Biliyorsunuz, İngiltere AB’den ayrılmıştı. Şimdi sırada İtalya var.
Bu arada Amnesty İnt. aralarında İngiltere’nin bulunduğu batılı ülkeleri Suriye ve Irak konusunda sert bir şekilde eleştirdi. ABD şaşkın ördek gibi. TSK Kandil’e dayanınca “Membiç konusunda anlaşalım” demeye başladı. Görüşmeler devam edecek. ABD PYD’yi geri çekiyor. FETÖ konusunda “Al papazı ver papazı” konusunda pazarlık sürüyor.
Tabii en sıcak gündem İtalya. İtalya birlikten ayrılsa, bu AB’nin sonu olabilir.
Eskiden AB 4 köşe idi. İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya. Global düzende batı cephesinde bir ABD vardı, bir de AB. Karşısında Çin, Rusya ve Hindistan vardır. Batı FETÖ Projesi ile İslam dünyasını yanına alarak Asya’yı kontrol etmek istiyordu. Ama olmadı. Çeyrek asırlık bir proje bir anda berhava oldu. FETÖ çökünce BOP da çöktü.
Şimdi İngiltere AB’den ayrıldı. AB İslam dünyası ile yakınlaşmak için Türkiye ile Rusya, Çin ve Hindistan’la ilişkilerini geliştirmek istiyor.
AB, büyümek ve gelişmek, güç merkezi olma hayalini kaybetti. Mevcudu muhafaza bile onlar için çok büyük bir başarı olacak. Artık o da çok zor!
Tek bir ABD, tek bir İngiltere, tek bir Avrupa yok artık. Hiç kimse sürece tek başına hakim değil.
Avrupa’nın yükü İngiltere’nin ayrılmasından sonra Almanya, Fransa ve İtalya’nın üzerindeydi.
Bu 3 ülkenin de kendine has özellikleri var. Almanya’nın güçlü bir ekonomisi var, ama siyasi açıdan ABD, İngiltere ve Fransa’nın işgali altında. Münih Katolik olsa da ülke genel alamda Protestan. Münih Avusturya ile mezhebi açıdan yakın olsa da aralarında eskiye dayalı kan davası var.
Almanya Protestan Protestan olmasına da, Amerika Evangelist, İngilizler Anglikan, Fransa Laik, Yahudilere karşı mahcur, Kuzey Ren Westfalya ise Vatikan’ın etki alanında
Bu arada batı kavramları ile kurumları ile çökmüş vaziyette. Demokrasi, Liberalizm lafları bitti. Faşizm, yabancı düşmanlığı giderek güçleniyor.
Fransa deseniz, Laik, her ne kadar Strasbourg, Alcase Laurenne bölgesi mahcur Vatikan’ın himayesinde olsa da! Sol ağırlıklı, ama başlarında Macron gibi Global sermayenin patronu Rothchild ailesinin muhasebecisi biri var. Bu Marksist olduğunu söyleyen PKK’nın uzantısı PYD’nin karargahındaki Amerikan bayrağına benziyor.
Bugün batı kültürünü Laik düşüncesi, Rönesansı ile Fransa temsil ediyor.
İtalya’da ise ekonomi iflas. Kültür de yok. O eskide kaldı. Din ve Tarih artıları. Roma ve Vatikan.. Ve tabii beraberinde Tapınakçılar ve gizemli tarikatların merkezi İtalya.. “Haçlı”lar bir hayalet halinde hâlâ İtalya sokaklarında dolaşıyor olsa gerek.. Her ne kadar artık bugün Vatikan ruhunu kaybetse, Dakameron “Aşk hikayeleri” ile Vatikan’a yerleşse de! Ve tabii, bu şartlarda “eski Roma” hayali ile ortalıkta dolaşan bir başka hayalet de, CHP’lilerin dün, “terbiye diktatörlüğü” olarak gördükleri ve örnek almaya çalıştıkları Mussolini olsa gerek.
Batı bu hali ile “kendisi himmete muhtaç bir dede, nerdeki gayrıya himmet ede”.
Yemen Ordu Sözcüsü Şeref Galip Lokman, “BAE’nin bundan böyle güvende olmayacağını ve füze saldırılarının hedefinde olacağını” söyledi. BAE sözde DAEŞ ile savaş için oradaydı. Ama plan farklıydı. Adaya asker çıkarıyorlar, Umman sınır bölgesi ile ilgili planlar yapıyorlardı.
