Çin savaş uçakları Konya semalarında uçarken İsrail hava kuvvetleri Yunanistan sahillerinde, Girit açıklarında tatbikat yapıyor. Türk hava sahası İsrail savaş uçaklarına kapatılırken Doğu Türkistan'dan Konya'ya uçan Çin savaş uçaklarına hem Pakistan hem de İran hava sahasını açıyor.
İsrail; Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Macaristan'la askeri anlaşmalar yaparken, bu ülkelerin hava sahasını kullanırken, topraklarında komando eğitimi yaparken, hem deniz hem de kara birliklerini olası İran müdahalesi için yetiştirirken Türkiye hem güney komşularıyla hem de Doğu'daki ülkelerle askeri ilişkilerini güçlendiriyor.
İsrail ve Amerika, İran'a S-300 füzeleri verilmesini engellerken, Rusya'nın Abhazya ve Güney Osetya'ya bu füzeleri yerleştirmesini eleştirirken yine İsrail Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan'la S-300 füzesi dahil hava tatbikatları yaparken Türkiye Çin'le füze ortaklıkları yapıyor. ABD, Romanya ve Bulgaristan'ı garnizon ülkelere dönüştürüp yüzünü Karadeniz'e çevirirken Türkiye Rusya ile Karadeniz ortaklığına girişiyor.
Geçtiğimiz yıl "dünyayı ikiye ayıran çizgi"den, bir sınırdan söz etmiştik. Taylan'ı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton; "Eğer İran nükleer çalışmadan vazgeçmezse, komşularını silahlandıracağız, Ortadoğu'da bir güvenlik şemsiyesi kuracağız" demişti. Nitekim öyle de oluyor. En son Suudi Arabistan'ın ABD ile 70 milyar dolar civarında silah alımı için anlaşma yaptığını hatırlatalım. Bütün bölge hızla silahlandırılıyor.
O zaman, Clinton'ın sözlerini şöyle yorumlamıştık: Bu söz ve yeni ABD politikaları; ABD ve Avrupa'nın Batı'ya yeni bir "Doğu sınırı" çizdikleri gerçeğini ortaya koyuyor. Bütün güvenlik politikalarında bunun izlerini görüyoruz. Önceden Doğu-Batı sınırı, Batı'nın savunma hattı Doğu Avrupa, Boğazlar, Süveyş olarak görülüyordu. Bu hattın Doğu'su tehditlerle doluydu. Şimdi sınır daha Doğu'ya kaydırıldı. Dikkat edelim, yeni sınır Gürcistan, Doğu Karadeniz, İran-Türkiye sınırı ve Basra Körfezi...
Yeni dönemde Ortadoğu Batı sınırları içinde yer alıyor. Türkiye de öyle. Bundan sonra Türkiye'nin bölge perspektifi büyük oranda bu yeni jeopolitik çizgiye göre şekillenecek. Artık Avrupa'nın sınırı, Boğazlar değil, Türkiye-İran sınırı olacak. Belki yakın gelecekte "Ortadoğu" kavramını bile tarihe gömecek gelişmelere tanık olabiliriz.
Barack Obama'nın Türkiye ve Mısır'da Müslüman dünyaya yüklemeye çalıştığı yeni rol, Rusya ziyaretlerinin arka planında hep bu var. Bundan sonra Çin, Hindistan ve belki Rusya, Müslüman azınlıklar üzerinden istikrarsızlaştırılacak, en azından bu denenecek. Müslüman toplumlar, Soğu Savaş'tan sonra yeniden Batı'nın küresel hegemonyası yolunda elverişli malzeme, araç olarak kullanılmak istenecek.
