Elmayla armut meselesine devam

Hakan Albayrak

Geçen yazımda Cezayir eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika’nın “Osmanlı Uluslar Topluluğu” teklifi geçince ‘Vay sen Osmanlı’yı yeniden kurmayı savunuyorsun’ diyenler oldu. Birincisi, her biri bağımsız devlet olan eski Osmanlı memleketlerinin birlik kurmasıyla Osmanlı devleti yeniden kurulmuş olmaz. İkincisi, Osmanlı Uluslar Topluluğu teklifi Buteflika’ya ait, bana değil. Ben bu teklife katılmış bile değilim. Nisan 2005’te gündeme geldiğinde Milli Gazete’de şunları yazmıştım:

“Yakıcı bir anarşiden mustarip olan Cezayir’in cumhurbaşkanı, ‘güçlü ve hoşgörülü Osmanlı düzeni’ni mumla arıyor. Biz de o düzeni mumla arıyoruz.

“Fakat, Buteflika’nın ‘Osmanlı Uluslar Topluluğu’ önerisine katılmamız mümkün değil. Bu öneriyi Cezayir’in Türkiye ile alabildiğine yakınlaşma arzusunu ortaya koyan bir ‘irade beyanı’ olarak görüp büyük bir memnuniyetle karşılamakla beraber, akl-ı selim, ilm-i siyaset ve diplomatik nezaket, Türkiye’nin Osmanlı bayrağını açarak İslam dünyasının liderliğine soyunmasına el vermez diye düşünüyoruz.

“Osmanlı’nın hatırası Türkiye için büyük bir prestij kaynağı olmakla beraber, bugün Müslüman ülkelerin çoğunun (bilhassa Ortadoğu’dakilerin) başında bulunan idarecilerin ve bu ülkelerdeki laik aydınların Osmanlı’ya pek sıcak bakmadıkları da bir gerçektir. Sömürgeci İngilizlerin ve Fransızların yazdığı yalan-yanlış Osmanlı tarihi son yıllarda ciddi bir tashihten geçti; idareciler ve aydınlar arasında Osmanlı aleyhtarlığının (dolayısıyla Türklere antipatinin) en yaygın olduğu Mısır’da bile Osmanlı’nın müspet yönlerine vurgu yapan sayısız kitap yayınlandı; Cemal Abdünnasır döneminde ayyuka çıkan “Türkler bizi sömürdü” edebiyatı irtifa kaybetmeye başladı; fakat ‘Gelin Osmanlı’yı ihya edelim’ derseniz, bu trend anında tersine dönebilir. Tarihe mal olmuş Osmanlı’ya sempati duyanlar, yeniden gün yüzüne çıkmaya çalışan Osmanlı’ya antipati duyabilirler. Her devletin bir gururu vardır. Bununla oynamamak lazım.

“Dünün keskin Arap milliyetçileri, bilhassa 1 Mart devrimi sayesinde Türkiye ile entegrasyona sıcak bakmaya başladılar. Bu fırsatın iyi değerlendirilmesi lazım. Fitne ehlinin eline malzeme verecek söylemlerden kaçınmak lazım. ‘İngiliz Uluslar Topluluğu benzeri bir yapılanmaya gidelim, Osmanlı Uluslar Topluluğu’nu kuralım’ böyle bir söylem olacaktır.”

***

Bazı okurların Osmanlı’yı Fransa’yla aynı kefeye koyma gayretkeşliğine gelince…

Bir faydası olur mu bilmem ama bu hususta Lübnanlı tarihçi Ziyn’in (Zeine N. Zeine) tesbitlerini nakletmek isterim.

‘Türkler bizi sömürdü, Arapların geri kalmışlığının sebebi Osmanlı hakimiyeti’ şeklindeki Baasçı iddiaların tavan yaptığı 1958 senesinde yayımlanan doktora tezinde şöyle diyor Ziyn:

“Halihazırda, Türklerin, Arapların geri kalmışlığının ve dört yüzyıl boyunca kültürel gecikmelerinin ana sorumlusu olduğu yolundaki popüler görüşü destekleyecek hiçbir tarihi kanıt yoktur. Bilakis, Arap yurtları öyle görünüyor ki Türk hakimiyetinden kârlı çıkmıştır. Bütün hakkaniyetle şu da söylenmelidir ki Türkler Arapları İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 1908’de iktidara gelişine kadar asimile etmeye veya Türkleştirmeye çalışmamışlardır.” (Teferruat için bkz. Türk-Arap İlişkileri ve Arap Milliyetçiliğinin Doğuşu, Zeine N. Zeine / Türkçesi: Emrah Akbaş / Gelenek Yayıncılık 2003)