El-Kaide’nin K.Irak komutanı özeleştiri yaptı. “La ilahe illallah” diyen ve mücahidlere karşı savaşmayanları öldürmenin caiz olmadığını söyleyen el-Cezairi “Savaşın belirli kuralları vardır.” diyor.
Katar Gazetesi olan El-Arab'da yayınlanan bir röportajda El Kaide'nin Kuzey Irak Komutanı Ebu Turab el-Cezairî önemli açıklamalarda bulundu. Röportaj esnasında Cezairi, el-Kaide'nin Irak'ta içinde bulunduğu durumu, örgütün yaptığı hataları, sivillere yönelik saldırıları, Cezayir'deki el-Kaide Örgütü'nün durumunu ve Irak halkının örgüte bakışını çarpıcı bir şekilde, özeleştiri yaparak değerlendirdi.
El-Arab: Ebu Turab el-Cezâirî kimdir, bize kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Ebu Turab: Asıl adım, Abdullah Halîl el-Hilâlî. Cezayir'liyim. Cezayir'in Sitâvali bölgesinin Ziralde mevkiinde doğdum. Liseyi bitirdim ve ardından orduya katıldım. Vaktiyle bazı sebeplerden dolayı ordudan ayrıldım. Faziletli şeyh ve alimlerden ders aldım ve onlardan ilmî icazet aldım. Allah'a hamd olsun evli ve iki kız çocuğunun babasıyım. Ben Irak İslam Devleti'nin, Irak'ın kuzeyindeki Samarra şehrinin valisiyim veya insanlar beni El-Kaide örgütünün kuzeydeki komutanı olarak tanır.
Son aylarda örgütünüzün eylemlerinde ciddi bir düşüş gözleniyor. Bazı şehirlerden de geri çekildiniz. Bu geri çekilmeyi, Sünni gruplardan oluşan "Uyanış Konseyi"nin size karşı olan mücadelesine bağlıyabilir miyiz?
Kimi Sünni grupların bize saldırısı sonucu, bazı şehirlerden geri çekildiğimiz doğrudur. Ancak bu şehirlerde de direnişimiz sürmektedir. Bizim tek bir hedefimiz vardır: O da haçlıları topraklarımızdan sürmektir. Irak İslam Devleti, Haçlılara ve tüm İslam düşmanlarına: ABD yanlısı ister Sünni olsun, ister Şii, ister Kürt; tüm bunlara karşı dimdik ayaktadır. Operasyonlarımız devam etmektedir.
Irak'taki diğer direniş gruplarına bakışınız; Irak İslam Ordusu ve 1920 Devrim Tugaylarıyla ilişkileriniz nasıl?
Haçlılara hizmet etmeyen her grupla ilişkimiz iyi. Sözünü ettiğiniz bu grupların "Uyanış Konseyleri"ne katılmayan üyeleriyle bir sorunumuz yok. Onlar bizim kardeşimizdir. Nitekim bu gruplardan pek çok kişi bize katılmıştır.
Örgütün Irak'taki imajını iyi buluyor musunuz? Irak'taki etkinliğinizin azalmasını neye bağlıyorsunuz?
Kötü bir tablo çizmek istemem ama; imajımızın mükemmel olduğunu söyleyemem. Durumumuz budur. Irak'ta nüfuzumuzun azalmasının başlıca sebebini, gerçekleştirdiğimiz operasyonlarda yaşanan sivil kayıplara bağlıyorum. ABD istihbarat servisleri ve medyasının halkımızın üzerinde uyandırmaya çalıştığı olumsuz propagandaya da dikkat ekmek isterim.
Hakkımızda sürekli olarak yalan haber yapmaktadırlar. Şöyle ki, Felluce'nin batısındaki el-Habbaniye Camisine saldırdığımız ya da eylemlerimizde kimyasal silah kullandığımız yönündeki haberler tamamen yalandır. Bizim ABD'ye ve işbirlikçilerine yönelik saldırılarımızı ise dünya kamuoyundan gizlemeye çalışmakta ve verdikleri kayıpları gizlemektedirler.
CEZAYİR'DEKİ EL-KAİDE'NİN PEK ÇOK HATASI VAR
Cezayir'deki selefi gruplar Kaide'ye katıldıktan sonra çok sayıda eylem yaptılar. Bu eylemleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cezayir'deki el-Kaide'nin yaptığı operasyonların büyük bir kısmını hedefimiz açısından doğru bulmuyorum. Çünkü Cezayir, Irak gibi işgal altında değil ve sivil halkın da öldüğü saldırıların izah edilebilir bir yanı yok. "La ilahe illallah" diyen ve mücahidlere karşı savaşmayanları öldürmek caiz olamaz. Savaşımızın belirli kuralları vardır.
Her insanı öldürme hakkına sahip değiliz. Ayrıca, mürted olduğuna inansak da her mürtedi öldürmek zorunda değiliz. Kardeşlerimiz, yaptıkları eylemlerde Cezayir Hükümetini sarsmak ve güçsüzleştirmek istemektedirler.
Ancak şu kadarını söyleyebilirim ki, sokaklardaki patlamalar, diz boyuna ulaşan kanlar hareketimize yarar sağlamıyor. Üçüncü sınıf bir lokantada dahi yemek yiyecek para bulamayan askerleri öldürmek ve bunu cihad olarak isimlendirmek; vallahi büyük bir aptallıktır.
HEDEFİMİZ YOKSUL İNSANLAR OLMAMALI
Allah onlara feraset ve basiret bahşetsin. Onlar, hareketimizin temiz ismini yaptıkları bu tür eylemlerle lekelemektedirler. Merak ediyorum, zulmün başı konumundaki kişilere, İçişleri Bakanına ya da işkenceci polis şeflerine saldırmayı düşündüler mi, yoksa kolay ve açık bir hedef olan sıradan ve fakir insanlara, dinimizin açık nasslarına muhalefet ederek, saldırmaya devam mı edecekler. Ben onları izzet ve direnişin kalesi Mezopotamya'ya çağırıyorum. İçinde bulunduğunuz bu korkunç durumdan ve günahtan kurtulun.
Irak'a dönecek olursak, benzeri hataları Irak'ta yaptığınızı söyleyebilir miyiz?
Bakınız, hatalar telafi edilebilir. Bugün Irak'taki hareketimize bağlı 9.000 savaşçımız var. Yanlış bir strateji sonucu, şehirleri müdafaa ve egemenlik alanımızı genişletme yolunu seçtik. Ancak, ne yazık ki örgütümüzün devlet olma iddiası gerçekçi değildir.
Açıkça görülmektedir ki, şehirleri ele geçirip, güvenli bölgeler haline getirme stratejisi çökmüştür. Gelecek aylarda sizinde şahit olacağınız üzere, stratejimizde bazı değişiklikler yapacağız ve saldırılarımızı yoğunlaştıracağız.
Nasıl bir strateji değişikliği olacak?
Düşmanı moral olarak çökertecek eylemler yapacağız. Üstün oldukları bölgelere ve üslerine yönelik şaşırtıcı saldırılar düzenleyeceğiz. Yani, şehir gerillası şeklinde anlayabileceğiniz yeni bir stratejiye doğru ilerliyoruz. Birkaç hafta içinde Haçlılara yönelik şiddetli saldırılarımıza dünya şahit olacaktır. Göreceksiniz, sokaklarımızı onların kanlarıyla dolduracağız.
Kaynak: Press Medya