Birileri kafaya koymuş, nükleer, biyolojik, kimyasal savaş, kısırlaştırma, terör, siber yöntemlerle dünya nüfusu azaltılacak.
Tabii ki, onların bir planı varsa Allah’ın da bir hükmü var. Sonuçta Allah’ın dediği olacak. Ama biz kafirler ve zalimler topluluğunun tehdidine karşı hazırlıklı olmamız gerek. Bu imtihanımızın gereğidir.
Bugün dünyada 3 birleşik devlet var. “United States”, yani ABD, “Birleşik devletler”. İngiltere yani “Birleşik Kırallık”. Aslında 3 İngiltere var. “Britanya”, “Büyük Britanya”, “England”! Bir de, EU, daha önce AET diyorduk, şimdi AB diyoruz, İngilizcesi “Europe Union”. Biz “Avrupa Birliği” diyoruz ama, asıl doğru ifade ile “Birleşik Avrupa”
Peki en kötü senaryoya göre dünyada kaç devlet olacak. Söyleyeyim. Amerika kıtasında 3 devlet, Kuzey, Güney, Amerika Birleşik devletleri.
Senaryoya göre Avrupa’da iki devlet var “Birleşik Kırallık” ve “Birleşik Avrupa”. Kuzeyde Rus Birleşik Rus, Balkan, Kafkas Halkları Devletleri”, Asya’da 3 birleşik devlet var: “Malay”, “Hind” ve “Çin” Birleşik devletleri, Afrika’da bir. Bir de “Birleşik Arap devletleri” var ki Kuzey Afrika ve Doğu Afrika bu gruba dahil.
Ortada ise Birleşik Türk devletleri topluluğu. Yani toplam 11 yeni imparatorluk.
Bu 11 İmparatorluktan 5’i; Türk dünyası, Arap, Afrika, Hind ve Malay grubu Müslüman ağırlıklı. Müslümanlar güç birliği sağladığında fazla mezhebi bir farklılık kalmayacaktır. 2 Amerika, 1 Avrupa, 1 İngiliz, 1 Rus, toplam 5’i Hristiyan ağırlıklı. Katolik, Evangelik, Anglikan, Protestan ve Ortodoks, 5 grub. Geriye sadece Çin kalıyor.
Yani, “İslam, Konfiçyus ve Cocacola”! Yıllar önce önemli Alman düşünürlerden, Şarkiyatçı, İslamolog Peter Scholl-Latour ile Alman Televizyonu ZDF’de bir program yapmıştık. Ben İslam’ı anlatıyordum, Asya dinleri konusunda uzman bir Budist Konfiçyus’u anlatıyordu, batı kültürünü Peter Scholl-Latour “Coca Cola, Hamburger kültürü” olarak tanımlamıştı. Tek başına bunların “bilim” dedikleri, “teknoloji” dedikleri, “cultur” dedikleri, “içini boşaltıp adına “religio” dedikleri dinleri ile gerçek bir medeniyet inşa etmek mümkün değildir. Zengin olabilirler, başkalarına boyun eğdirebilirler ama bir medeniyet inşa edemezler. Bunlar zengin semtlerde yaşayan mafya babalarına benzerler. Muhteşem sarayları, saraylarında en değerli tablolar olabilir. En önemli sanatçılar bu saraylardaki balolarda konserler verebilirler. Arabaları en lüks ve ileri teknoloji ürünü olabilir, bunlar bir medeniyet göstergesi olmayabilir.
Onların ne kadar medeni olduklarını görmek için sadece Paris, Berlin, Londra, Roma’ya Broadway’e, Manhattan’a, Holywood’a bakmak yetmez; Ebu Gureyb’e, Guantanamo’ya, Gulag takımadalarına, Ruanda’ya, Çad’a, Afganistan’a da bakmak gerekir.
O muhteşen saraylar ve katedrallerin nasıl yapıldığına da bakmak gerek. O üniversitelerinin, bilim ve teknolojilerinin nereden ve nasıl alındığına da!
“Ulusun toprağı” anlamında “Vatan”ın yerini bakalım yeni dünyada ne alacak. “Ülke”, “Memleket”, “Yurt” şimdi çok farklı anlamlarda kullanılıyor. Okullular bunlar arasındaki farkı, ilişkiyi, çelişkiyi bile bilmezler.
