Biliyorsunuz, "Akil İnsanlar Heyeti"nin Ege Grubu"nda olduğum için 4 Nisan"dan bu yana, yani son "2 ay"dır "haftalık izin" kullanamıyordum...
İlk defa bu hafta, yani geçtiğimiz Cumartesi günü izin yaptım, günümü eşim, çocuklarım ve dostlarımla geçirdim...
Cumartesi günü izin yapacağım için de, yazımı Cuma günü yazdım...
Yani, "dün" okuduğunuz yazı Cuma günü akşamında yazılmış bir yazıdır.
Bunu niye açıklama gereği duydum?..
Duydum, çünkü, "Cuma akşamı"na kadar "Taksim Gezi Parkı"ndaki eylem"lerin "demokratik bir tepki" olduğunu düşünüyor, "masum bir eylem" olduğuna inanıyordum...
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) "Kıyamet kopmaya yakınken elinizde bir ağaç fidanı varsa ve onu dikmeye vakit bulabilirseniz, dikin" derken, İstanbul"u fethedip bize armağan eden Fatih Sultan Mehmet Han da, "çevre" konusundaki hassasiyetini; "Ormanlarımdan bir yaş dal kesenin başını keserim" şeklinde ifade ederken, benim, kalkıp da "çevreci bir eylem" yapanlara karşı olmam elbette beklenemezdi...
Bir "gazeteci" olarak "3. Köprü"ye adı verilen "Yavuz Sultan Selim" üzerindeki düşüncelerimi ve "tarihî belge"leri açıklarken, bir yandan da "Taksim Gezi Parkı" ile ilgili gelişmeleri dikkatle izliyordum.
Haa, şunu da söyleyeyim:
Ben oraları pek bilmem, ama Taksim Gezi Parkı dedikleri yer; "pek de matah bir yer değil"miş...
Orası, genel olarak "homoseksüeller"in "transseksüeller"in, anlayacağınız "sapık"ların iş tuttuğu ve "oğlancı parkı" denilen bir mekânmış!.. "Bali"cilerin ve "tiner"cilerin cirit atması da cabası!..
Buna rağmen, eylemcilerin "demokratik hak"larını kullandıklarını düşünüyor ve "polisin orantısız güç kullandığı" iddialarını dikkatle takip ediyordum.
MASUM EYLEM, ELE GEÇİRİLDİ!
Ama, ne zaman ki;
"Masum bir eylem"in "illegal gruplar tarafından ele geçirildiğini" görmeye başladım, o zaman düşüncem değişti...
Ortalıkta;
"Gezi Parkı"ndaki ağaçlar sökülecek, yerine AVM yapılacak" iddiaları dolaşıyordu ama, buna ihtimal vermiyordum!..
Öyle ya;
"Oraya AVM yapılacağı" doğru olsa, "eylem"lere en başta "medya" destek vermezdi...
Oysa, malûm medya "eylemcilerin yanında" yer alıyor, Hükümet"i, Tayyip Erdoğan"ı ve Polis"i suçluyorlardı...
Kendi kendime dedim ki;
"Gazetecisi-televizyoncusu, yazarı-çizeri günlerini AVM"lerde geçirirken, yemeklerini eş ve çocuklarıyla birlikte AVM"lerde yerken, dahası, eğlenmek için bile AVM"lere giderken, AVM"lere niye karşı çıksınlar ki?
Günlerini Nişantaşı gibi semtlerin AVM"lerinde geçiren medyacılar, eylemlere destek veriyor olsalar bile, bu AVM"lere karşı oldukları için değildir!.."
Öyle olsa; bunun adı "ikiyüzlülük" olur, "dansöz gibi kıvırmak" olur!..
Hem AVM"lerde eğleneceksin!..
Hem de "AVM"lere karşı çıkıyor gibi" görüneceksin!..
Bunun adı "sahtekârlık"tır!..
Bunun adı "ikiyüzlülük"tür!..
Ama, "erkeklik" hiç değildir!..
