerin eş güdümünü, oryantasyon, optimizasyon ve senkronizasyonunu sağlayacak. Tek para ve karbon ayak izi ile karbon vergisi bunun ilk adımı olacak. Karbon kredisinde öncelik ve teşvik TransHumanizm Projesinin en önemli ayağı olan NeuraLink uygulamasında olacak. Bizim ülkemizde, NeuraLink uygulamasının hayvanlar üzerinde denenmesi tamamlandı. Sivas’ın Kangal ve Karacabey’in atlarında bu Chip’ler test edildi. Bastırıyorlar parayı işlerini görüyorlar. Para konuşunca siyaset de bürokrasi de akademi de media da STK’lar da susuyorlar ve kendi halklarını da susturuyorlar.
Batı bizi hep böyle kullandı. Kore’de “ucuz asker”dik, Aslında beyin kontrol sisteminin 60 sonrası ilk insan deneyleri CIA’nın kontrolünde HZİ vakfında yapıldı. HZİ vakfında hani şu Sümerelog İlmiye Çığ kuruculardan biri idi. Hem İslam ülkeleri için rol model olmamız açısından, hem ülkemizin içine düşürüldüğü, ekonomik, siyasi ve sosyal krizin içinde, “oltayı yutan balık yem istemez” hesabı ile birtakım planlar yapıyorlar.
Daha önce yazdım, hani şu Şimşek’in Dünya Bankasından aldıklarını söyledikleri 35 milyar dolarlık kredinin ilginç bir hikayesi var. Hiç düşündünüz mü, ülkemize sağlanacak olan 35 milyar dolarlık ne için, nerede kullanılacak? Önce hemen belirtelim ki, bu kredi bugünden başlamıyor. 6 Şubat 2023’teki Depremle başlıyor. Yani bu paranın önemli bir kısmı deprem yaralarının sarılmasından çok, bölgedeki göçmen nüfusun Avrupa’ya gitmesinin önlenmesine yönelik.
“Ülke İşbirliği Çerçeve anlaşması” Hükümetin Ekonomi Politikasının Dünya Bankasının öngörü ve beklentilerine uygun şekilde revizyonu yanında asıl diğer bir konu iklim değişikliğinin etkilerini azaltım projeleri, karbon ayak izi ile ilgili altyapı, eğitim ve dönüşüp projelerini desteklemek. İşin aslı, mevcut ekonomik kriz sürecinde, hükümetin “uluslararası sistemle uyum politikası”nın aksamaması için sponsorluk gibi bir anlamı var.
Halihazırda, bu yılın ikinci yarısında kullanıma açılabilecek 8 Milyar dolar, yıl içinde uygulama aşamasında 17 milyar dolara çıkacak bir bütçe planı var. 2024-2027 arasında 3 mali yıl içinde yaklaşık 12 milyar doları özel sektörü destekleyecek şekilde ilave 18 milyar dolar daha kredi verilebilecek. Tabi bu Türkiye’nin İklim, Karbon ayak izi, tek para, Nesnelerarası iletişim, yenilenebilir enerji, TransHumanizm, Toplumsal Cinsiyet ve LGBT, DSÖ, FAO Protokolleri ve Global Reset projelerine vereceği desteğe bağlı. Mesela Eximbank’a, AB Sınırda Karbon Yönetmeliği’ne uyum için şirketleri finanse edilmesi amacıyla, 660 milyon dolar garanti verildi. Ayrıca, yakınlarda, salınımlarını azaltmayı hedefleyen firmaların yatırımlarını destelemek için 400 milyon dolar operasyonunu ve çatılardaki güneş panellerinin yaygınlaştırılmasını destelemek için 600 milyon dolarlık bir operasyonu desteği söz konusu. 3 yılda 18 milyar gibi bütçe söz konusu olsa da bu rakam, diğer fon ve kaynaklar, yaklaşık 35 milyar dolarlık bir mali paket olarak da gerçekleştirilecek olabilir. Dediğim gibi, bu Ankara’nın Batı ile uyum politikalarına sadakat ve uyumu ile ilgili. Ancak bu paraları alıp, verilen taahhütleri yerine getiren bir hükümetin iktidarını sürdürmesi pek mümkün gözükmüyor.