Ama bugünlerde tam anlamıyla bir şok yaşıyoruz. Öyle görünüyor ki bu proje sarsılıyor. ABD ve müttefikleri hızla Batı'nın doğu sınırını şekillendirmeye çalışırken, sınırı daha da Doğu'ya kaydırmaya çalışırken "Türkiye-İran sınırını Dünyayı ikiye bölen çizgi" olmasını planlayanlar için sürpriz gelişmeler oluyor. Çin, Rusya, Türkiye, İran ve daha bir çok ülke, bu yeni güç haritasına itiraz eden ülkeler söz konusu sınırı boşa çıkarmaya yönelik şaşırtıcı adımlar atıyor. ABD ne kadar Asya'ya girerse onlar da o kadar Afrika'da, Batı'nın hemen yanı başında beliriyor.
İşte son zamanlarda Türkiye'ye merkeze alan gelişmeleri, Rusya ve Çin'in öncülük ettiği gelişmeleri, İran'a saldırı projesindeki başarısızlığı değerlendirirken bu bakış açısını önemsemek akıllıca olabilir. Dün Konya Ovasında, İran-Suriye sınırında İsrail uçakları şimdi Balkan ülkelerinin hava sahasında uçuyor. Dün dünyayı bölen çizgide, Batı'nın tam da Doğu sınırında uçan bu uçaklar, sınırdan ve Doğu'dan uzaklaştırılıp çok daha Batı'ya kaydırılmış oluyor.
Türkiye ile arası bozulan İsrail, Balkan ülkelerine yöneldi. Romanya ile dikkat çekici bir "yakınlık" kurulmuştu zaten. Romanya Devlet Başkanı'nın İsrail'e özel ilgisinin bunda payı olduğu gerçek. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu önce Bulgaristan'a sonra Yunanistan'a gitti. Tel Aviv, Kıbrıs Rum Kesimi'nden başlayarak Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya hatta Macaristan'a yoğunlaştı. Bu ülkelerle savunma, güvenlik anlaşmaları imzaladı.
Türkiye, Ortadoğu'da derinleşip İsrail'i tecrit ederken İsrail Balkanlar'da yeni dostluklar kuruyor. ABD, Balkan ülkelerini garnizon ülkelere dönüştürürken İsrail de askeri olarak bu bölgelere giriyor. Türkiye-Rusya ve Ukrayna "Karadeniz ittifakı" kurmaya hazırlanırken, Karadeniz'in denetimine kendi ellerinde toplamaya çalışırken ABD ve müttefikleri bir başka Karadeniz senaryosu üzerinde duruyor.
Ancak yanılmayalım. Bu yeni durumlar sadece Türkiye-İsrail ayrılmasına göre şekillenmiyor. Sözünü ettiğimiz o sınırın neresi olacağına dair bir tartışma bu. Onlar Doğu-Batı sınırını Kafkaslar, Türkiye-İran sınırı ve Basra Körfezi olarak belirlerken bir anda kendilerini Doğu Avrupa'ya kadar gerilemiş buldular. Hesap tutmadı... Güçler çatışması ve buna bağlı olarak güç kaymaları devam ediyor.
Doğu-Batı sınırı bir zamanlar Viyana'ya dayanmıştı. Birinci Dünya Savaşı'nda Boğazlar sınır olarak belirlendi. Soğu Savaş'ta dört ülke; Türkiye, İran, Pakistan, Endonezya Batı'nın ileri karakolları olarak öne çıktı. Son yirmi yılda yeni bir dünya haritası, güç haritası şekilleniyor. Doğu Batı sınırı Balkanlar'dan Türkiye-İran sınırından gidip geliyor.
ABD ne kadar Orta ve Güney Asya'ya giriyorsa Asyalı güçler de Akdeniz'e Doğu Avrupa'ya, Afrika'nın derinliklerine ilerliyor.
İşte Türkiye, bu yeni Avrasya satrancının tam merkezinde. Hem Doğu hem de Batı'nın ihtiyaç duyduğu bir ülke. Öyleyse, artık hiçbir güç ya da eksen Türkiye'yi tek yanlı ittifak ilişkisi içine hapsetme lüksüne sahip değil. Doğu batı sınırını Türkiye'nin tercihleri önemli ölçüde etkiliyor... Oyun sahası çok geniş. Türkiye ne kadar oynayabilirse o kadar manevra alanı var...
yenişafak