Toplumun her kesiminde büyük yankı uyandıran Ergenekon davası, uzun zamandır sanat ve edebiyat âleminde de tartışılıyor. Bu tartışma ve düşünceler geçtiğimiz günlerde yazıya döküldü. Varlık dergisi, ağustos sayısında, 'Edebiyat Cephesinden Ergenekon Davası ve Askerî Darbe Girişimleri' başlıklı bir soruşturmayı sayfalarına taşıdı.
Soruşturmada, geçmişte askerî darbelere şahit olmuş ve bugünkü gelişmeleri yakından izleyen yazar ve şairlere, 'Sizin için askerî darbe ne anlama geliyor? Ergenekon davası sizce nedir? Türkiye'nin kurtuluşu askerî darbe veya girişimlerle mümkün olabilir mi?' gibi sorular yöneltildi. İçlerinde Tahsin Yücel, Sennur Sezer, Ataol Behramoğlu, Ahmet Ümit gibi isimlerin de bulunduğu edebiyatçılar bu sorulara cevap verdi. Edebiyatçılardan Ergenekon davasını savunanlar olduğu gibi eleştirenler de oldu.
Yazar Tahsin Yücel, demokrasi adına yapılan darbelerin Atatürk'ün bile özlük haklarını çiğnediğini vurgulayarak, Türkiye'nin kurtuluşunu darbelerden beklemenin aklı başında hiçbir yurttaşın benimseyebileceği bir durum olmadığını ifade etti. Şair Sennur Sezer, Ergenokon'u, derin güçlerin kendi arasında hesaplaşmasıyla bu güçlerin patronlarının kendi aralarındaki hesaplaşmanın bir bölümünün ortalığa saçılması ve böylece kadro yenileştirilmesi olarak tanımladı. Sabit Kemal Bayıldıran, Ergenekon'u savunanların halkı örgütleyip iktidara getirmek yerine, darbeyle burjuvaziyi alaşağı etmeyi, ülkenin zenginliklerini götürmekte olanların iktidarının sürmesini istediklerini ifade etti. Yazar Ahmet Ümit, Ergenekon'un çok eski bir hesaplaşmanın günümüzdeki hali olduğunu söyleyerek, sadece bugün darbe planlayanların değil, 12 Eylül'de darbe yapmış olanların da acilen yargılanması gerektiğini vurguladı.
Leyla Erbil, Ataol Behramoğlu, Özdemir İnce gibi edebiyatçılar ise açılan davayı eleştirdi. Özdemir İnce, Ergenekon'un siyasal İslamcı politikanın polis, yargı ve adalet örgütünü tamamen ele geçirme operasyonu olduğunu, Ataol Behramoğlu davanın postmodern bir gericilik hareketi olduğunu söyledi. Leyla Erbil ise Ergenekon sürecinin AKP hükümetinin istediği teokrasinin tamamlayıcı öğelerinden biri olduğunu iddia etti. Erbil, yazısında 'ordunun darbe yapması gerektiği' şeklinde, okuyanları şaşırtan bir çıkışta da bulundu.
Sabit Kemal Bayıldıran:
Cellatlarına âşıklar
"Antiemperyalizm söylemiyle, irtica geliyor korkutmasıyla kimi 'sol'cular Ergenekoncuları savunmakta. Ama bunlar kopardıkları yaygara kadar büyük değiller. Onlar cellatlarına âşıklar. Tutuklanan subaylar 12 Eylül'de hangi cezaevinde görevliydiler? Ne zaman 'insan hakları'nı savundular? Andıç'la Akın Birdal'ı hedef gösterdikleri zaman mı demokrattılar, yoksa layihalar hazırladıkları zaman mı? Takiye üzerine kurulmuş Cumhuriyet'in 'demokratik bir cumhuriyet' olma mücadelesi bayağa kabardı; geri dönüş yok!"
Ahmet Ümİt :
Acilen yargılanmalılar
"Sadece bugün darbe planlayanlar, yasadışı oluşumlar içinde yer alanlar değil, 12 Eylül'de darbe yapmış olanlar da acilen yargılanmalı, bu darbelerde ABD'nin rolü de dahil olmak üzere kim, hangi kurum, hangi sınıflar bu yasadışı suça bulaşmışsa saptanmalı, teşhir edilmeli, cezalandırılmalı. Sorun AKP'nin kendi muhalifleriyle hesaplaşması değil, bu ülkenin kendi tarihiyle yüzleşmesidir. Meseleye böyle bakıldığı zaman Ergenekon davasından beklenen sonuç çıkmayacaktır."
Tahsİn Yücel:
Demokrasinin koruyucusu halkın kendisidir
"12 Eylül darbesi demokrasi yolundaki tüm kazanımlarımızın üstüne kalın bir çizgi çekti, bu arada Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'nun gerçek varlıklarına son vererek Atatürk'ün özlük hakları bile çiğnendi. Türkiye'nin kurtuluşunu darbelerden beklemek, aklı başında hiçbir yurttaşın benimseyebileceği bir durum değil. Öyle sanıyorum ki komutanlarımız da biliyorlar artık. Demokrasinin koruyucusu halkın kendisi ve ülkenin demokratik düzenidir."
Roni Margulies:
Simgesel yönü çok önemli
"Bu davanın en önemli tarafı simgesel yönü. Bunun için toplumda müthiş bir saflaşmaya yol açtı Ergenekon davası. Bir yanda Kemalist devletin hukuk mukuk tanımadan, demokrasiye filan aldırmadan bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu memleketi yönetmesini isteyenler var, bir yanda da askerî vesayet altında olmayan, daha demokratik bir toplum isteyenler. Önemli olan davanın kendisi değil, bu saflaşma. Ve biz kazanamazsak, her konuda son sözün genelkurmay başkanına ait olduğu bir toplumda yaşamaya devam edeceğiz."
Leyla Erbil:
Darbe olsun isterdim
"Ben ordunun darbe yaparak hükümetlerin yıllardır oy kaygısıyla sürüncemede bıraktığı işleri yaptırmasını isterdim. .... Bu Ergenekon kolbastısı tutmadı; tıpkı 6-7 Eylül'de kurulan, Yunanlar Atatürk'ün evini bombaladı tezgahı gibi bir orta oyunu bu! Amaç hep aynı: Başbakan'ın vaktiyle söyledikleri aklımızda. 'Bu millet isterse elbet laiklik kalkar' diyen bir adamın yıllardır milleti laikliğin dinsizlik olduğuna ikna etmesi demokrasi tramvayını Ergenekon'la devam ettirmesi. Bu çok kötü bir sivil darbe. Şiddet eşiklerinde gezinen bir yöntem. Tersi kanıtlanana kadar böyle düşüneceğiz."