Biliyor olmalısınız, biz 100 yıl önce Cezayir’le, Yemen’le tek devlettik. Ne oldu ise şimdi Suriyeli kardeşlerimiz bile bizi rahatsız etmeye başladı. Birçok kişi Hindistan’ın eski bir Türk devleti olduğunu bilmez. Afganlıların burada ne işi var diye bakar, İstanbul sokaklarında kara derili görmek göz konforunu bozar. Bu vatan bizimse bunlar kimdir!.
Benim babam doğduğunda, bizim nüfus kayıtlarımız, tapu kayıtlarımız Halep’e bağlı idi. Adana, Osmaniye, Maraş, Urfa, Kilis, Antep, Hatay hepsi Halep’e bağlı idi.
Bizim orda ne işimiz varmış, onların burada ne işi varmış. Bunu söyleyerek, “Milliyetçi gelenekten gelen bir siyasi geçmişe sahip bir partinin adayı, Müslüman mahallesinde seçmenden oy toplamaya çalışıyorsa, söyleyecek söz kalmıyor geriye! İşte kripto biri çıkar, “Ne Şam’ın şekeri, ne Arab’ın yüzü”der, “zeyinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman” der gibi! Ama öte yandan Yahudi Halk Ezgisi, Filistin’in İsrail için “Vatan” yapılma hayallerini anlatan “Rabbi Elimelekh” Türkçe’ye çevrilip, “Bir başkadır benim memleketim” adını alır ve donanmamız Kıbrıs yolunda ise, hücum emri bu TRT’den yayınlanan bu şarkı ile verilir.
Gerçekten de “Bir başkadır benim memleketim”..
Yeni dünya, 19.YY sonunda, savaş yıllarını o günkü kavram ve kurumlarla açıklanmayacak kadar farklı geliyor. Aile de değişecek, devlet de, ideoloji, politika, din algısı, her şey, ama her şey değişecek. Bunu doğru yönde mi, yoksa yanlış yönde mi yapacağız emin değilim. Küçük başarılar küçük hedefler kilitlenmemiz değil, büyük dönüşüme hazır olmamız gerek. Bu yeni süreç İslam dünyası ve ülkemiz için bir fırsat olabilir. Hatta insanlık için bir kurtuluş fırsatına dönüşebilir.. Ama maalesef ufuksuzluk, kısırlık, cahillik başımızın belası. Siyaset ve bürokrasi fütüristik bir bakış ortaya koyamıyor. Filozofik bir bakış açısı sunamıyor. Sermaye de öyle. Media zaten “dibek dövenin hık deyicisi”, “sahibinin sesi”. Üniversiteler diploma dağıtılan merkezlere döndü. Seviye ortada. Bir kısım kendine “Cemaat” diyen topluluklar, iktidar ve servete ortak olmak için büyük bir iştihaya sahipler.
Bakın, biz jeopolitik, jeostratejik açıdan, potansiyel olarak nereden bakarsanız bakın en güçlü blok biziz ama biz bunun farkında değiliz. Bu bir. İki: Biz bu gücü yönetecek, akıl ve imana sahip değiliz. Dolayısı ile cesur da değiliz. Bu sebepten iki yakamız bir araya gelmiyor. Onlar da bu ihtiras, bizde bu imkanlar varken, ensemiz tokattan ayrı kalmayacaktır. Ya aklen, ahlaken ve imanen fıtratımıza, yaratılış gayemize döneceğiz. “Yol varsa budur, bilmiyorum başka bir çıkar yol”..
Biz aklımızı başımıza almazsak, dünya bizim, biz de dünyanın başına bela olabiliriz. O zaman yeryüzünde bir cehennem nasıl olurmuş görürüz. Bizim kurtuluşumuz, aklımızı başımıza toplamamızla mümkün. Biz “alemlere rahmet olarak gönderilen” bir “ahir zaman” Peygamberinin ümmeti olarak, bu çapsız, ufuksuz kalabalıklardan yakamızı bir an evvel kurtarmamız, kuru kalabalıklardan sıyrılıp akıl, ilim ve hikmet sahibi, vicdan sahibi, iman sahibi, ahlak sahibi, bilgili, dürüst ve cesur insanlarla, İttihad, İttifak ve İtilaf’lar gerçekleştirmemiz gerekiyor. Yoksa halimiz yaman! Aman kardeşim aman, galiba ahir zaman! Selâm ve dua ile.