Zira, erkek adam, "tutarlı adam"dır, "dürüst adam"dır...
Erkek adam; AVM"lerde gün geçirip de, "AVM düşmanlığı" yapmaz!..
Yaparsa, "kancıklık" etmiştir!..
AĞAÇ MI DEDİNİZ?
Dedim ya;
Eylemlere destek veren "medya"cıların desteği "AVM"lere karşı çıkma" amaçlı bir destek değildir.
Ve yine;
"Medya"cıların ve "düşünceleri alabora" olmuş bazı "sanatçı müsveddeleri"nin eylemcilere verdiği destek, "ağaç sevgisi"nden de kaynaklanıyor olamaz!..
Olamaz, çünkü;
"Eylemcilerin en ön saflarında" bulunan adamlar, şu anda Acarkent ve Acaristanbul adlı sitelerdeki "villa"larda oturuyorlar!..
Onların, "ağaç-böcek" sevgisi gibi bir duyarlılıkları olsaydı, "binlerce ağaç katledilerek" inşa edilmiş "villa"larda oturmazlar, kendilerine;
"Bu ne perhiz, bu ne turşu?" denileceğini çok çok iyi bilirlerdi!..
Öyle ya;
Hem "ağaçlar katledilerek inşa edilmiş villalar"da oturacaksın, hem de "ağaçsever" kesileceksin!..
Bunun adı "ikiyüzlülük"tür!..
Bunun adı "tutarsızlık"tır!..
PROVOKATÖR!.. ŞEREFSİZ!
Tüm bunları gözden geçirip; "bu işin altında başka bir iş var" diye düşünüyordum ki; Cuma gecesini Cumartesi"ne bağlayan saatlerde Beyaz TV"de Rasim Ozan Kütahyalı"yı gördüm ekranda...
Rasim Ozan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin"in attığı bir "tweet"ten, sonra da aynı tweeti CHP"nin Halk TV kanalında seslendirmesinden bahsediyordu...
Efendim, olay şuydu:
"CHP Genel Başkan Yardımcılığı" makamında oturan, yani hele de böyle bir ortamda "sorumlu bir tavır" takınması gereken Adnan Keskin, doğruluğunu-yanlışlığını hiç araştırmadan; gerek "tweet"lerle, gerek "Halk TV"de" demiş ki;
"Ankara"daki protesto gösterilerinde bir genç kız, polis panzeri altında kaldı ve öldü!"
Bu, ne demektir?..
Bu, elbette "cinayet" demektir ve "polisin uyguladığı şiddet"i gösterir!..
Bu, bir "halk eylemi" olduğuna göre, Adnan Keskin, demek istemektedir ki;
"Gelin, siz de eyleme katılın!"
Rasim Ozan, "CHP Genel Başkan Yardımcılığı" gibi, çok önemli bir koltukta oturan Adnan Keskin"e seslenip, diyordu ki;
"Adnan Keskin"in söyledikleri doğru ise, polisin yaptığı bir cinayettir ve bu cinayeti deşifre ettiği için Adnan Keskin"i tebrik ediyorum."
Ama bu haber "yalan" ise;
Adnan Keskin"in yaptığı "provokatörlük"tür, "şerefsizlik"tir, "alçaklık"tır, "halkı kin ve isyana teşvik"tir, "halkı birbirine kırdırmaya çalışmak"tır...
Ya iddiasını ispatlasın,
Ya da "özür" dilesin!..
Biraz sonra "canlı yayın"a telefonla bağlanan Adnan Keskin dedi ki;
"Mırın-kırın!..
Estek-köstek!"
Hayır, Rasim Ozan"ın; "Provokatör, şerefsiz, alçak" suçlamalarına cevap veremedi... Halktan da özür dilemedi...
Sadece, "Yanılmış olabilirim" dedi!..
Şu hâle bakın;
Hem de şu "hassas" günlerde, "CHP Genel Başkan Yardımcılığı" koltuğunda oturan Adnan Keskin gibi eski bir siyasetçi, "eylem tüccarlığı"na soyunuyor ve buradan "CHP"ye rant" elde etmeye çalışıyor!..
