Dokuz gemi, on bin ton yardım malzemesi ve yedi yüzün üzerinde yardım gönüllüsü, dün akşam Antalya'dan Gazze'ye hareket etti. Eğer Akdeniz'de bir "kaza", bir aksilik veya öngörülmedik bir gelişme olmazsa filo yarın kuşatma altındaki Gazze açıklarına ulaşacak. Gazze'ye bir şekilde ulaşırsa, dördüncü yılına giren ambargo ilk kez kırılmış olacak.
Türkiye'den İHH'nın öncülük ettiği, İngiltere'den İrlanda'ya, Yunanistan'dan Endonezya'ya, Malezya'ya ve Cezayir'e kadar çok sayıda ülkeden sivil yardım ve barış gönüllüleri ile milletvekillerinin katıldığı bu konvoy; uluslararası sistemin sessiz onayı ile bir milletin bütün haklarının elinden alınmasına, köleleştirilmek istenmesine, ölüme mahkum edilmesine yönelik gördüğümüz en büyük ve etkili sivil girişimdir. İnsanlığı onura, adalete çağıran en cesur girişimdir.
İsrail yönetimi, Türk medyasını da kullanarak, tehditler savurdu. "Gemileri vururuz, ateş açarız, tutuklarız" gibi, kötü şeyler olacak izlenimi verdi. Daha başlamadan gidenlerin iradesini kırmaya çalıştı. Mısır'la birlikte, Türkiye'yi ikna etmeye, filoya engel olmasını sağlamaya çalıştı. "Gazze'de gıda sıkıntısı yok, yardıma ihtiyaç yok" gibi kendisinin bile inanmadığı bir söylemle dünyayı etkilemeye çalıştı. Hiç birisi işe yaramadı. Gidenleri yıldıramadı.
En son "kabine toplantısı"nda komandoların gemilere çıkmasını, operasyonun bizzat Deniz Kuvvetleri Komutanı'nın yönetmesini, gemidekilerin Ashod'da hazırlanan toplama kampına alınıp sorgulanmasını, Filistinliler'in tutuklanıp yabancıların geri gönderilmesini kararlaştırdı.
Gazze'den 20 mil açığa kadar olan mesafeyi "yasak bölge" ilan etmişler. Bir kere Gazze işgal altında. Bu kararın hukuki bir tarafı yok. İsrail'in o bölgede gemilere müdahale etmesi "korsanlık"tan başka bir şey değil. Çünkü İsrail karasuları ihlal edilmiyor. Gazze yasal olarak, İsrail toprağı değil. Fiili bir durum var, işgal durumu var. Bu bölgede bir kişinin kanının akıtılması, bir başka ülkeye ait gemiye el konulması, askeri operasyon yapılması, o ülkelerle İsrail arasında çok ciddi bir uluslararası hukuk sorunu, diplomatik sorun çıkaracaktır.
İsrail'in o bölgede, kendi egemenlik/hükümranlık yetkisinin bulunmadığı bölgede, bir Türk gemisine, İngiliz gemisine, Yunan gemisine müdahale etmesi bu yüzden büyük bir skandala neden olacak. Hele olası operasyon sırasında bu gemilerden birine ateş açılırsa, biri batarsa, ya da gemilere el konulursa söz konusu ülkelerin müdahil olmaları ya da başka tür bir yaptırım uygulamaları gerekecek.
Daha kötüsünü düşünmek bile istemiyorum. Filodaki yedi yüzün üzerinden insanın tutuklanması, vatandaşı bulunduğu ülkelere yönelik ciddi bir suçtur. Verilecek tepki, kınamaların ötesinde olacaktır, olmalıdır. Bir kişinin canına kastedilmesi, İsrail'in daha önce pilajda oynayan çocukları bombalaması örneklerinde olduğu gibi, ölçüsüz şiddet kullanılması, Türkiye'nin İsrail'le diplomatik ilişkilerini sorgulamasına kadar varacaktır.
"Kabine koplantısı"nda umarım bu sonuçları da tartışmışlardır. İsrail bilmelidir ki, bu sefer karşılarında savunmasız, dünyanın sahip çıkmadığı, insafsızca ve sistematik bir şekilde yaşam hakları ellerinden alınan, yok edilen Filistinliler yok. Sahipsiz insanlar yok. Gazze'ye gidenler, arkalarında güçlü devletler, milyonlarca insan desteğiyle gidiyor. Onlara verilecek zararın bedeli çok ağır olacaktır.
Filo Gazze'ye varırsa büyük bir zafer olacak. Dünyanın gördüğü en ciddi sivil girişimlerden biri olarak tarihe geçecek. Ambargo anlamsız kalacak. Gemilere el konulursa yine ambargo ağır yara alacak. Gemiler o bölgeye yaklaşamazlarsa bile, bugün itibariyle girişim amacına ulaşmıştır. Haftalardır İsrail'i en çok korkutan, endişelendiren, toplantı üstüne toplantı yaptıran girişim, başarıya ulaşmıştır. Lübnan'a, Filistin'e, Suriye'ye hatta İran'a saldırılardan dem vuran İsrail'in bu sivil girişim karşısında yaşadığı sıkıntıları gördük. Bu filonun Gazze'yle ulaşması engellenirse, insanlık daha büyük bir filoyla, belki yüz gemilik bir filoyla Gazze'ye girmek için yeniden harekete geçecektir.
Korkum, daha Gazze açıklarına varamadan bazı "aksiliklerin" meydana gelmesi. Umarız böyle bir şey olmaz. Bölgede, yarın akşam, bir trajedi yaşanırsa, İsrail'in hiç ummadığı tepkiler bir anda ortaya çıkabilir. Durum, ciddi bir çatışmanın patlak vermesine bile neden olabilir.
Asla egemenlik hakkı bulunmayan bir bölgeye, denize İsrail'in müdahale yetkisi yok, olamaz da. Siz ne hakla Filistin karasularında korsanlık yapabilirsiniz?
Dua edelim, o gemilere bir şey olmasın. O yolculardan birinin bile burnu kanamasın...