Ekonomistler: Merkez Bankası Şarjörünü Boşalttı!
Ekonomistler, Merkez Bankası’nın dün gece duyurduğu yüksek faiz artışlarının uzun ve kısa vadede reel ekonomiye zarar vereceğini ifade ediyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 4,50'den yüzde 10'a yükseltti.
Gecelik faiz oranları; Merkez Bankası borçlanma faiz oranını yüzde 3,50'den yüzde 8'e, marjinal fonlama oranını yüzde 7,75'ten yüzde 12'ye ve açık piyasa işlemleri çerçevesinde piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkanı faiz oranını ise yüzde 6,75'ten yüzde 11,5'e çıkardı.
Geç likidite penceresi faiz oranları; geç likidite penceresi uygulaması çerçevesinde, bankalararası para piyasasında saat 16.00–17.00 arası gecelik vadede uygulanan Merkez Bankası borçlanma faiz oranı yüzde 0 düzeyinde sabit tutulurken, borç verme faiz oranı yüzde 10,25'den yüzde 15'e yükseltildi.
MERKEZ BANKASI ŞARJÖRÜNÜ BOŞALTTI
Ekonomi uzmanları kuru dengelemek için yapılan faiz artırımının ekonomiye zarar vereceğini savunuyor. Dünya Bülteni ve Yeni şafak yazarı Fevzi Öztürk, Merkez Bankası’nın faizleri piyasanın beklentilerinin çok üzerinde arttırdığını belirterek bankanın böylece ‘faiz silahını kullanmanın ötesine geçerek şarjörünü boşalttığını’ söyledi.
Merkez Bankası’nın son kararından sonra Türkiye’nin en yüksek faize sahip ikinci ülke olduğunu belirten Öztürk, Brezilya’nın en yüksek fazie sahip ülke olduğunu hatırlattı.
Brezilya gibi ülkelerin faiz artırımı ile döviz kurlarını dengelemeye çalıştığını kaydeden Öztürk, böyle davranan ülkelerin bu konuda başarılı olmadığını, bu örneklere bakarak Türkiye’nin de bunu başaramayacağının açık olduğunu savundu. Öztürk “Merkez’in kararından sonra 2,1619'a kadar gerileyen Dolar/TL, sabah saatlerinde yeniden 2,23'ü aştı. Bu durum söylediklerimizi teyit ediyor” ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası’nın son kararıyla faiz - kur dengesinden vazgeçip ‘yüksek faiz düşük kur’ politikasını benimsediğini belirten Öztürk, “Fakat her zaman yüksek faiz düşük kuru getirmez. Ülke içindeki diğer ekonomik dengeler de etkileyici oluyor” dedi.
Faiz artırımının en başta ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyeceğini düşündüklerini belirten Öztürk, büyümede en büyük paya sahip inşaat sektörünün yüksek faizler sonucu daralacağını bunun da büyüme rakamlarını düşüreceğini ifade etti. Öztürk, “Faizlerin artması sonucu kredi faizleri de artacak, bu durum inşaat maliyetlerini de arttıracağından konut fiyatlarının yükselmesine sebep olacak fakat faiz artırımına alkış tutanlar bu konudan nedense hiç bahsetmiyor” dedi.
Karardan küçük esnafın da etkileneceğini savunan Öztürk, özellikle pos cihazıyla yapılan satışlarda komisyonların artmasının beklendiğini kaydetti.
Faiz arttırımının istihdamı da olumsuz etkileyeceğini savunan Öztürk, bir anda büyük miktarda artan faizlerin kısa vadede düşmesinin de mümkün olmadığını belirtti. Öztürk, “Merkez Bankası faizleri radikal bir kararla ve küresel piyasaların da baskısıyla bir gecede iki katına çıkardı fakat bunu tekrar eski haline getirmek uzun zaman alacaktır. Çünkü faiz indirimleri konjonktür gereği azar azar yapılıyor” dedi.
“CARİ AÇIK, FİNANSAL BÜYÜMEYE RAĞMEN SORUN”
Dünya Bülteni’ne konuşan Türkiye Gazetesi Ekonomi Editörü İbrahim Kahveci de faiz artırımının çalışmadığımızın, cari açığın hala en büyük sorun olduğunun ve Türkiye’nin dövize olan ihtiyacının sonucu olduğunu söyledi.
Finansal büyümeye rağmen cari açığın her zaman büyük sorun olduğunu belirten Kahveci, yüzde 4’lük büyümede bile yıllık cari açığı 60 milyar dolara varan Türkiye’nin aylık 5 milyar dolar dövize ihtiyaç duyduğunu söyledi. Türkiye’nin bu ihtiyacını yabancıya yüksek faizle rant sağlayarak karşılama yoluna gittiğini savunan Kahveci, “Yabancılara ‘gelin size yüksek faiz verelim, paranızı çekmeyin ve yeni yatırımlar yapın’ denildi” diyerek Merkez Bankası’nın kararını eleştirdi.
Kahveci, Merkez Bankası’nda olduğu iddia edilen 100 milyar dolarlık döviz rezervini de gerçekçi olmadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öyle olsaydı, bu rezervlerle dövizdeki dengenin sağlanması gerekirdi fakat Merkez bunu yapmak yerine faiz artırımına gitti. Bu da büyük maliyetler getirecektir. Tüketim düşecek, reel denge bozulacak, ekonomide daralma yaşanacak ve istihdamdaki artış duracak.”
Hamit Kardaş/ Dünya Bülteni