Böyle tahlillerden birisi, Ali İmran Suresi'nde (119) yer alır. Orada "öfkelerinden parmaklarını ısıran" tiplerden bahsedilir.
Ahmet Davutoğlu, benim "başucu kitabı" diye nitelediğim bir kitapla Türkiye'ye "stratejik derinlik" diye bir kavramı sunan adam.
Özetle diyor ki: "Türkiye Türkiye'den ibaret değil. Türkiye'nin Balkanlar'dan, Kafkasya'dan Asya'ya, Afrika'ya, Ortadoğu'ya uzanan bir stratejik derinliği var. Türk dış politikası, 100 yıl evvel oluşan anormal statüde devre dışı kalan bu potansiyel derinliği kinetik enerjiye dönüştürmek gibi bir stratejik yürüyüş içinde olmalı!"
Ne bu?
"Müthiş tarihi misyon" diye alaya alınacak "çocukluk hayalleri" mi?
"Çocukluk hayallerini stratejik derinlik diye yutturmak" mı?
"Ortadoğu'ya burnunu sokmak" mı?
Ortadoğu'ya burnunu sokarak Gaziantep'i bombalı saldırıya hedef kılmak mı?
Ertuğrul Özkök'e bakarsanız evet öyle.
2002 yılında bir rüya görmüşüz. O rüyaya göre "Çocuklarımız, torunlarımız Avrupa medeniyetinin, bize gurur verecek bir medeniyetin sınırları içinde yaşayacak, Avrupa'nın köklü ve eski demokrasisi, bize model olacak"mış. Sonra Ahmet Davutoğlu diye biri çıkmış, çocukluk hayallerini Türkiye'ye dış politika diye dayatmış ve biz Ortadoğulu oluvermişiz.
Ondan sonra gelsin PKK, gelsin Elkaide, gelsin Suriye...
"Baylar ve bayanlar... Sivil meydanlarda bombaların patlatıldığı Ortadoğu'ya hoş geldiniz.
Artık gırtlağımıza kadar Ortadoğu'dayız..." (Ertuğrul Özkök, Hürriyet, 22 Ağustos 2012)
Amerika, Rusya, Çin niye Ortadoğu'da?
Ben bunları okuduğumda, Türkiye adına iyi niyetle yapılmış herhangi bir stratejik değerlendirme, bir uyarı, bir yol gösterme falan görmüyorum.
Sadece bir öfke, kin, hesaplaşma ve vurma!
Pusuya yatmış bekliyor, onun bir zayıf yanını görsün ve çullansın üzerine...
Yaşananlar onun zayıf yanı mı ayrı bir mesele ama Ertuğrul Özkök öyle görüyor ya da öyle görünmesini istiyor. Pusuya yatmış ya!
Amerika 10 bin kilometre öteden gelip niye Ortadoğu'da savaşa tutuşur?
İngiltere, Fransa, Almanya niye Ortadoğu'dadır?
Rusya, Çin niye Ortadoğu'dadır?
Türkiye'nin Ortadoğu ile ilgilenme-me-si diye bir şey hangi stratejik değerlendirmede makul bulunur?
Balkanlar'la, Kafkaslar'la, Asya'daki akraba topluluklarla ilgilenmenin neresi kötüdür?
PKK, Davutoğlu'nun Türk dış politikasına "stratejik derinlik" vizyonunu taşıdığı 2002'lerin olgusu mudur? 1984 Eruh baskınından da mı stratejik derinlik vizyonu sorumludur?
Ertuğrul Özkök, Davutoğlu'nun vizyonunu "çocukluk hayalleri" diye suçlar, küçümser, alaya alırken, Avrupa ile ilişkileri kutsamayı ihmal etmiyor.
Ah bir yere kapaklansa...
Özkök'ü okurken, Davutoğlu'na yönelik bir "Avrupa öfkesi"ni görüyorsunuz. Ah bir yere kapaklansa da üzerine çullansak psikolojisi.
Davutoğlu'nun, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan tarafından da paylaşılan "stratejik derinlik" vizyonunun Türkiye'ye kazandırdığı küresel etkinlik karşısında, Ortadoğu'da çıkarı bulunanların tedirgin olması normal. O çevrelerin Arap dünyasına bir "Osmanlı tedirginliği" enjekte etmek için çabaladığı bir vakıa.
Ertuğrul Özkök, sadece onların tedirginliğini alıp, Türkiye'ye pazarlayan bir aktör olmaktan ne bekleyebilir?
AK Parti iktidarının da, Davutoğlu'nun da, AB ile ilişkileri tavsatmak gibi bir hesabı olmadı, ne zamana kadar, Kıbrıs'ta AB'nin Rumlar adına kol bükme operasyonuna başlamasına kadar. Fasılların, müzakerelerin Fransa-Almanya işbirliği ile askıya alınmasına kadar.
Ertuğrul Özkök'ün idealize ettiği Avrupa, Kıbrıs'ta ne yapıyor, sormak gerekmez mi?
Ama ah o kin ve öfke, ah o hesaplaşma pusuculuğu!
Ahmet Davutoğlu'na yönelik öfke, sadece Özkök'ün öfkesi değil. Onun da ardında bir "stratejik derinlik" var.
"Düşme Ahmet" diye sesleniyorum, düşersen senin üzerine, Türkiye'nin üzerine ve Türkiye'nin de bir parçası olduğu tüm bu coğrafyanın üzerine çullanacaklar. Dünyanın birçok yerinde "öfkelerinden parmaklarını ısıranlar var."
GEÇMİŞ OLSUN: Cumhurbaşkanı Gül'e seyahatlerini aksatacak ölçüde etkileyen kulak rahatsızlığı sebebiyle geçmiş olsun dileklerimi sunuyor, acil şifalar diliyorum.
bugün