Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, 'e -muhtıra' olarak bilinen 27 Nisan bildirisinden sonra dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'la yaptığı görüşmeyi 'bol ikramlı ve kahkahalı...' olarak niteledi.
Radikal'e konuşan, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı Van Milletvekili Çelik, kendisi ve partisiyle ilgili bazı iddiaları yorumladı.
Kabine dışı kalması: Hiçbir zaman boşluğa düşmüş gibi hissetmedim. Ben hep 'Bugün durum bu ama yarın farklı olabilir' ruh hali içinde oldum.
Haksız bildiri: O bildiri yayımlandıktan ve Cemil Çiçek hükümetin tavrını ortaya koyan bildiriyi okuduktan sonra hükümet kanadından, AK Parti tarafından ilk defa televizyonlara çıkıp konuşan bendim. O bildirideki iddiaların ne kadar mesnetsiz, asılsız olduğunu, Milli Eğitim Bakanı olarak da bunu hak etmediğimi, hükümetin de böyle bir sorgulamaya muhatap olamayacağını ifade ettim. Gazeteciler dediler ki niye bunları Genelkurmay Başkanı'na anlatmıyorsunuz? Ben de o zaman, 'Bir gazete yanlış bir yorumda bulunursa biz o yazarı, genel yayın yönetmenini arıyoruz, bazen ziyaret ediyoruz. Çünkü sizin ne dediğiniz değil karşı tarafın ne anladığı önemlidir. Ancak bir şeyi karıştırmayın, ben Genelkurmay Başkanı'na hesap vermeye gitmem' dedim.
Bol ikramlı: Sayın Büyükanıt ile o görüşmeden önce de görüşmelerimiz olmuştur. Son derece sıcak, dostane... Sonra sayın Büyükanıt ikili insani ilişkilerinde çok medeni biridir. Biz gayet medeni bir şekilde sohbet ettik. İki sa-ati aşan bir görüşmemiz oldu. Böyle bol çay-kahveli, bol ikramlı bol kahkahalı, onu da söyleyeyim. Ve insani sıcaklığı olan bir görüşmeydi bu. Ve o görüşmeden ben şahsen memnun ayrıldım. Bu bir hesap verme falan değildi.
Yazacak çok şey var: (Bakanlığınız döneminde Ergenekon'la ilgili duyumlarınız oldu mu?) Bu yedi yıl boyunca yaşadıklarımı şimdi söylemem ve yazmam çok doğru değil. Günün birinde siyasi hatıralarımı yazacak olursam tabii yazacağım çok şey var.
Radikal