asc
Maddeler arasında labirent kurarak değil de, bir zihniyeti ortaya çıkarmak için; örneğin soru veya kişisel cevap bağlamında insan hakları ortak platformundan "niçin bu eylemlerin önlenmesi için gereken etkili önlemler alınmadı?" sorusunu soralım veya sayın genelkurmay başkanının 22 mayıs 2007 Ankara'daki patlayan bombalar ile zirveye çıkan terör için "başka şehirlerde de olabilir" mealli açıklamaları belleğimize yerleştirelim. Ceza kanunlarında ve toplumsal uzlaşmada devlet tarafından yapılan reformların sıkıyönetimi (yani toplumsal acıyı) azaltacağı üzerinde düşünülmesi gerektiğinin de altını çizelim, ta Amerikalardan bu husususun pratik göstergelerini bilmeksizin atmak ve hop tutmanın tek taraflı olduğunu da söyleyelim.
Birçok kişinin de belirttiği bir konu: Kuzey Irak konusunda haklılığın ispatlanması amacıyla pkk'nın asıl kaynağının Türkiye Cumhuriyeti topraklarında olduğu gerçeğini -emperyal çıkarlar uğruna- kamuoyu nezdinde ikinci plana ittirip beklentinin doğmasında neden olan söylemin tam da asker kaynaklı olduğunu; uluslararası hukuk alanında zora düşülmeyecek ve atılacak önemli adımlar olarak yurt içinde önlemlerin alınması gerekliliği olduğunun da altını çizelim. yoksa, çatışmalarda, karakol baskınlarında yitip giden onlarca can, askerde (ve militer bireyde) kol kanat gerilecek değer olarak değil sadece askeri strateji bakımından basit birer istatistiksel ölü müdür?
"Barış, özgürlük, demokrasi" ve "ulus-devlet" gibi konular da refleks istemiyle yakından bağlantılı. Görülüyor ki bir kitlesel eylemden ziyade birtakım hassasiyetler altında yürümek isteyen bir kalabalık isteniyor. Yoksa çatışma bağlamında Haziran 2005'te yurttaş bildirisi ile "silahların koşulsuz bırakılması" çağrıları ve başbakan Erdoğan ile görüşme ve diyalog adımları gerek askeri kanattan gerek devletlu "sivil" kanattan lanetlenmiş ve birtakım çete oluşumları ile Şemdinli'ye kadar gelinmiştir. yani, aslında terör'e karşı istenen bir tepki veya sivil inisiyatif değildir; kitlelerin öfkesini manipüle etmektir. Türkiye cumhuriyeti bayrağı altında veya değil, asker ölümlerine karşı çıkmak onurlu bir harekettir; ancak basın açıklamanın satır aralarında nefret tonları asıl amacı gözler önüne sermektedir.
Maddeler üzerine "aslında" ile başlayan cümlelerle "demek istenen"in değişiklik olmadan dizgesel olarak tekrarlanması ancak militer bireyin oluşmasına neden olur. yoksa bir "sivil bir refleks" ile açığa çıkarılması gereken bu savaştan kimler rant sağlıyor, kimlerin cebi doluyor, kimler mevcudiyetini ve meşruiyetini sürdürüyor, savaş baronlarının kimler ile ilişkide olduğu vs vs bütün bunlar elbette ki uzun konu..
Görmeyi bilene, yaşamayı isteyene...
Duygusal refleks ile bir romantik muhatap yaratarak "köşeye sıkıştırma" isteği ya da "haklı çıkma hastalığı" ile en iyisini bilme gafleti içerisinde can çekişerek manipüle etmenin de altını çizmek gerekiyor. "sade yurttaş" olarak demokratik normlar, çatışmaya karşı yürütülen sivil inisiyatifler hususunda ders vermeyeceğiz; çünkü "askeri" kurum doğal olarak askeri bir şekilde hareket eder ve dünyaya bu pencereden bakar. Ölümler dolayısıyla duygusal refleksi nefret ve dışlama ile kuran devletlu bireyler de peşine takılır, buradan bir politika üretir.
