Sonunda kimsenin tahmin edemediği oldu ve en iyi tahmin yapan araştırma şirketinin yüzde beş gibi büyük bir hata payı ile uzağından geçtiği, günümüz şartlarıyla alınması imkansız görünen bir sonuç alındı. Kimse ben öngörmüştüm demesin hiçbir araştırmada ve medyada bu sonuca dair bir tahmine rastlamadık. Ak Parti cenahında genel olarak herkeste bir ümit ama aynı zamanda bir tedirginlik vardı. Seçim öncesi yazdığım son yazılardan birinin başlığı; “Uçurumdan önce son çıkıştı”. Elhamdülillah korkulan olmadı ve bu millet yine en ihtiyaç duyulan vakitte ülkeyi uçurumun kenarından aldı çıkardı.
Çok değil bundan beş ay önce rehavet ortamında kaybedilmiş ve belki de nasıl olsa her halükarda kazanırız mantığıyla biraz boş verilmiş bir seçim sonucu ortadayken. Seçim sonuçlarının ardından bazı çatlak sesler çıkmaya başlamışken. Parti içi ve dışı muhalefet açık, gizli partinin altını oymaya çalışırken. İnançlı kadroların ibadet aşkıyla çalışması ve biz elden gelen her şeyi yapalım takdir Allah’ındır mantığıyla gayret göstermesi neticesinde alınmıştır bu sonuç. Bu tabii olayın maddi kısmı bir de manevi yönü var.
Her bayram sabahı bayram namazına akın eden kalabalıkları gördüğünde dayım duygulanarak; ‘kızım bu milletin özünde cevher saklı. Yıllardır süren bunca tahribata rağmen özünden hiç koparamadılar’ derdi. Bu topraklarda yaşamış ve yaşayan binlerce evliyanın duasının bereketi var. Yüzlerce yıl İslam davasına hizmet etmiş bir milletin kazanılmış Allah rızası var. Bu iktidarın hiçbir müspet icraatı olmasa sadece ve sadece Suriye’den ve Irak’tan gelen milyonlarca mültecinin alınmış duaları var. Fiili dua, manevi dua ve tevekkül iç içe başarının anahtarı hükmünde.
Belki bunları konuşmak için henüz erken ama iktidarın kendine verilen bu fırsatı çok iyi değerlendirmesi şart. Bu ümmetin, onların üstüne yüklediği bir sorumluluk. Yapılan araştırmaların tamamında ve benim kendi öğrencilerimden edindiğim intiba; gençler arasında Ak Parti’nin oyu maalesef düşük. Parti teşkilatlarının birinci öncelik olarak gençliğe ulaşması gerekiyor. Bu bizim zamanımızdaki gibi piknik tertip ederek veya spor turnuvaları organize ederek olmuyor. Sosyal medyaya önem vermek lazım. Gerekirse parti içinde yalnızca bu konuyla uğraşan bir birim oluşturmak gerek. Bugün bir ilde düzenlediğiniz bir miting şehrin büyüklüğüne göre otuz, kırk bin kişiye hitap ederken, internette yayınlanan bir video yüzbinlerce insana ulaşıyor. Görselliğin akılda kalıcılığı ise işin cabası.
İkinci problem ise, özellikle doğu ve güneydoğuda toplumun en büyük bağlayıcı faktörü olan manevi değerlerin tahrip olması. Uzayıp giden terör yüzünden bölgenin manevi dinamiklerinden uzak kalması ve yeni yetişen neslin nerdeyse dinden bihaber olması. Kısa vadede bu problem Suriyeli ve Iraklı mülteciler için de en büyük tehlike. Son zamanlarda Diyanet işlerinin bu konuda gayret içinde olduğunu görüyoruz ama bunu bir devlet politikası olarak gündeme almak gerektiğini düşünüyorum.
Böylesi bir günde bu konuları gündeme getirmemdeki amaç bu seçim zaferlerinin daimi olması ve kaybedilecek bir dakikanın olmadığı için. Sayılı gün çabuk geçiyor ve genç nüfus hızla geliyor. Haziran seçimleri herkese ders olsun. Dua’ya devam.
yeniakit