Öncelikle “dünkü yazım”daki “teknik hata”dan dolayı “özür” diliyorum... Gerek “dizgi” aşamasında, gerek “tashih” aşamasında “bir problem olmayan” yazının, “hâlâ çözemediğimiz” bir sebeple, “makinadan makinaya aktarılırken”, bazı bölümlerinin “uçması” sonucu, yazı “bağlamlarından koparılmış” olarak çıktı...
Meselâ, yazıdaki “Deniz Gezmiş’in parkası” meselesinin “takdim” bölümü uçmuş!.. Aynı şekilde, “işsiz(!) gazeteciler” meselesinin “takdim” bölümü de yok olmuş!..
Konudan konuya geçerken, aradaki “açıklayıcı satırlar” kaybolunca, “yazının bütünlüğü” de kaybolmuş!..
Böyle bir durum, ilk defa başımıza geliyor... Sebebini hâlâ çözebilmiş değiliz!..
Yine de “özür” diliyorum...
İnşallah bir daha olmaz...
AK PARTİ’NİN İLÂNI
Bu “girizgâh”tan sonra, “asıl mesele”ye gelmek istiyorum...
Birçok gazetede olduğu gibi, dünkü Akit’te de yayınlanan “AK Parti ilânı”nı görmüş olmalısınız...
İlânda, AK Parti iktidarının;
l“Son 13 yılda döviz rezervlerini 28 milyardan 125 milyar dolara çıkardığı...”
l“36 milyar dolar olan ihracatımızı 158 milyar dolara çıkardığı...”
l“Sağlık, eğitim, ulaşım ve sosyal hizmetlerde devrim yaptığı...”
l“13 yılda toplam 1.6 trilyon dolar yatırım yaptığı... Artık kendi tankımızı, helikopterimizi, savaş uçağımız ve gemimizi yaptığımızı...”
l“Kişi başına milli geliri üçe katladığı...”
l“Vesayetçi ve yasakçı zihniyeti tarihe gömdüğü...”
l“Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ni hayata geçirip, Çözüm Süreci’ni başlattığı...” anlatılıyordu...
Bunların hepsi, elbette güzel...
Türkiye, gerçekten de; nerelerden, nerelere geldi... “Eski Türkiye”de hem “kuyruk”lar vardı, hem de “buyruk”lar!..
“Benzin kuyruğu” vardı!..
“Gaz kuyruğu” vardı!..
“Ekmek kuyruğu” vardı!..
“Tüp kuyruğu” vardı!..
“Margarin kuyruğu” vardı!..
“Banka kuyruğu” vardı!..
En önemlisi de;
Hastanelerde, hem “muayene kuyruğu” vardı, hem de “ilaç kuyruğu!”
İSTANBUL’DA SUSUZ YAZ!
O kadar ki;
İnsanlar “kuyruğa girmeye bile razı”ydı!.. Yeter ki “muayene” olabilirsin, yeter ki “doktorun yazdığı ilaçları” alabilsinler!.. Ama, bazen “doktor” olmuyordu, bazen de yazılan “ilaç” bulunamıyordu!..
Emekliler; “banka kuyruğu”nda saatlerce beklemeye bile razıydılar!.. Yeter ki, “maaş” alabilsinler!.. Öyle ya, başında Kemal Kılıçdaroğlu’nun bulunduğu SSK, açıkladığı “gizli iflas” raporlarıyla, “Emeklilere maaş ödenemeyecek noktaya gelindiğini” bildiriyordu!..
İnsanlar, “musluklarından su yerine yosun ve çamur aktığı” için, mahallelerindeki “çeşme”lerin önünde “su kuyruğu”na girmeye bile razıydı!..
Çünkü, çok zaman “çeşme”lerden de su akmıyor, “kuyruklarda kavgalar” yaşanıyordu!..
Bilmem hatırlar mısınız;
CHP’li (SODEP) Nurettin Sözen’in İstanbul Belediye Başkanı olduğu 1989-1994 yılları arasında; “İstanbul, susuzluktan kırılıyor”du!.. Attırdığı “yağmur bombaları” da bir işe yaramıyor, insanlar “bir damla suya hasret” yaşıyordu!..
İşte o günlerde;
“İki kadın”, yanlarına “maşrapa” ve “sabun”larını da almış, İstanbul Belediyesi’nin önündeki “havuz”da “çocuk”larını yıkamışlardı!..
Yoksa, “bitlenecek”lerdi!..
Bugün, Allah’a şükürler olsun ki; “kurak” geçen yazlara rağmen sular kesilmiyor, “musluk”lardan, hem de “içilecek” kalitede su akıyor!..
Ve yine;
Bir zamanlar, insanların “sağlam” girip “hasta” çıktığı “hastane”ler, bugün “uzay laboratuvarı” kadar modern... İçinde, “banyo ve tuvaleti” de olan “tek kişilik oda”larda yatıyor hastalar!..
