Dubai... Köpük partileri ve kumar... Locaefendi bu işlere ne der?

Hasan Karakaya

Tablo ortada:

İnternete girip, Google Arama Motoru’na “Sivas katliamı” yazdığınızda, karşınıza “859 bin netice çıkıyor... 

Yani, “Sivas katliamı” ile ilgili “859 bin haber, yorum” yapılmış...

Yine devam edin ve bu defa da, “Madımak” yazın... Karşınıza “218 bin haber, yorum” çıkacak!..

Peki, “Sivas’ın intikamı” olarak gerçekleştirilen “Başbağlar Soykırımı”yazdığınızda ne oluyor?..

Karşınıza çıkan sayı;

“Sadece 30 bin!”

Oysa;

“Madımak’ta katledilen” insanların sayısı “33 artı 4” yani “toplamda 37”dir!..

Niye 33 artı 4?..

Çünkü, “Madımakçılar”ın şifresi “33”tür!.. “Otel içinde öldürülen” 4 kişiyi“kendilerinden” saymazlar?..

Niye acaba?..

O 4 kişi, “otel içinden birileri” tarafından “sırtlarından tabanca ile vuruldukları” için mi?..

Sahi, o “tabancanın sahibi” kim ve o tabanca şimdi nerelerdedir?..

“Denizin dibinde mi?!?”

BU 30 BİN, NEYİN İFADESİ?

Dedim ya; tablo ortada:

Madımak’ta “33 kişi” Başbağlar’da “33 kişi” katledilmişken ve Başbağlar’daki katiller “sakallı” olanları “kafasından”, sakalsız olanları“göğsünden” kurşunlamışken; Başbağlar’la ilgili haber ve yorumların sayısı “sadece 30 bin”de kalıyor... 

Buna karşılık; 

“Sivas ve Madımak” üzerine yapılan haber ve yorumların sayısı, acaba niye“1 milyon 77 bin”e ulaşmaktadır?..

Bu durum;

“Başbağlar’a sahip çıkanlar”ın “ilgisiz”liğini, “vurdumduymaz”lığını ve“acziyet”ini mi göstermektedir yoksa “kabullenmişlik”lerini mi?..

Bunu, hazmedemiyorum!..

Bir de, şunu kabullenemiyorum:

5 Temmuz 1993’te, Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar Köyü’ndeki “Soykırım”da köy meydanına toplanan 33 kişi; “kafalarından ve göğüslerinden kurşunlanarak” katledildiler!.. 

“Bütün köy ateşe verildi” ve “köy camisi” başta olmak üzere “200 ev”cayır cayır yakıldı, evlerde saklanan “4 kişi” de, Madımak’ta olduğu gibi“dumandan boğularak” değil, “yanarak” can verdiler!..

“Soykırım” dolayısıyla açılan soruşturmada, ilk etapta “20 kişi” gözaltına alındı!.. Ne var ki; dönemin SHP Milletvekili Mustafa Kul’un devreye girmesiyle 18 kişi serbest bırakıldı, 2 kişi de “yasadışı örgüt üyesi”olmaktan ceza aldı!..

“Başbağlar Dâvâsı”na bakan Hakim Şakir Kadıoğlu, olaydan 20 yıl sonra, demiştir ki;

“Başbağlar yargılaması, hukuk tarihimizin yüz karasıdır!.. Önümüze getirilen tutukluların olayla hiçbir alâkaları yoktu!”

Yani?..

İlk etapta yakalanan “gerçek katil”ler, çeşitli “katakulli”lerle serbest bıraktırılmış, yurtdışına kaçmaları sağlanmış, daha sonra ise, onların yerlerine “dublör”leri mahkeme huzuruna çıkarılmış ve böylece Başbağlar Soykırımı’nın “Faili Meçhul” olması sağlanmıştı!..

Ortada “33 ölü” var,

Ama “katilleri” yok!..

Ortada, “yanan bir köy” var, 

Ama “yakanlar” belli değil!..

“Sivas’ta öldürülen 33 kişiye misilleme olarak Madımak’ta 33 kişi katledildi, ama ortada suçlu yok!”

Dosya “örtbas” edildi!..

BU REHAVET NİYE?

Ama, ben yine de;

Bu ilgisizliğe, bu vurdumduymazlığa bu nemelazımcılığa kahroluyorum!.. 

“Sivas-Madımak’ın 1 milyon 77 bin ilgileneni” var da, Başbağlar ile ilgilenenlerin sayısı niye “30 bin”de kalmıştır?..

Nedir bunun izahı?..

Demek oluyor ki;

“Dirilerimizle” ilgilenmediğimiz gibi, artık “ölülerimiz”le de ilgilenmiyoruz!..

Bu “gevşeklik” niye?..

Bu “sahipsizlik” niye?..

Kıyameti kopartmamız için, illâ “her daim nasırımıza basılması” mı gerekiyor?..

