Kedi, uzanamadığı ciğere “mındar” dermiş ya, “Paralel İhanet Çetesi”nin,“Paralel’in güdümünde” siyaset yapmaya çalışan “muhalefet”in ve“Paralel’in tetikçisi” yazarların yaptığı da bu!..
Süleyman Şah Türbesi’nin, “siyasi ve askeri muhteşem bir operasyon”la nakli sağlandı ya; “Yeminli Erdoğan ve AK Parti düşmanı” siyasiler ve yazarlar, demeç üstüne demeç verip, ya da yazı üstüne yazı yazıp, diyorlar ki; “Yurt dışındaki tek toprağımız olan vatan topraklarını niye terkettiniz?.. O topraklardan niye kaçtınız?”
Bu “demeç” ve “yazı”lar üzerine yorum yapmadan önce, buyrun “geçmişe bir yolculuk” yapalım... Dünü hatırlatalım ki; bugün sergilenen “iki yüzlülük” ve “samimiyetsizlik”leri gözler önüne serelim!..
“Yanar-Döner”likleri gözler önüne serelim ki; kimlerin “kıvırdığını” ya da“kıvrandığını” herkes görsün!..
KILIÇDAROĞLU’NUN SÖZLERİ
Buyrun “tarih”lere ve o tarihlerde kimin ne dediğine bir bakalım...
l Tarih 19 Mart 2014.
Yani, “30 Mart seçimleri”nden 11 gün önce... O gün “Paralel Yapı’nın Sözcüsü Samanyolu Televizyonu” ekranlarına çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, demişti ki;
“Şimdi bakın seçimlere giriyoruz. Bizim gazetelerde küçük küçük haberler yer alıyor. Süleyman Şah Türbesi’ne saldırılar olacak v.s. diye.. Suriye tarafında, bizim sınırımızdan 30 kilometre içeride. (Başbakan Erdoğan) Seçimlerden önce orduyu Suriye’ye sokmak isteyebilir. Buradan Genelkurmay Başkanı’na seslenmek isterim. Türkiye’yi maceraya sokmayın. (...) Oraya herhangi bir saldırı yok. Ama bir provokasyon olabilir. Erdoğan orduyu oraya sokmak isteyebilir. Herkesin çok dikkatli olması lazım. Türkiye’nin maceraya ihtiyacı yoktur. Ortadoğu bataklığına Türkiye’nin girmeye hakkı da, yetkisi de yoktur. Bu konuyla ilgili bazı duyumlar var...”
Son cümleye dikkat!..
Kılıçdaroğlu diyor ki;
“Bazı duyumlar var!”
Nedir o duyum?..
Demek oluyor ki;
“Dışişleri Bakanlığı’ndaki gizli toplantı”yı dinleyen Paralel İhanet Çetesi’nin elemanları, toplantıda konuşulanları; çok önceden Kılıçdaroğlu’na “servis” etmişler, o da “Samanyolu Haber ekranları”na çıkıp, aklı sıra, bunları “ifşa” ediyor!..
“TEHLİKELİ BİR MACERA!”
Ne var ki, “açıklama”ları çok enteresan!.. Hükümet’in, “Süleyman Şah Türbesi’ni bahane ederek, orduyu Suriye’ye sokabileceğini” iddia edip,Org. Necdet Özel’e sesleniyor:
“Türkiye’yi maceraya sokmayın!”
“Türkiye’nin maceraya ihtiyacı yok!”
Yani;
“Sakın Suriye ile savaşa girmeyin!”
l Tarih 23 Mart 2014...
Sadece Kılıçdaroğlu değil, CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç da, yazılı bir açıklama yaparak; “Hükümetin seçimlere bir hafta kala, kendini kurtarmak ve gündemi değiştirmek için değişik ve tehlikeli maceralara girişebileceğini” söylüyordu...
Demek istiyordu ki;
“Suriye ile savaşmak, tehlikeli bir maceradır!.. Hükümet macera peşinde koşmamalıdır!”
SURİYE JETİ DÜŞÜRÜNCE!
l Tarih 24 Mart 2013...
O günkü Zaman gazetesi, “Müdahale seçim ayarlı mı?” başlıklı bir haber yayınlıyor ve diyordu ki;
“30 Mart’ta yapılacak yerel seçimler öncesinde Ankara’nın Suriye’ye sınırlı bir operasyon yapacağı konuşulurken, Türk jetleri, dün sınır ihlâli yapan bir Suriye uçağını düşürdü!”