“Muayene kuyruğu” da yok, “ilaç kuyruğu” da... Birçok hastane, “5 yıldızlı otel” konforunda!..
YARIN NE OLACAK KORKUSU!
Bunlar gibi, daha nice “icraat”, nice “hizmet” var ki; bunları “takdir” etmemek, gerçekten “nankörlük” olur!..
Kıymetini bilmek gerek...
Ve “unutmamak” gerek...
Aksi halde;
Bugünleri çoook ararız!..
Bütün bunlara rağmen,
“AK Parti ilanı”ndaki bir ifadeyi “çok önemli” buldum.
İlanda, AK Parti’yle birlikte;
“Yarın ne olacak?” korkusunun “Eski Türkiye’de kaldığı” belirtiliyordu ki; bu, gerçekten de çok çok önemli!..
Hele sorun, kendi kendinize;
Her birimiz, “Yarın ne olacak?” diye “endişe” duymuyor muyduk?.. “Korku” içinde yaşayıp, “diken üstünde” oturmuyor muyduk?..
Bir “asker ana-babası” düşünün...
Ellerine “kına” yakıp, “düğün ve halayla” askere gönderdiği fidanından, her an “şehit olduğu” haberini alma korkusuyla yaşamıyor muydu?..
Sabahleyin “işine giden” bir insanın, akşama evine “sağ” dönüp dönmeyeceği bile “meçhul” değil miydi?.. Ya “faili meçhul”e giderdi, ya da “nerede gözaltına alındığı” bile bilinmezdi.
Nice insan, “çocuğunun elinden tutup, okula götürürken” gözaltına alınmadı mı?.. “Paralel kumpas”larla tutuklanıp, aylar-yıllar boyunca cezaevlerinde tutulmadı mı?..
“Ayakta duramayan başbakan”ların yüzlerine “anayasa kitapçığı” fırlatıldığında “döviz, füze ile yarışır” hale gelip, “gecelik faizler yüzde 1700’lere” fırlamadı mı?..
Ve herkes; “yarın daha da yükselirse!” korkusuyla “panik” yaşamadı mı?..
“TÜSİAD patronları”nın gazetelere demeçler verip, “Önümüz aydınlık!.. On yıl sonrasını görebiliyoruz” dediği günlerden bir-iki ay sonra “ekonomik kriz” patlamamış mıydı?..
“Faiz Lobisi” ve “Vaiz Lobisi”nin el ele verip, “saltanat” sürdüğü günlerde, insanlar; “kimse tanımasın” diye, “akşam karanlığı”nda gittikleri “pazar yerleri”ndeki “atık ve artık sebze-meyve”leri toplamıyorlar mıydı?..
Birçok insan; “Yarın evime ekmek götürebilecek miyim?” kaygısı yaşamıyor muydu?..
Bütün bunları ne çabuk unuttuk?..
“13 yıllık AK Parti iktidarı”nda ise, elbette “eksiklik”ler var!.. Elbette, “düzeltilmesi gereken aksaklıklar” var!..
Ama, “haklarını teslim” edelim ki;
Hem “ekonomi”de, hem de “siyaset”te “güven” var, “istikrar” var...
KİMLER KORKU YAŞIYOR?
Söyleyin Allah aşkına;
l“Millete ve memlekete ihanet eden Paralelci çeteler” dışında!..
l“Kaos ve kumpas peşinde koşan hainler” haricinde!..
l“Yeminli AK Parti ve Erdoğan düşmanları” dışında!..
l“Memleket sırlarını CIA ve MOSSAD’a servis edenler” dışında!..
l“Kirli 17-25 Aralık operasyonu ile Hükümeti devirmeyi amaçlayanlar” dışında!..
l“Dışişleri Bakanlığı’ndaki gizli toplantıyı dinleyip, dünyaya servis edenler” dışında!..
l“Adana’da MİT’in TIR’larını durduran” ve o TIR’larda “silah” bulunduğunu iddia ederek, “Türkiye’nin terör örgütlerine silah yardımı yaptığı imajı oluşturmak” isteyenler dışında!..
l“2010 KPSS’de soruları çalıp, devlete sızanlar” dışında!..
l“Kendilerine muhalif olan dindar insanlara tuzak ve kumpas kurup, hapislerde çürütenler” dışında!..
l“AK Parti İktidarı’nda işsiz kaldık” mavalları okuyup; halen “yalı”larda, “malikane”lerde, “villa”larda ve “köşk”lerde oturup, “saltanat” süren “gazeteciler”(!) dışında!..
“Yarın ne olacak?” korkusu yaşayan kaç insan vardır şu memlekette?..
ARTIK HER ŞEY ŞEFFAF
Peki, insanlar niye “yarın” korkusu yaşamıyor, niye endişe içinde değil?..