Nasırımıza basılmadığı dönemlerde, üzerimize “ölü toprağı” mı serpiliyor ki, hemen “rehavet”e kapılıyor, ya da “kış uykusu”na yatıyoruz?!?..

Değilse, birisi çıkıp;

“1 milyon 77 bin” ile “30 bin”in izahını yapsın bana!..

Yoksa, biz;

“Müslüman’ın ayağına diken battığında acısını duyan kardeşler” olmaktan mı çıktık?!?..

Nedir bu vurdumduymazlık?..

Nerede bizim “gazete”lerimiz,

Nerede “kardeş”lerimiz?..

FETULLAH GÜLEN KONUŞUNCA!

Acımı, isyanımı içime gömüp, yine de “özeleştiri” yapmayacak, bu“sitemkâr” yazıyı yazmayacaktım...

Ama, önceki akşam “Paralel Yapı televizyonları”nda, “Fetullah Gülen’le ilgili haberi” bizzat kulaklarımla işitince, kendimi, bu yazıyı yazmaya mecbur hissettim...

Haberlerde, diyorlardı ki;

“Fetullah Gülen, 16 yıl sonra canlı yayında!.. Hocaefendi’nin Irmak TV’de canlı yayınlanan konuşması, milyonlarca insan tarafından izlendi!..

Sahur vakti #Hocaefendi etiketiyle yapılan paylaşımlar, Twitter’da TT listesinin zirvesine oturdu... Dünya sıralamasında ise #Hocaefendi etiketi kısa sürede 6. sıraya yükseldi.”

Şu hâle bakın;

“Başbağlar’daki katliam hakkında 22 yıl boyunca toplam 30 bin haber ve yorum yapılıyor, ama Fetullah Gülen’in, 1 saat 42 dakikalık sohbeti, milyonlarca kişi tarafından izleniyor!”

Tamam, “Zaman’ın tirajı” gibi; Fetullah Gülen’i izleyenlerin sayısı da“abartma”dır, “şişirme”dir ama, yine de izlenmiştir!..

DİKKATE ALMA, KULAK ASMA!

Kaldı ki, Fetullah Gülen, 1 saat 42 dakika boyunca sadre şifa bir şey de söylemedi, “son gelişmeler” hakkında hiçbir fikir beyan etmedi...

Sadece dedi ki;

“Ağızlarından kir, küfür çıkan insanları dikkate almayın... Allah’ın rızasından başka mülahazamız yok. Fuzuli şey konuşmamalı. Mülevves (kirli, eski) haberlere kulak asmamalı. Mülevves yayın yapan gazete, tv, internete kapıları kapamalı. Yoksa yalanla, tevzirle, iftirayla, kinle, nefretle, gayizle köpürmüş insanların sözleriyle bizim ruh dünyamız da kirlenir. Onlara benzemiş oluruz. Onlara benzeyen de onların yuvarlanacağı yere yuvarlanır.”

Tamam, ağızlarından “kir, küfür” çıkan insanları dikkate almasınlar da, ağızlarından “kir ve küfür” çıkan insanlar “Okyanus Medyası’nın içinde”ise ne yapacağız?..

Evet; 

“Paralel ekranları”ndan inmeyen Hayko Bağdat’ları ve Turan Alkan’ları ne yapacağız?..

Turan Alkan değil miydi;

“Lût Kavmi’nin helâki”ne yol açan “Sapık İlişki”yi savunan?!?..

Tamam; 

“Gazete, TV ve internet”te “mülevves yayın” yapanlara kapılar kapatılmalı da; Hayko Bağdat’lara ve Turan Alkan’lara “kapıları ve ekranları açan”kim?..

DUBAİ... KÖPÜK... KUMAR!

Sadece bunlar mı?..

Paralel Yapı’nın gözde savcısı Zekeriya Öz Dubai’de tatil yaparken!.. 

Paralelci  yazar Faruk Arslan teknede yarı çıplak kadınlarla köpük partisinde gününü gün ederken!.. 

Basketbolcu Enes Kanter, playboy kızlarıyla gönül eğlendirirken!.. 

STV yöneticilerinden Ekrem Yalvak; Kıbrıs’ta kumarda 1 milyon dolarkaybederken!.. 

Bunlar, himmet paralarının nerelere gittiğini bir defa daha gözler önüne sererken; bütün bunlara; “yalan, tezvirat, iftira, kin ve nefret”le yapılmış yayınlar deyip, gözlerimizi mi kapayalım?..

Milletimiz; seçimlerde HDP için çalışan, Gazze saldırıları karşısında susan, Mavi Marmara şehitleri için “otoriteden izin almaları gerekirdi” diyerekİsrail yanlısı tavır sergileyen ve “başörtüsü füruat” diyen, dizisinde Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e saygısızlığı onaylayan Gülen ve cemaati(!) için hiç soru sormasın mı?..

Bunlar; “ağızlarından kir ve küfür çıkan insanlar” değil!.. 

