Dünyadaki gıda üretiminin herkesi beslemeye yetecek miktarda olduğunu söyleyen Bursa Gıda Kontrol ve Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürü Kemal Bayraktar, “Dolayısıyla açlık ve beslenme yetersizliği, gıda üretimindeki yetersizlikten çok gıdanın dağılımındaki dengesizlikten kaynaklanmaktadır” dedi.
Bayraktar, “Dünya nüfusunun yüzde 13,7’si açlık sınırının, 1.3 milyar insan da yoksulluk sınırının altında yaşıyor. “Başta kadın ve çocuklar olmak üzere 1,5 milyardan fazla insan demir, 2 milyardan fazla insan iyot ve 200 milyondan fazla insan da vitamin A eksikliğinden etkilenmektedir” diye konuştu.
Dünyadaki gıda üretiminin herkesi beslemeye yetecek miktarda olduğunu söyleyen Bursa Gıda Kontrol ve Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürü Kemal Bayraktar, “Dolayısıyla açlık ve beslenme yetersizliği, gıda üretimindeki yetersizlikten çok gıdanın dağılımındaki dengesizlikten kaynaklanmaktadır.” dedi. Bu durumun gelir dağılımındaki dengesizlikle paralellik gösterdiğine değinen Bayraktar, “Bazı ülkelerde insanlar satın alma güçlerinin iyi olması sebebiyle aşırı şekilde beslenirken 1.5 milyardan fazla insan günde 1 doların altında bir gelir ile yaşamaya çalışmaktadır.” diye konuştu.
Dünya Gıda Günü ile ilgili CİHAN muhabirine açıklamalarda bulunan Kemal Bayraktar, bugün dünya nüfusunun yüzde 13,7’sinin açlık sınırının ve 1.3 milyar insanın da yoksulluk sınırının altında yaşadığını söyledi. Dünya’da 5 yaşın altındaki milyonlarca çocuğun protein- enerji eksikliği nedeniyle akut kronik beslenme bozukluğu belirtileri ile yaşadığını anlatan Bayraktar, 150 milyon çocuğun olması gereken canlı ağırlığın altında, 180 milyon çocuğun ise bodur-cüce kaldığını ve 150 milyon çocuğun da telef olmakla karşı karşıya kaldığını açıkladı.
Gizli açlığın Dünya’nın birçok ülkesinde önemli tehlike oluşturduğunu belirter Bayraktar; “Özellikle kadın ve çocuklar olmak üzere 1,5 milyardan fazla insan demir, 2 milyardan fazla insan iyot ve 200 milyondan fazla insan da vitamin A eksikliğinden etkilenmekte, 1,2 milyar insan güvenli içme suyu temin edememektedir. Küreselleşme ve piyasa ekonomisi gelişmekte olan ülkelerin ithal gıdaya bağımlılığını artırmış ve tekelleşme oluşturmuştur.
Gıda maddeleri stratejik ürün özelliğindedir. Gelişmiş ülkelerin strateji tespiti gıda merkezli olmaktadır. Son yüzyılda özellikle hayvansal kaynaklı gıdalar başta olmak üzere, gıda maddeleri gelişmiş ülkeler tarafından gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelere karşı ekonomik ve politik silah olarak kullanılmaktadır. Gıda maddesi açığının kapatılması için öncelikle üretimin artırılması gerekir. Artış, tarım alanlarının genişletilmesinden öteye, verimliliğin artırılmasıyla sağlanabilir.” dedi.
Gıda üretimindeki artışın, ona ihtiyaç duyan ülkede yerel olarak yapılması daha gerçekçi ve kalıcı olduğunu kaydeden Bayraktar, şöyle devam etti: “Bu sebeple bu ülkelere gıda yardımı yapılması yerine teknik desteğe ve işbirliğine öncelik verilmelidir. Dünyada durum böyle iken, ülkemizdeki durumu değerlendirdiğimizde ise; Türkiye hayvan sayısı bakımından dünyada 6’ncı, Avrupa Birliği ülkeleri arasında 3.’üncü sırada yer almaktadır. Ancak, hayvan başına verim (et, süt) bakımından gelişmiş ülkelerin son derece gerisindedir. Halen büyükbaş hayvan varlığının yüzde 40’ı, koyun varlığının da yüzde 97’si düşük verimli yerli ırklardan oluşmaktadır. Tüm bu araştırmalara rağmen ülkemiz, 1990 yılından itibaren hayvansal gıda tüketiminde net ithalatçı konumuna gelmiş, halen beyaz et ve yumurta dışında her türlü hayvansal üründe dışa bağımlıdır.”
Milli Gazete