Bu durum; "masum bir eylemi ele geçirme çabası"dır... Sadece "illegal" gruplar ve "terörist" örgütler değil, maalesef CHP gibi bir parti de "Taksim"de masum bir eylemi ele geçirmeye" ve amacından saptırıp CHP"ye yontmaya çalışmıştır ki, Adnan Keskin"in, "twitter" ve "Halk TV"yi kullanarak yaydığı "yalan haber"le "halkı kışkırtmaya" çalışması, hafızalara kazınmalıdır!..
Evet, söyledikleri "yalan"dır!..
KIYMA MAKİNALARI OLAYI!
Adnan Keskin"in bahsettiği olay ve fotoğraf; birkaç yıl önce "Amerika"daki deniz kazası"nda "pervaneye sıkışmış bir adamın kanlar içindeki hali"nden başka bir şey değildir...
Adnan Keskin, işte bu "fotoğraf"tan hareketle; pervaneye sıkışmış bu adamı, millete "Ankara"daki protesto gösterisinde polis panzeri altında kalıp, ölen bir genç kız" olarak kakaladı ve "halkı tahrik etmeye" çalıştı, iyi mi?..
Bunu, "CHP"nin psikolojik harp teknikleri"nden biri olarak, lütfen "hafıza"larınıza kazıyın!..
Niye "Hafızalarınıza kazıyın!" diyorum, biliyor musunuz?.. Çünkü, Kemal Kılıçdaroğlu"nun "Yeni CHP"sinin bugün uyguladığı "psikolojik savaş metodu"nu, geçmişte İsmet İnönü liderliğindeki "Eski CHP" de uyguluyordu.
Bilenler bilir...
Bugün "Tayyip Erdoğan Hükümeti"ne direnen CHP, dün de "Adnan Menderes Hükümeti"ne direniyor, "askeri ve üniversiteleri kışkırtmak", dolayısıyla "27 Mayıs Darbesi"ne zemin hazırlamak" için her yola başvuruyordu...
Tarih 28 Nisan 1960...
Dönemin Başbakanı "Adnan Menderes ve arkadaşlarının asılmasıyla" sonuçlanan darbe öncesi İstanbul"da başlayan "öğrenci olayları"yla ilgili yalan haberler, darbe yapımında enstrüman olarak kullanılmıştı...
28 Nisan 1960"ta CHP"nin organize ettiği ve İstanbul Üniversitesi öğrencilerini sokağa döken eylemle ilgili olarak; "200-300 tane öğrencinin öldürüldüğü, kıyma makinelerinden geçirildiği, kıymalarının da Konya yolunda asfaltın, inşaatın altına koyulduğu" iddiası ortaya atılarak provokasyon yapılmıştı...
Tarih 30 Mayıs 2013...
Yer yine İstanbul!..
"CHP ve candaşları" yine devrede...
YALANIN BİNİ Bİ PARA!
Bugün de, aynı oyun; "Taksim Gezi Parkı" üzerinden oynanıyor...
"Çoğu CHP"li, İşçi Partili, ADD"li ve illegal gruplar"dan oluşan "darbeci" zihniyet "twitter" ve "Facebook"tan öyle mesajlar attılar ki, "sinirleri sağlam bir insan"ın bile kafayı yememesi mümkün değil!..
Bu mesajlarda dediler ki;
"Bütün televizyonlar iktidarın baskısı altında olduğundan gerçekleri açıklayamıyor!.. Şu anda, yurt genelinde bir halk hareketi var ve gösterileri engellemeye çalışan polis, 500 genci öldürdü, tanklar küçük çocukları ezdi!.. Taksim"de 400 yaralı var, 10 kişi kafa travması yaşadı, 3 kişi gözünü kaybetti, 1 kişinin kulağı koparıldı!"