Ve soruyorlardı:
“Haziran 2012’den bu yana birçok ihlâl oldu, cevap vermediniz... Suriye uçağı niye bugün düşürüldü?.. Bu da bir seçim yatırımı mı?..”
Anlayacağınız;
Paralel’in Sözcüsü Zaman gazetesi de, Suriye’ye; herhangi bir “müdahale”istemiyordu!..
Hele de, “seçim öncesi”nde!..
Öyle ya;
Seçim öncesinde “Suriye ile bir çatışma”ya girilirse, bu “AK Parti Hükümeti’nin işine yarar!”
O halde, müdahale olmasın!..
DIŞİŞLERİ’NDEKİ GİZLİ TOPLANTI!
l Vee, 28 Mart 2014...
Hürriyet başta olmak üzere, o günkü gazetelerde şöyle manşetler vardı:
“Devletin en gizli sırrı sızdırıldı!”
“Süleyman Şah şoku!”
Haberlerin ayrıntısı şöyleydi:
“Dışişleri Bakanlığı’nda, Suriye’deki Türk toprağı Süleyman Şah Türbesi’ne yönelik Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) tehdidine karşı savaş planlarının ele alındığı güvenlik zirvesine ait ses kayıtlarının internete düşmesi büyük yankı getirdi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Bakanlık Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in, bakanlık makamında yaptığı toplantıda, sıcak müdahale ihtimalini de içeren bazı ifadelerin kullanılması dikkat çekti. IŞİD’e olası müdahale konusunda hararetli bir tartışmanın geçtiği kayıtlarda, Suriye ile savaş ihtimali değerlendiriliyor.”
“Dışişleri Bakanlığı’ndaki gizli toplantı”dan sızdırılan bu “yalan-yanlış bilgi”lerin, hem de “9 gün önce”, yani 19 Mart’ta “Kılıçdaroğlu’na servis edildiğini” söyleyebilmek için, herhalde “müneccim” olmaya gerek yok!..
Kılıçdaroğlu’nun kulağına fısıldanmış ki, Samanyolu Haber ekranlarına çıkıp, “Süleyman Şah Türbesi’ni bahane ederek, Suriye’ye müdahaleden uzak durun” diyor!..
Gayet net ve açık;
“Çatışma” istemiyor!..
“CEMAAT’E YÜKLENMEYİN!”
l Tarih 28 Mart 2014...
Dışişleri’ndeki gizli toplantının ses kayıtlarının sızmasına sert tepki gösteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de diyordu ki;
“Başbakan ve zihniyeti bu konuyu Cemaat’in üzerine yıkmakla kendisini aklayamayacaktır. Çünkü bu kadar geniş çaplı bir dinleme ve gözetleme faaliyetinin küresel güç ve istihbarat örgütlerinden bağımsız icra edilmesi aklın inkârı olacaktır.”
Ne ilginç değil mi;
Bu “dinleme”leri, “Cemaat kılıflı Paralel Yapı” yaparken, onların da üzerinde bir “Üst Akıl” varken, Devlet Bahçeli, neredeyse onları “Pir-u Pak” ilân edecek!..
“Fikrî körlük” dedikleri, tam da böyle bir şey olsa gerek!..
KONSOLOSLUK BASKINI!
Her neyse... “Süleyman Şah Türbesi” ve “Dışişleri’ndeki gizli toplantı”üzerine verilen demeçleri bir kenara bırakalım ve 11 Haziran 2014’teki“IŞİD’in Musul Başkonsolosluğu’na saldırısı” olayına bir bakalım.
lTarih 11 Haziran 2014...
MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan diyordu ki;
“Siz işitmiyorsunuz ama, Türk toprağı IŞİD tarafından işgal edilmiş durumda... Siz hükümetsiniz. Bizim bir ordumuz vardı eskiden. Nerede bu ordu, nerede başkomutan? Başkomutana sesleniyorum, Sayın Cumhurbaşkanı başkomutanlığını yap, bugün yapmayacaksan ne zaman yapacaksın ya da o işi bırak, bugün gereğinin yapılması zamanıdır.”
MHP’li Oğan demek istiyor ki;
“Gidin, IŞİD’in elindeki 49 rehineyi kurtarın!”
l Tarih 17 Haziran 2014...
MHP’li Oğan’ın aksine, Bay Kemal Kılıçdaroğlu, yine Hükümet’i hedef alıyor ve diyordu ki;
“Madem ki terörden en büyük zararı gören ülke Türkiye’dir, o zaman her türlü terörle mücadele edeceğiz. Musul Başkonsolosluğumuzdaki 49 kişi neden ve hangi gerekçeyle Türkiye’ye getirilmedi ve rehin olarak bırakıldı? Kimin kararıydı bu? MİT’in uyardığı söyleniyor. Ama birileri ‘siz orda kalın, bir şey olmaz’ güvencesi verdi. Bu birileri kim, Davutoğlu’nun bunu açıklaması lazım.”
l Tarih 20 Eylül 2014...