11 Eylül 2023 Pazartesi İTO’nun gazetesinin haberine göre bu 35 Milyar dolarlık proje desteği 06.02.2023 de kararlaştırılmış. 03.06.2023 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanan Şimşek, bu kredi anlaşmasından 3 ay sonra göreve başlamış. Şimşek’in ABD’yi ziyareti göreve başladıktan 3 ay sonra Ağustos ayında gerçekleşmişti.
“Oltayı yutan balık yem istemez”, “suya düşen yılana sarılır” veya “borç alanlar gün gelir emir de alır” misali Ankara “borç girdabı”na doğru sürüklenirken, bir yandan “ölümü görüp hastalığa razı olacakmış gibi” gözükürken, aslında kaçmaya çalıştığı şeye doğru koşuyor.
Bu hafta çok zor bir hafta olacak. DSÖ oltasını yutarsak, yeniden aşı krizi yaşayacağız. Aslında Türkiye’nin DSÖ’nün yeni hazırladığı sağlık tüzüğünü bugüne kadar reddettiğini resmen bildirmesi gerekiyordu... DSÖ mevcut durumda ülkelere “tavsiye veren” bir örgüt iken, “Dünya Sağlık Asamblesi Uluslararası Sağlık Tüzüğü”nü değiştirerek 24 Mayıs 2024’de “DSÖ’ye üye ülkeler üzerinde yaptırım gücü” sağlayan bir statü kazanıyor. Bu konu G20-2023 zirvesi sonuç bildirgesinde açıklanmıştı. “Dünya Sağlık Asamblesi“ 77. Oturumu 24 - 31 Mayıs 2024 Resmi Olarak Reddetmeyen Ülkeler Kabul Etmiş Sayılacağı şeklinde bir karar aldı. Aslında bu Asamble, daha sonra, haziran ayında İklim ile de ilişkilendirilecek. Bir adım sonrasında Karbon ayak izi vergisinden tutun da tek para sistemine, uluslararası sistemin direktiflerinin uygulanması noktasında ayrı bir, ülkelerin polis, jandarma ve zabıtalarının üstünde belirleyici etkin bir rolü olan yeni bir Global askeri polis gücü var. Bu yapılar mali ve hukuki açıdan muaf olacaklar. Diplomatik dokunulmazlık yanında kamu özel ve tüzel kişilikleri ile doğrudan çok yönlü temas hak, hukuk ve imtiyazına sahip olacaklar.
Böyle bir anlaşma ülkenin egemenlik haklarına tecavüz anlamına gelir. Buna destek veren hiçbir siyasi parti varlığını sürdüremez. Sürdürmemeli. Bu GlobalReset Lobisinin Mandalığını kabul etmek anlamına gelir. Cumhurbaşkanının “Seferberlik” gibi birtakım yetkilere sahip olmak istemesi, “Etki Ajanlığı yasası”, “İklim yasası” gibi bir takım yasal düzenlemeler ve “Anayasa değişikliği” umarım bu Şeytani planla ilgili değildir. Bir de yeni bir “Köpek yasası”, bir de MEB için “Akademi” düşünüyorlarmış. Bakın, bunları da biraz erteleyin. Türkiye zaten yasa çöplüğüne döndü. İnsanlar burnunda soluyor. Her şeyi yasayla, kararnameyle çözmekten vazgeçin. Kanun devleti olmak marifet değil. Sahi o politika kurulları, bilim kurulları ne oldu? Bakanlar, başkanın sekreteri bile değil artık. Bakandan yetkili bakan yardımcıları var. Bakan yardımcısından güçlü danışmanlar var deniyor. Bir de başımızın belası, “uluslararası sistem” dedikleri Şeytani bir yapı var. Derin devletten de derin. HABAT var, AGARTHA var..
Bu kanlı ve kirli bir senaryo. Hatırlayacak olursanız, DSÖ’nün para teklifini kabul etmeyen Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko “Halkımıza Sokağa Çıkma Yasağı İzolasyon ve Karantina Uygulamamız için 940 milyon dolar rüşvet teklif edildi Kabul Etmeyince Rüşveti 9.4 Milyar Dolara Çıkardılar” demişti. Bu daha CoVID sürecindeki teklif. O konuda 80 milyonluk bir ülkeyi bedava tepe tepe kullandılar. Allah milletimizin başına, “ıslah edici” gibi çıkıp, “bozgunculuk” yaparak bu belayı saranların, onlara destek olanların ve bunlar karşısında sesiz kalanların iki cihanda da müstahakkını versin! (O ne kötü bir istihkak’tır) Belerus’un nüfusu 10 Milyon. Bizim nüfusumuz Belarus’un 8 katı. Bu durumda bize 80 Milyara yakın bir para teklif etmeleri gerek, 35 Milyar dolarlık telif Türkiye’ye verilen değer(sizliğ)i gösteriyor.