Bu "yalan"ları her kim yaydı ise, yaptığı tek kelimeyle "orospuluk"tur, "kalleşlik"tir, "kancıklık"tır, "provokatörlük"tür, "halk düşmanlığı"dır, "vatan hainliği"dir!..
"Analarının rahminden değil, anüsünden çıkan bu necaset"ler yüzünden, bu güzelim ülke birkaç gündür büyük bir "kaos" yaşıyor...
İnsanlar, öyle bir "yalan", öyle bir "tahrik" bombardımanı altında kaldı ki; "Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil"in tweet hesabından yayılmış gibi" şu mesajlar atıldı insanlara;
"24 saat daha devam edersek, AB kararıyla hükümet düşecek!.. Yayın bunu!.. Herkes bilsin!.. Az kaldı, direnelim!"
Söyleyin Allah aşkına;
Bu bir "vatan hainliği" ve "kahpelik" değil midir?..
SEN HÂLÂ ANLAMADIN MI?
Neyse ki;
Mehmet Ali Alabora adlı "kifayetsiz aktör"ün attığı bir "tweet"ten, bütün millet gerçeği öğrendi!..
Alabora demiş ki;
"Mesele Gezi Parkı değil arkadaş... Sen hâlâ anlamadın mı?!?"
Başkalarını bilmem, ama ben bu eylem için "düğme"ye kimin bastığını ve "robot"ları kimlerin harekete geçirdiğini çok çok iyi anladım...
Bu eylemlerde;
"Ergenekon tuzağı"na düşenler kullanılmıştır!..
Bu eylemde "seks kasedi ile gelmenin diyetini ödemek" zorunda kalanlar kullanılmıştır...
Bu eylemde, Taksim"den "yaralı" götüren "ambulans"ı engelleyen ve camını kıran "hayvan oğlu hayvanlar" kullanılmıştır...
Bu eylemde; "89 polis aracı"nı, "18 belediye otobüsü"nü, "42 özel otomobil"i ve "4 kamu binası ile 34 iş yeri"ni yakacak kadar azgınlaşan "azgın azınlık" kullanılmıştır!..
Bu eylemde; "ışıkları yakıp-söndürerek, tencere-tava çalarak" ve sokaklara çıkarak "Tayyip istifa" sloganları atan "darbe özlemcileri" kullanılmıştır!..
Evet, mesele "park" değil!..
Hâlâ anlamadınız mı?..
"PKK terörü" bitti gibi!.. Şimdi gördüğümüz, acaba "CHP terörü" mü?..
Hele bir düşünün!..
Dün: Taksim bizimdir... Bugün: Eylem bizimdir!
"Polis çekildi ve Taksim Gezi Parkı açıldı" ya, bu defa "eylemci"ler birbirlerine düşmüş!.. Cuma günü; "Bizim gibi, siz de niye polise taş atmıyorsunuz?" diyerek "eylemi ilk başlatan" kişileri "dövmeye" başlayan "yüzleri maskeli provokatörler", dün de "eylemi paylaşamadıkları" için birbirlerine girip, "darp" etmişler.
Başbakan Tayyip Erdoğan"ın yerinde ben olsam; "Taksim"deki projelerimden vazgeçtim, hadi sizin projelerinizi hayata geçirelim... Söyleyin, Taksim"e ne yapalım?" derdim.
Bunu deyince de, bunlar birbirlerine girerler; "Senin dediğin değil, benim dediğim olsun!" diye tartışırken, "ağaç sökme"yi filan unuturlar ve birbirlerinin "ciğerlerini sökmeye" kalkışırlar, iyi mi?..
İşin içine "illegal örgütler"in yanı sıra, "eşcinsel"ler de girer, "tinerci"ler de!..
Unutmayın ki; o parkta 2009 yılının Kasım ayında iş adamı Fehmi Candan, para tartışması yüzünden sapıklar tarafından öldürülmüş, bir genç de 2007"de "tinerciler" tarafından sırtından bıçaklanmıştı!..
Dün "Park bizim" diyenler, şimdi de "Eylem bizim" diyor ki, "çıngar" yakındır!..
yeniakit