“MİT ve Özel Kuvvetler”in düzenlediği başarılı bir operasyonla, IŞİD’in elindeki “49 konsolosluk görevlisi” kurtarılıyor ve Türkiye’ye getiriliyor!..
“Hükümet’e teşekkür” eden tek lider, Devlet Bahçeli oluyor...
Kılıçdaroğlu’ndan tık yok!..
PARALEL’İN GAZETELERİ
Türkiye, “Libya’daki Türklerin tahliyesi”nden sonra, “Musul’da rehin alınan konsolosluk görevlileri”ni de başarılı bir operasyonla kurtarıyor.
l Ve, 21-22 Şubat gecesi...
Türkiye, “büyük ve güçlü ülke” olmanın gereğini yapıp, bu defa da, Suriyetopraklarındaki Süleyman Şah Türbesi’ni, yine Suriye topraklarındaki Eşme Köyü’ne naklediyor.
“Muhteşem bir operasyon”la...
“Tereyağından kıl çeker gibi!”
Ne “Suriye’ye müdahale” var,
Ne de “çatışma!”
Cumartesi gecesi saat 21.00’de yola çıkıyorlar, saat 06.03’te geri dönüyorlar... Yani, “9 saatlik operasyon”un sonunda, “emanet” emin ellerdedir.
Ne var ki;
“Muhalefeti tatmin etme”nin imkânı yok!. Tabiî, “Paralel’i memnun etmek” de mümkün değil!..
Dünkü “Paralelci” gazeteler ve onların “Sözcü”leri ile “tetikçi Taraf”ta yer alan gazeteler, şöyle başlıklar attılar:
Siz, ne biçim “mahlûk”larsınız!..
Dün “Hükümet Suriye ile çatışacak” diye bağırıp-çağırıyordunuz, bugün“niye çatışmadan kaçtınız?” diyorsunuz!..
Ulan, bir karar verin artık!..
“Savaş” mı istiyorsunuz,
“Barış” mı?..
IŞİD o “türbe”ye saldırsaydı, askerlerimizi “rehin” alsa veya “şehit” etseydi daha iyi mi olacaktı?..
Hükümet, bu son operasyonla, aslında; “IŞİD üzerinden, Türkiye ile Suriye’yi savaştırmayı” planlayan “Üst Akıl”ın oyununu bozmuş ve muhtemel bir “provokasyon”a karşı, operasyon ile cevap vermiştir!..
Olayın özü ve özeti budur!..
RAKKASELERE TAŞ ÇIKARTIRLAR!
O halde, niye bağırıyorlar?..
Ne yapsınlar;
“İsrail ve ABD’ye verdikleri sözler”in gereğini yapıyorlar!..
30 Mart ve 10 Ağustos’ta hezimete uğradılar ya; bu defa “iyi organize”olup, Hükümet’i devirecekler ve “7 Haziran’da iktidar” olacaklar... Ama,“plân”ları yine bozuldu!..
“Söz”lerini tutamadılar!..
“Malzeme”leri kalmadı!..
Bağırmaları bu yüzden!..
Pek kulak asmayın bunlara!.. Bırakın kıvırsınlar, bırakın kıvransınlar!..
Bunlardan, iyi “rakkase” olur!..
Bunlar, “dansöz”lere taş çıkartır!..
Pardon, pardon;
“Dansöz”ler ve “Rakkase”ler bile bu kadar kıvıramaz, bu kadar hızlı dönemezler!..
“Fırdöndü”lere ne desen boş!..
“Mehter’li ricat!”
“Geri çekilme operasyonu!”
“Sahte zafer, şanlı tahliye!”
“Süleyman Şah”tan çekildik!”
“Koruyamadık, terkettik!”
“Girdik, yıktık, çekildik!”
“Şah Fırat’ı taşıdık!”
NE KAÇMASI, NE RİCATI!
“Paralel’in sözcüleri ve tetikçileri” bunları yazar da, “Paralel güdümündeki muhalefet” hiç onlardan geri kalır mı?..
Onlar da, “Bremen Mızıkacıları”na uyup, hep birlikte bağırmaya başladılar:
“Toprağımızı terkettik... Süleyman Şah’tan kaçma talimatı verenler, yarın ülkeden de kaçacak ancak Türkiye’ye yaşatılan bu utancın hesabı sorulacaktır!”
