"Dünyanın En Bilmem Ne Dergisi"

Türkiye, bu TIME dergisine bir tür kutsal kitap gibi bakmış, “otoritesini” asla sorgulamamıştır.

........

Bizim konumuz TIME dergisi. Ülkemizde bunu “taym” değil de, Türkçe okunduğu gibi, “time” şeklinde telaffuz edenler çoktur.

Türk kamuoyu, özellikle de basın, her ne hikmetse, biz kendimizi bildik bileli, bu derginin bokunda boncuk bulmuştur.

Oysa dünyanın en sıkıcı dergilerinden biridir.

Newsweek ondan azıcık daha “hareketlidir”, o kadar. Fransız basınında bile koskoca Le Nouvel Observateur’ün hiçbir tadı tuzu kalmamış, L’Express ve Le Point zaten uzun süredir keyifsiz, Le Figaro Magazine falan da iyice magazine ve kadın okura yatmış durumdadırlar. Ara ki, Louis Pauwels’in yönetimindeki o içi dopdolu FM’i bulasın. Ara ki, Jean-Jacques Servan-Schreiber ile Françoise Giroud devrindeki o kavgacı Express’i bulasın.

“Sol” bitince Fransız dergiciliği de bitmiştir. Der Spiegel özel dosyalarla, kapsamlı araştırmalarla Almanya’da direnebiliyor. Amerikan dergileri de, ortalamanın üzerindeki Amerikalı’ya, haftanın yurt ve dünya olaylarını topluca, kısa ve öz şekilde sunarlar, azıcık yorum da katarlar. (Ortalama Amerikalı’ya bu bile ağır gelir.)

Türkiye, bu TIME dergisine bir tür kutsal kitap gibi bakmış, “otoritesini” asla sorgulamamıştır.

Öyle ki, zaman zaman bir Türk’ün orada kapak olması, burada sevinç çığlıklarıyla karşılanmış, “TIME dergisi gibi yüce bir yayın organı bizi adam yerine koydu” yaklaşımıyla en zavallı aşağılık duyguları dışa vurulmuştur.

Örneğin bu derginin ünlü Mustafa Kemal Paşa kapağı, seksen beş yıldır bizim için “iftihar vesilesi” sayılmıştır. (Aynı derginin Adnan Menderes’i de kapak yapmış olduğu istemeye istemeye hatırlanıyor.)

Bu dergi şimdi de “türbanlı bir Türk kızını” kapak yapınca kıyamet koptu...

Çünkü gâvur eşektir ve ancak bizim işimize gelen konuları kapak yapmakla yükümlüdür!...

Gâvur o kadar eşektir ki, ülkemizde toplasan toplasan alt tarafı bin sekiz yüz adet satan derginin anketine biz buradan yetmiş bin oy göndeririz ve Atatürk’ü “yüzyılın en büyük adamı” seçtirmeye çalışırız! Bunu gazete köşelerinden yönetir, İngilizce bilmeyene oraya gönderilmek üzere “matbu mektup” dağıtır, “vatandaş seçimde mutlaka oyunu kullan” kampanyasını “vatandaş TIME dergisinin anketinde mutlaka oyunu kullan”a çeviririz.

Çünkü bu dergi “dünyanın en bilmemne” dergisidir, yücedir, büyüktür, hiçbir satırı tartışılamaz ve de her türlü hokkabazlık, saçmalık ve “şark kurnazlığıyla” Atatürk’ü bir seçtirsek, meydan muharebesi kazanmış gibi olacağız...

Gâvur bizim sandığımız kadar eşek olmadığını gösterip oylarımızı çöpe atar, Atatürk’ü de listeden çıkarınca da, çok bozuluruz.

Şimdi de kapağına başı bağlı kız koydu diye bozuluyoruz.

Bu yaklaşım, çarşaflı kadın ya da hamal fotoğrafı çeken turiste “ne güzel yerlerimiz var, niçin tutup da bunları çekiyorlar” diye kızma ve bunun arkasında mutlaka bir düşmanlık arama yaklaşımıdır. Yani, işine gelmeyen gerçekliği yoksayma, başını devekuşu gibi kuma gömme ve de birileri o gerçekliğin farkına varınca, görüp gösterince de huysuzlanma yaklaşımıdır.

Bu yaklaşım son günlerde “AKP’nin seçimi gene kazanacağını, CHP’nin gene nal toplayacağını anlayınca hırçınlaşma ve dellenme” şeklinde basınımızda yeniden sergileniyor.

İri kalçalı, kıt eğitimli ve kıt akıllı kenar mahalle karılarımıza yakışır ama basınımızın da onlardan farkı yokmuş.

Bre budalalar, başı bağlı kız, Türkiye’nin gerçeğidir. Eee, başı açık kız? O da Türkiye’nin gerçeğidir.

Fakat denge sağlamak ya da bizi memnun etmek için kapak yapsalar, ortaya “mesleki açıdan” sakil bir görüntü, başarısız bir “dizayn” çıkar. Yıllarca dergicilik yaptım, bana kapak öğretmeyin.

Ayrıca bizi memnun etmeye niçin çalışsınlar? Adama bu ilginç gelmiş, bunu çekmiş ve bunu kullanmış. Amerika’da “Atatürk ilke ve inkılaplarına uymak” diye bir zorunluluk da yok ki! Onlar “George Washington ilke ve inkılaplarını” tanırlar! Onun temelinde de eşitlik, ayrıca inanç ve düşünce özgürlüğü yatar.

Peki ne yapacağız? Bu dergiyi “lanetleyecek” miyiz? “Atatürk’ü kapak yaparsa televizyonun üstüne koyun, Recep Tayyip Erdoğan’ı kapağa çıkarırsa yakın” kampanyası mı düzenleyeceğiz? Yoksa “yasak yayınlar listesine” mi sokacağız?

Yooo, okuyup gülüp geçeceğiz, o kadar.

Engin Ardıç / Akşam

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Acar Medya Nifak Çetesini İfşa Etti (VİDEO)
Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine