El-Hayat bunu da yazsın

Hakan Albayrak


Geçenlerde, Londra merkezli El-Hayat gazetesinde, Türkiye'yi yere göğe sığdıramayan Arap sokaklarına 'uyarı' mahiyetinde bir makale yayınlandı.

Adını unuttuğum yazara göre, Filistin meselesinin çözümü için geçmişte Irak ve İran'a bel bağlayan Araplar, yaşadıkları hayal kırıklıklarına rağmen bir türlü akıllanmadılar; şimdi de Türkiye'nin Filistin'i kurtarmasını bekliyorlar, halbuki bu iş Türkiye'nin gücünü aşar.

Yazar, makalenin devamında, "Hiçbir ülkenin tek başına çözemeyeceği bir meseleyle karşı karşıyayız; Filistin'in kurtuluşu ancak Müslüman bölge ülkelerinin beraber hareket etmesiyle mümkün olabilir" deseydi, derdinin gerçekten Filistin meselesi olduğuna inanabilirdik.

Ama öyle demedi.

Hiçbir şey demedi.

Türkiye'ye bir çizik atıp noktayı koydu, yazısını bitirdi.

Türkiye'nin Arap sokaklarındaki popülaritesinden rahatsız olan emperyalistleri hoşnut etmeye çalıştığı intibaını uyandırdı.

Belki de ağzındaki bakla Arap milliyetçiliğidir, Arap Birliği'dir; ama Cemal Abdunnasır'ın 1950'li ve 1960'lı yıllarda estirdiği Arap Birliği rüzgârına bağlanan umutlar da boşa çıktığı için baklayı ağzından çıkaramıyordur...

Neyse.

Doğruya doğru; Filistin'i kurtarmak gerçekten de Türkiye'nin tek başına altından kalkabileceği bir iş değil.

Ama Türkiye'nin öncülük ettiği "Komşularla sıfır sorun, azami işbirliği, tam entegrasyon" süreci başarıyla tamamlandığında, yani Müslüman bölge ülkeleri arasındaki ihtilaflara -ayrıca bunların her birinin kendi içindeki çatışmalara- son verildiğinde ve karşılıklı işbirlikleri azami dereceye vardırılıp bölgesel entegrasyon gerçekleştirildiğinde, İsrail'in değirmenine su taşıyan fitne-fesat çarkı yıkılacak ve İsrail'in ağa babaları ister istemez geri adım atacaklardır.

El-Hayat'ın o yazarı ve benzerleri karamsar tablolar çizerek "Nedir kardeşim bu Türkiye hayranlığı?" diye kendi kendilerine homurdana dursunlar, Türkiye, sadece Filistin'i değil bütün bölge ülkelerini selamete çıkaracak entegrasyon projesi üzerinde canla başla çalışmaya devam ediyor.

İşte, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun 1 günlük Şam ziyaretinden basına yansıyanlar:

Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed ile bir araya geldiler, İsrail konusunda alınacak ortak tavırlar belirlediler...

Türkiye'nin barıştırdığı Beşşar Esed ve Suriye Başbakanı Saad Hariri ile üçlü görüşmede Türkiye-Suriye-Lübnan-Ürdün entegrasyonu yönünde atılacak adımları ele aldılar...

Hamas lideri Halid Meşal'le, Filistin'de iç barışın nasıl sağlanabileceğini konuştular...

Iraklı rakip siyasi parti liderleriyle (İyad Allavi ve Mukteda Es-Sadr) Bağdat'ı kasıp kavuran hükümet krizinin nasıl aşılabileceği üzerinde kafa yordular...

El-Hayat bunları da yazsın.

Ve eklesin: Filistin meselesini Türkiye tek başına çözemez, ama Türkiye'nin bölgesel entegrasyon vizyonunu paylaşır ve bu yöndeki çabalarında Türkiye'yi sonuna kadar desteklersek, Filistin meselesini el birliği ile çözebileceğimiz ve emperyalizme karşı genel olarak da başımızı dik tutabileceğimiz bir duruma gelebiliriz.

yenişafak