Bu sözleri sarfeden “adam”lara, “madam”lara, “Teyze”lere, “Abi” ve“Abla”lar ile “Paralel” ve “Meridyen”lere şunu sormak lâzım değil mi;
“Hangi ricat, hangi çekilme, hangi terketme?..” Allah aşkına?..
Ulan; Süleyman Şah Türbesi’nin daha önce bulunduğu toprak Türk toprağıydı da, nakledildiği toprak, kimin toprağı?..
Bu türbe; daha önce “Suriye topraklarında”ydı da, şimdi başka bir toprakta mı?..
O halde, “ricat” bunun neresinde?..
Sizler değil miydiniz; daha dün; “Hükümet Suriye ile çatışmaya hazırlanıyor!.. Bu tehlikeli maceradan vazgeçin” diyen?!?..
Eee, ne oldu?..
Ne “müdahale” oldu, ne de “çatışma” çıktı!.. Bir astsubayımızın “kaza”sonucu “şehit” olmasından başka, hiç kimsenin burnu bile kanamadı!..
Yani “paranoya”larınız boş çıktı!.. “Vehim”leriniz gerçekleşmedi!..
Neymiş, “Suriye’den niye izin alınmadı”ymış!?!.. Ulan, Suriye kim oluyor,Esad kim oluyor ki, ondan izin alınacak?..
“Haber verilmiş” işte!.. Daha ne istiyor ki?.. Ne yani, bir de “izin” mi istenecekti?..
Ama siz, hep böylesiniz!..
“Paralel Örgüt’ün 1 Numarası Fetullah Gülen” de öyle demişti bir zamanlar!.. “Mavi Marmara olayı”nda; “Otoriteden niye izin almadınız?”deyip, İsrail’i “otorite” yerine koymuştu!..
Belli ki;
Bu ağız, “Paralel ağzı”dır!..
O TÜRBE, YİNE SURİYE’DE!
Eğer bu “tahliye” olmayıp da, Süleyman Şah Türbesi’nde görevli “38 asker”imize bir “IŞİD saldırısı” olsaydı, bir askerimiz bile “şehit” edilse, ya da “rehin” alınsaydı, gayet iyi biliyorum ki; ortalığı velveleye verip, zil takıp oynayacak ve Hükümet’e veryansın edip; “Niye tahliye etmediniz?”diye, bir yerleriniz yırtılırcasına bas bas bağıracaktınız!..
Tıpkı, “Musul’daki IŞİD baskını”ndan sonra bağırdığınız gibi!..
Şimdi; “dünyanın selâm durduğu” başarılı bir operasyon yapılıyor ve tahliye gerçekleşiyor ama, siz yine bağırıyorsunuz;
“Vatan toprağını terkettik!”
İyi de, o türbe “Türkiye’ye” taşınmadı ki!. Türbe, yine “Suriye toprakları”nda, üstelik “daha geniş bir alan”da!..
Daha ne ciyaklıyorsunuz!..
TÜRKİYE OYUNU BOZDU!
“O türbenin daha önce 2 defa yer değiştirdiğini” bile bile, “niye taşındı?”diye soruyorsunuz ki, bu da sizin “Suriye ile çatışma” istediğinizi gösterir!..
***************************************************************************
“Dertsiz-ıstırapsız mahluklar!.. Bunlar insan mı, hayvan mı?”
Herhalde bir yerlerde duymuş veya okumuşsunuzdur... Fetullah Gülen, bir sohbetinde diyordu ki; “Böyle dertsiz-ıstırapsız insanları görünce, değişik bir mahlûk görmüş gibi rahatsızlık duyuyorum... Oh ne güzel!.. Kar yağdı top oynayalım!.. Karda yuvarlanalım, kızak kayalım!.. Bunları görünce; bunlar insan mı, yoksa hayvan mı diye kendi kendime soruyorum!’”
Fetullah Gülen bunları söylerken, dünkü “internet siteleri”nde bir fotoğraf yayınlandı... Paralelci Nazlı Ilıcak ile Paralelci Savcı Zekeriya Öz, birbirleriyle “kartopu” oynuyorlar... Ilıcak demiş ki; “Öz’e hep taş atıyorlar, ben de kartopu atayım dedim!”
Atsın atmasına da, “Hocaefendileri” bu fotoğrafı görünce ne der acaba?..
“Dertsiz, ıstırapsız, mahlûk!..
Bunlar insan mı, yoksa hayvan mı?”
Sahi, ne der acaba?!?..
yeniakit