Demin söyledim, geçen hafta DSÖ'nün ülkelerin sağlık sistemi için istediği geniş yetki sözleşmesini Japonya'da reddetti. Slovakya, ABD, Hollanda, İngiltere'nin ardından Japonya Sağlık Konseyi de sözleşmeyi reddettiğini açıkladı. Batıda bunlar olurken Ankara’da iktidarı ve muhalefeti ile siyaset esnafı derin bir sessizlik içindeydi. Hırvat Milletvekili Mislav Kolakušić söylenmesi gereken sözü söyledi: "Dünya Sağlık Örgütü ile anlaşma imzalamaktansa Kolombiya Uyuşturucu Karteliyle bir anlaşma imzalamak, insanlık için daha sağlıklı ve güvenli olacaktır. DSÖ Terör Örgütü ilan edilmelidir." Geçen gün Op. Dr. Bilgehan BİLGE’de “Hastalar DSÖ'nün tedavi protokolüne bağlı kalınarak Ventilatöre bağlandı. Ancak basınçlı oksijen insanların akciğerlerinin; kese kâğıdı gibi patlamasına sebep oldu. Bu sebeple çok hasta kaybedildi” diyordu. mRNA ve diğer tedavi için kullandıkları ilaçlar ve yöntemler, PCR uygulamaları, maske hepsi aynı kapıya çıktı son tahlilde.
Cumhuriyetin 100. Yılında Yüzyılın tehdit ve tehlikesi ile karşı karşıyayız. Sosyal Media’da bu ve buna benzer mesajları görmüş olmalısınız: ”Halklar uyanınca ve kitleleri uyarınca, siyasetçiler adımlarını doğru atmak zorunda kalıyor. Uyanıklar uyuyanları uyandırsın. Milletimizin sağlık, özgürlük ve anayasal haklarını DSÖ'ye devretmek demek, sağlık adı altında işlenecek her türlü cinayete ortak olmak demektir. Bunun sonucu felakettir, ihanettir. Her zaman söylüyoruz yine söyleyeceğiz: DSÖ'dan canınızı UNICEF’ten çocuklarınızı, UN WOMAN’dan ailenizi, IMF ve WB, FED ve LİBOR’dan paranızı ve ekonominizi, BM Gıda ve Tarım Örgütü'nden çiftçinizi koruyun. Karbon vergisi, iklim manipülasyonu kısıtlamaları, Atmosfere Püskürtülen, içinde Baryum Alüminyum gibi Nano partikülleri, yeni kuşak savaş teknikleri ile üstümüze zehirli gaz püskürtüyorlar. Havamızı, suyumuzu, toprağımızı kirletiyorlar. Bu bir insanlık suçudur. Chemistrail’in parasını bizden mi alıyorlar, onu da bilmiyoruz.
Eğer bunlara DUR denilmezse, işsizlik patlaması yaşanacak ve Karbon vergisi ile hayat daha da pahalı hale gelecek. İnsanları yaşadığına pişman edecekler. Zaten bazı ülkelerde ÖTANAZİ yasasını bunun için çıkartmadılar mı? Eğer bugün sesinizi yükseltmezseniz, yarın çok geç olacak. Su, Ekmek, Et herşey sentetik ve geri dönüşümle endüsütriyel olarak üretilecek. Seyahat kısıtlaması, Dijital takip, Dijital para, Nakitsiz toplum, Mülkiyetsizleştirme, Yurttaş performans puanı kapıda.
Bugün, hemen şimdi karar verme günüdür. ULUSLARARASI SİSTEME HAYIR DEMEYENLERE, SEN HAYIR DE! Parti, vakıf, dernek sendika, üyesi olduğun kuruluşların yöneticilerini uyar, dinlemiyorlarsa, sen de onları dinleme, onlardan uzaklar. Allah’ın gazabı onların üzerine olsun. Zalimler için yaşasın Cehennem! Esselamü menittebal Huda. Ve Dua ile: Ya Rab bizim ellerimizle cezalandır zalimleri ve bizim ellerimizle yardım et mazlumlara. Bizi rızanın tecellisinin vesilesi kıl. (Amin)