Erdoğan ABD’ye gitti, dünya liderlerinin gözünün içine baka baka, “Dünya 5’den büyüktür”. Bir Allah’ın kulu da çıkıp desin ki, “ne demek istiyorsun” ya da “haklısın” desin, “nereden uyduruyorsun bunu, ne demek istiyorsun, ne yapmak istiyorsun” derin bir sessizlik.. Herkes işin farkında aslında. Ne ABD’nin, ne İngiltere’nin, ne Fransa’nın, Çin’in, Rusya’nın diyecek bir sözü yok.. Dünya hâlâ, 19.YY sonunda, savaş yıllarında, kapitalizmin, sosyalizmin, faşizmin gölgesinde oluşan kavram ve kurumlarla yönetilmeye çalışılıyor.. 2. Dünya savaşı sonrası oluşturulan bir uluslararası düzen var, o düzen ayakta tutulmaya çalışılıyor. O gün savaşın galipleri tarafından çizilen sınırlar, tayin edilen rejimler, kurulan iktidarlarla, bugün yola devam edilmeye çalışılıyor.. Bugünki savaşların, darbelerin, terörün, ekonomik ve siyasi krizlerin arkasında bu düzeni sürdürmeye çalışan çevreler var.
Tek sorun güvenlik konseyinin yapısı değil kuşkusuz.. NATO’nun da yeniden yapılandırılması gerekir, IMF’nin de, Dünya Bankası’nın da..
Mesela niye LIBOR’u konuşmuyoruz. Niye şu derecelendirme kuruluşlarını konuşmuyoruz. Borsayı, Bankacılık sistemini, Sigortacılığı konuşmuyoruz.. Niye dolara euroya mahkûm oluyoruz..
Aslında topyekûn BM’yi ve uluslararası imtiyaz sözleşmelerini yeniden masaya yatırmalıyız.
Ulus devleti konuşmalıyız, uluslararası anlaşmalar ve örgütleri konuşmalıyız. AB’yi konuşmalıyız, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni, AİHM’i konuşmalıyız. OPEC’i konuşmalıyız, Gümrük Birliği ve uluslararası standartları ve sertifikasyon konusunu konuşmalıyız. Demokrasi ve insan hakları konusunu konuşmalıyız.
Konuşacak çok konu var aslında..
Mesela şu LIBOR vurgunundan başlayabiliriz bu işe.
Sahi neden savcılar bu nitelikli dolandırıcılık konusunda harekete geçmezler. Maliye sesini çıkarmaz. SPK bir açıklama yapmaz. BDDK konuyu gündemine almaz. Neden!
Neden STK’larımız bu konuda uluslararası bir inisiyatif başlatmaz.
Neden üniversitelerimiz bu konuda bir çalışma başlatmaz.
Neden meclis bu konuyu gündemine almaz..
Bu işler böyle devam ettiği sürece dünya hep 5’den küçük olmasa da zayıf olmaya devam edecek.
İtiraf edelim ki, hiç kimse bu konuda üzerine düşeni yapmıyor..
Her konuda iktidarı eleştiren CHP, derin ve paralel yapı, malum media neden bu LIBOR konusunun üzerine gitmez, iktidarı eleştirmez..
Global finansal tetikçilerin ve onların yerli işbirlikçilerinin piyasayı terörize etmesine sessiz kalmaya devam ederseniz, bunun arkasından siyasi terör gelir. Ekonomik ve siyasi istikrarsızlık gelir.. Bugün o adına finans kapital denen finansal çete, ekonomik ve siyasi maniplasyonlarla, hedef ülke ve topluluklara karşı, savaş, terör, ekonomik ve siyasi krizlerı örgütleyerek örtülü bir savaş veriyor.. Darbeye darbe, darbeciye darbeci diyemeyen, dahası Baradey, Blair gibi kişileri darbecilere danışman yapan iradeye dünya barışı korumak için jandarmalık görevi verirseniz, ciğeri kediye emanet etmiş, ya da Bekri Mustafa’yı Ayasofya Camii’ne imam tayin etmiş olursunuz..
Evet dünya 5’den büyüktür, bu sözün arkasının gelmesi ve içinin doldurulması gerekir..
Bu siyasi talep ve iradenin, kapsamlı bir proje halinde, Üniversitelerin, basının, STK’ların desteklesi gereken bir konudur.. Bu projenin sadece Türkiye’de başlayıp biten bir proje olarak kalmaması dünya çapında bir kampanyaya dönüştürülmesi, bu konuda lobi çalışmalarının yapılması gerekir..
Evet yanlışı ortaya koyduktan sonra çözüm üretmemiz gerekir.. Sadece itiraz etmek yetmez..
Madem dünya 5’den büyüktür diyoruz.. Bugünkü yapı yanlışsa doğrusu nasıl olmalı. Hangi kriterler esas alınmalı. Mesela İslam ülkeleri de bu yapıda daimi olarak temsil edilecekse başka kimler olmalı ve bu seçim nasıl yapılmalı..
Evet, bugünkü BM ne Kudüs ve Filistin, Mısır, Suriye, Yemen, Mali, Orta Afrika, Irak sorununu çözüyor. Kendine saldırı oluyor bir şey yapamıyor. O zaman niçin var.. Bu durum da bu yapı ne işe yarar. “Kendisi himmete muhtaç bir dede, nerde ki gayrıya himmet ede”
Evet, dünya 5’den büyüktür.
Peki şimdi bir sonraki adımımız ne olacak?!. Bu soru herkese..
Selâm ve dua ile..
NOT:
Önceki hafta Celal Bayar Üniversitesi ile ilgili yazıma, AK Parti Manisa Milletvekili Uğur Aydemir’den bir not geldi.
Aydemir’in notu şöyle:
Değerli hocam.. 15.09.2014 tarihindeki Celal Bayar Üniversitesi ile alakalı yazınızda Rektör adaylarından Prof. Dr. Ahmet Var hocamız için paralel yapının B Planı olarak ileri sürüldüğü ifadesinin kullanılması hocamız üzerinde negatif bir etki oluşturmuştur. Bir kısım çevreler bu durumu kullanarak Prof. Dr. Ahmet Var hocamızın aleyhinde olumsuz bir algı oluşturmaya çalışmaktadırlar. Prof. Dr. Ahmet Var hocamızı yakinen tanırım, paralel veya herhangi başka bir illegal yapılanma ile ilgisi yoktur. 7 yıl son derece başarılı bir yöneticilik dönemi olan hocamız yönetsel fikir ayrılıkları nedeni ile mevcut rektörle yollarını uzun süre önce ayırmıştır. Bu süreci yakından takip eden ve şahit olan birisi olarak Prof. Dr. Ahmet Var’ın tamamen kendi çizgisinde aday olduğunu, paralel ve illegal yapılanmalar içerisinde olmadığını ve kendi projeleri ile ilkeli bir seçim çalışması yürüttüğünü bilmenizi isterim. Seçimin sağlıklı ortamda yapılarak öğretim üyesi hocalarımızın özgür iradesi ile sonuçlandırılması en büyük arzumuzdur.
Uğur Aydemir Manisa Milletvekili
yeniakit