Bunlar; “kir ve küfürün içinde yüzen” insanlar ki, bunları görmeyelim, duymayalım, yazmayalım mı?..

O, ARTIK LOCAEFENDİ?

Evet, bunlar “mülevves” yani “kirli ve eski” haberlerdir ama hiç de “kulak asılmayacak” haberler değildir!..

Benim bildiğim Hocaefendi, bunların hesabını sorar, bu “fuhşiyat”ı yapan ve destekleyenleri azarlar ve hatta onları “falaka”ya yatırır, bir güzel döverdi!..

Ama Hocaefendi’de, eski Hocaefendi’likten eser yok!..

O, artık,

“Locaefendi!”

Ne zaman ki “Loca’ya” girdi, ne zaman ki “Masonluk yemini” etti, ne zaman ki İsrail’i “otorite” kabul etti, artık o “Hocefendi” değil, benim gözümde bir “Locaefendi”dir!..

“Locaefendi” olduğu içindir ki;

“Dubai tatilleri”ne ses çıkarmaz!..

“Playboy kızları”yla gönül eğlendiren cemaatçi sporculara gıkını çıkarmaz!..

“Kızlı-erkekli köpük partileri”ne “mülevves haber” der, geçer!..

“Abi’lerin kumarda kaybettiği 1 milyon dolar”lara, “kulak asmayın” der!..

“Locaefendi” için;

Başörtüsü “furuat”tır!.. 

Hedefe ulaşmak için, “mayo, bikini ve mini etek” giymek ise serbest!..

“Yetim hakkı yemedik” derler ama “Kıbrıs’taki kumarhanede 1 milyon dolar yerler” ama Locaefendi için, bunlar da “tezvirat”tır!..

KUR’AN-I KERİM’İN NERESİNDE?

Hangi birini sayayım!..

“Gizlilik” gereği “tuvalette abdest alıp, namaz kılmayı” tavsiye eder ama,“Kanada İmamı Faruk Arslan’ın cıscıbıl kadınlarla köpük partisinde dans etmesine” göz yumar!..

Ve der ki;

“Ağızlarından kir-küfür çıkanları dikkate almayın, kulak asmayın!.. Bu tür iftiralara kapımızı kapayalım!.. Kapılarımızı Allah’a ve Peygamber Efendimiz’e açalım!”

O halde, tavsiyesine uyalım;

“Kir, kumar ve fuhuş bataklığında yüzenler ile ağızlarından beddua fışkıranları biz de dikkate almayalım, onlara kulak asmayalım!”

Çünkü artık, “Hocaefendi” yok,

Karşımızda bir “Locaefendi” var!..

Ama, sormadan geçemem: 

“Fuhşiyat, kumar ve köpük partileri hangi ayette, hangi hadiste hoş görülüyor, bunlara nerede cevaz veriliyor?”

Haa, sahi;

“Başbağlar Katliamı’nın 22. yıldönümü” ile ilgili haberler de “mülevves haberler” miydi ki, “Gülen Medyası”nda hiç yer almadı?!?..

Ne dersiniz Locaefendi?!?..

O daireler de mi düğün hediyesi!?!..

 **************************************************************

Gündemdeki iki kadın:

Karakuş!.. Akkuş!..

Yani Tezcan Karakuş Candan ile Gamze Akkuş İlgezdi...

Bu iki kadınla ilgili yazılarımız, özellikle “devrimci(!) solcu”ları fena halde rahatsız etmiş!..

Huyumuzdur... 

Biz, zaman zaman işte böyle rahatsız ederiz!.. 

Hele de “söylem-eylem çelişkisi” yaşıyorlarsa...

Neyse, gelelim Gamze Akkuş İlgezdi’ye... Bu hanımefendinin yıldızı; 2009yılında CHP’li Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi ile evlenmesiyle parladı. Başkan İlgezdi, ilk iş olarak eşini belediyenin Sağlık İşleri ileKültür ve Sosyal İşler Müdürü olarak atadı... Bu atama, “düğün hediyesi”olarak yorumlandı. Skandal atamanın ardından müdürlük görevinden istifa eden Gamze Hanım, belediyeden ise ayrılmadı!..

Belediyede çalışırken yaklaşık 4 bin lira maaş aldığı düşünüldüğünde; İlgezdi’nin 13 milyon liralık daireleri nasıl aldığı sorusunun cevabı, mantığı zorladı! Çünkü İlgezdi, 4 bin liralık maaşla 281 yıl çalıştıktan sonra 5 milyon dolarlık gelir elde edebiliyordu. Bu da 3 bin 375 ay, yemeden içmeden çalışması anlamına geliyordu.

Ama o ne yaptı?..

O daireleri şıppadanak aldı!.. 

Pardon, pardon; Battal Bey; “düğün hediyesi” olarak eşini nasıl ki “müdür”yapmıştı, şimdi de, o daireleri “düğün hediyesi” olarak almış olabilir!..

Tamam da Battal Bey, bu kadar “battal” parayı nereden buldu?!?..

yeniakit