Görüyoruz, teröre ve çatışmalara karşı sivil inisiyatifler ta pkk'nın eylemlere başlamasından bu yana vardı, sorun ile ilgili birçok rapor da hazırlandı aslında; ve tüm bunların hepsi şu veya bu yolla sindirildi. Ayrıca emasya gibi bir "şey" daha var iken; dolayısı ile kitlesel refleksin -hem de asker teşvikiyle- harekete geçirilmesi niyeti belli ediyor aslında: ölümlere karşı tepkiler doğal olarak insanî ve onurludur, lâkin -tahrifat peşinde koşan veya söylenmemiş sözlerden niyet aramaya çalışan cambazların da etkisiyle- bir üst kurumdan "kitlesel refleks" ilan edilmesi kitlelerin manipüle edilmesi ve buradan kuzey ırak gibi kırmızı çizgi konularının arkasında sorgulanmaksızın tam destek alınmasını sağlamaktır.
Sormamız gereken vahim sorular var: pkk'nın asıl kaynağı -istatistiklere göre- bu topraklarda iken kamuoyunu kuzey ırak hususu altında acı bir umut aşılamak? bu sorulması gereken birinci sorudur; eğer duygusal reflekslerini bir an için bırakmak isteniyorsa ve ölen canları basit bir istatistik hesabı ve üzerinden rant devşirilecek "rakam" olarak görülmüyorsa , "romantik muhatap"ların çatışma hakkındaki görüşlerine göz atılabilir.
Bu; tabloyu görmenizi, çıkar çatışmaların korkunç boyutu öğrenmenizi, kamuoyu yönlendirmelerin boyutunu anlamınızı, canlar üzerinde politik hesap yapanların gerçek niyetini açığa çıkarmanızı, yitip giden değerlerin kimler açısından hiçbir önemi olmadığını bilmenizi sağlar.
Yoksa, bu basın açıklaması da "normal" ve aslında şaşırtmayan zincirlerin bir halkasıdır sadece.. tapınağın yerini gösteren bir tık ötede olan duvar işaretidir..
Ayrıca, yazılanlar konusunda bir cinlik peşinde koşanların da asker teşvikiyle uygulanmak istendiği belli olan "kitlesel refleks" denilen tepkinin çatışma ve terör gerçeğini ifşa eden bir tepki değil de manipüle edilmek istenen bir refleks olduğu veya nefret tonlarını satır aralarına yerleştiren metnin söyleminin tehlikeli olacağı savını "Kürtleri dövün" şekilde yansıtarak ya da teröre karşı doğal tepkilerin insanî ve onurlu olduğu da bahsedilmesine rağmen şu ana dek çeşitli yurttaşlarca tepki de gösterilen durumu da "teröre karşı çıkan faşisttir" ya da şu ana dek "muhatap" kabul edilen kişi ve kurumların faaliyetlerini araştırma inceliğinde bulunamayıp "çözüm önerisi geliştiremiyorlar" gibi tahrifat denizlerinde mizahî kulaç atılarak yorumlamaya kalkmak da "normal" bir durumdur.
Eğer dert, ölümleri kınamak ve lanetlemek ise sözlük ortamında veya başka ortamlarda kapı sonuna kadar açıktır efendim; ancak yapılan bir basın açıklamasına şu veya bu saikle eleştirenlere karşı ölümleri politik olarak kurgulamak ve olmazsa olmaz şekilde bir "muhatap" yaratarak ona göre "gerçek yüzleri ifşa ediyorum" demek "bu topraklar"ın (nihat genç mode on) değerlerine saygısızlığını ilân eder. zaten görüldüğü gibi, asıl istenen ölümlere karşı çıkmak değil, bir basın açıklamasında apaçık belli olan nefret tonları üzerinde getirilen eleştirileri kaçak güreş ile vurmaktır, "ben bilmem beyim bilir"in modern versiyonunu hayata geçirmektir, topu kornere fırlatmaktır.
Zaten basın açıklamasının istemi de açığa vuruldu, teröre karşı saf bir kitlesel refleks ve olup bitenlere karşı tabloyu göstererek ölümlere karşı çıkmak yerine emir-komuta zinciri altında "muhalif"e karşı mizah-ironi-cinlik çatısı altında ne de güzel ders veriyoruz.
Aynen böyle.
Kaynak:sourtimes.org