BAE; İsrail, ABD, İngiltere, Suudi Arabistan, Mısır, Dahlan, Blackvater ile derin ilişkiler kurdu. Hepsi birbirine karıştı ve keskin sirke küpüne zarar vermeye başladı.
Bütün planlar altüst oldu. Suriye’de Kürt koridoru planı çöktü. Kuzeyden Güneye çekildiler. Mısır’dan paralı asker getireceklerdi. O plan da tutmadı. Suriye bir yandan Rusya, öte yandan İran’la kol kola girmişti. Lübnan Hizbullahından da destek alıyordu. Esed, şimdi İran’dan sonra yaptırım uygulanan bir diğer ülke olan Kuzey Kore’yi ziyaret ederek Kim’le bir araya gelmek istiyor.
Bu arada Suudi Arabistan’da “kıyamet alameti” (!) işler oluyor. Suudi Prenses Hayfa bint Abdullah el Saud, Vouge’ye kapak oldu. Muhammed bin Selman’ın Veliaht Prens olmasıyla radikal değişiklikler devam ediyor. Bu arada geçen ayki darbe girişimi ve saray baskının arkasındaki sır perdesi henüz tam olarak aydınlanmadı. Ölüler var, kayıp prensler var. Selman’ın yara aldığı söyleniyor. Selman son olarak bazı bakanları görevden aldı, Kültür ve Enformasyon Bakanlığı ikiye bölündü, Mekke ve Kutsal Mekanlar Kraliyet Kurulu oluşturuldu.
Bu son madde çok önemli. Çünkü kutsal mekanların yönetimi, adalet ve vakıflar Şeyh ailesindeydi. Saud ailesinin bu konuda da yeni bir düzenlemeye gittiği anlaşılıyor. Ceziretül Arap da bugün düne göre daha iyi değil. Bu arada gelecek günlerin bu bölge ülkeleri için geçen günleri aratacağı benziyor.
Burada önemli bir nokta ise ABD ile İngiltere arasında bölgenin geleceğine ilişkin derin görüş ayrılığı ve iki ülke arasındaki derin hesaplaşma.
Öte yandan, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İran ile silahlı çatışma durumunda İsrail’e Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün yardım etmeyeceğini söyledi. ABD BM Güvenlik Konseyinde İsrail’i korumaya devam ederken, bir yandan da Gazze’yi saldırgan ülke olarak tanımlamak için girişimlerini sürdürürken Belçika’nın Gazze’deki saldırılar konusunda İsrail’i suçlayan açıklamasını da buraya not etmek gerek.
Peki Irak’da durum ne: “Türkiye sınırından Erbil hattını takip ederek 20 kilometre ilerleyen Mehmetçik, Kuzey Irak’taki Kalareş, Sidekam, Bermize ve Bardost bölgelerinde kontrolü sağladı. Barazgir Vadisi’ne de giren komandolar 3 koldan Kandil’i kuşatma altına aldı. Şer yuvasının düşüşünün yakın olduğu belirtiliyor. İran boşaltıyoruz dedi..” Ama tek gerçek bu değil. Aynı zamanda, Musul’un Sincar ilçesi Kaymakamı Mehma Halil, ABD’li askerlerin ağır silahlar ve zırhlı araçlarla Sincar Dağı’na konuşlandığını öne sürdü. Halil, ABD’nin çok önceden Sincar’da konuşlanmak için hazırlık yaptığını ve Sincar Dağı’nda bir askeri üs kurmayı hedeflediğini söyledi.. Yani PKK’dan boşalan yere ABD kendi yerleşiyor. Kendi çıktığı yeri Fransızlara bırakıyor. Haberlere bakılırsa “PKK, IŞİD’in 3 Ağustos 2014’te Sincar’daki Ezidilere saldırısını bahane ederek ilçede varlık göstermeye başlamıştı. Türkiye’nin, Sincar’a operasyon yapılabileceği sinyalini vermesinin ardından örgüt geçen mart ayında bölgeden çekildiği iddiasında bulunmuş, Irak ordusu da örgütün çekildiği noktalara yerleştiğini duyurmuştu. PKK’nın yanı sıra, Sincar’da Irak Başbakanlığı bünyesindeki Haşdi Şabi›ye bağlı silahlı unsurlar da varlık gösteriyordu.”
Bölgede hareketlilik devam ediyor. Yazacak daha çok şey var. En iyisi biz yarın da devam edelim. Selâm ve dua ile..