Çünkü, artık “Höt” diyen, “bakanları Kızılay’da yağlı kazığa oturtmakla”, ya da “gazetecilerin makatlarına süngü takıp, cephe cephe gezdirmekle” tehdit eden “vesayetçiler” yok!.. “Yasadışı zorbalık”lara başvuran “zalim yasakçılar” yok!..
Her şey, gözler önünde cereyan ediyor, her şey şeffaf!..
Bazıları aksini iddia etse de, artık “ifade özgürlüğü” var!.. Öyle bir “ifade özgürlüğü” ki; Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a, bırakın “eleştiri”de bulunmayı, “hakaret” edenler bile özgür!..
Öyle bir “şeffaflık” ki;
“Adana’da MİT’in TIR’larını durduran ve MİT mensuplarını yaka-paça aşağı indirip gözaltına aldıran savcılar” hakkındaki “tutuklama” kararları bile “önceden” duyuruluyor!..
Gidip, “yaka-paça” almak yok!..
Gelip, “teslim” olmaları bekleniyor!..
HALİFE(!)NİN ASKERLERİ!
Onların, “yarın ne olacak?” korkusu yaşamalarına da gerek yok!.. Çünkü o savcılar, yaptıklarının “ihanet” olduğunu en baştan biliyorlardı ve “sonucuna katlanmayı” göze almışlardı!..
Öyle ya;
İçlerinden bazıları, Fetullah Gülen’in “halife” olduğuna, kendisinin de “Halife’nin askeri” olduğuna inanmıştı!..
Dün, “o savcılardan beşi” hakkında “tutuklama” kararı verildi!.. Ve bu da, “saatler önceden duyuruldu” kamuoyuna!..
Dedim ya, her şey şeffaf, her şey gözler önünde!.. “Gizli-saklı” yok, yaka-paça yakalamak yok!..
“Yarın ne olacak?” korkusu yaşamaları da mümkün değil!.. Çünkü; “Dün yaptıklarının hesabını yarın vereceklerini” çok iyi biliyorlardı!..
DÜNÜ UNUTMAYIN!
Uzun lâfın kısası;
“İstikrar ve güvenle Yeni Türkiye’ye” başlıklı “AK Parti ilânı”nı okuyunca, tüm bunları düşündüm ve sizlerle paylaşma ihtiyacı duydum!..
“Yarın ne olacak” korkusu yaşamak istemiyor, “huzur, güven ve istikrar” ortamının devam etmesini arzuluyorsanız, “Buyruk’çu ve Kuyruk’çu” partilerin “içi boş vaatlerine” aldanmayın, “oy”unuzu “namus” bilin, “oyun”a gelmeyin!..
Unutmayın ki;
“Proje partiler ve kişi”lere vereceğiniz her oy, “musluk”lardan “su” yerine “kan” akacağı günlere “geri dönüş” olacaktır!..
Bilmem, anlatabildim mi?..
************************************************************************
“Kılıçdaroğlu Sözü” muteberse, niye Noter’e gittin?
CHP Genel Müdürü Bay Kemal Kılıçdaroğlu, meydanlardaki “miting”lerini sürdürüyor... Gittiği şehirlerde “içi boş ve kaynağı olmayan vaatlerini” sıralıyor... Bazen “Sözüm Söz” diyor, bazen de, “Bunlar Kılıçdaroğlu sözüdür” deyip, ekliyor: “Benim adım Kemal!.. Yapacağım dersem, yaparım!..”
İyi, hoş da; “Daha önce ne yaptın” ki, bundan sonra ne yapacaksın?.. Senin, “bir tek iş”in vardı, o da SSK Genel Müdürlüğü!.. Peki, ne yaptın SSK’da?.. “Hastane ve ilaç kuyrukları”nı mı kaldırdın, yoksa hastalara “doktor”, emeklilere “maaş” mı buldun?..
“SSK’yı batırdın, SSK’yı!”
Yaptığın tek iş, bu: “Batırmak!”
Kalkmış, “Kılıçdaroğlu sözü” diyorsun ya, en çok ona gülüyorum!.. Sorarım sana; madem ki “Kılıçdaroğlu sözü”dür, o zaman, “vaat”lerini niye “Noter’e tasdik” ettirdin?.. İnsanlar, senin “söz”üne itibar edeceklerse, ne lüzum vardı Noter’e?.. Demek oluyor ki; kendi sözüne sen de inanmıyorsun ki, Noter’i, kendine “kefil” gösterdin?..
Hem; senin “söz”lerini “Noter” yapacaksa, CHP’nin başında senin ne işin var?.. Getir bir Noter, oturt CHP’nin başına!..
Hele söyleyin; “Noter, Kılıçdaroğlu’ndan daha güvenilir” değil mi?..
Değilse, “Noter’e tasdik” niye?..
yeniakit