ABD Başkanı George W. Bush'un: "Her ulus, her bölge, şimdi karar verme zamanıdır. Ya bizimlesiniz ya da teröristlerin yanındasınız." Sözü şimdi sahada fiilen gerçekleşiyor. ABD kendinden olmayanları terörist olarak ilan ediyor. Bizler Allah’a hamdolsun onlarla değiliz, hiç olmadık ve ne pahasına olursa olsun da olmayacağız. Biz de bizi terörist ilan eden ABD ve müttefiklerini terörist olarak niteliyoruz ama bizden olmayı kimseye dayatmıyoruz.
Şimdi savaş, kavga, mücadele tam da bu iki cephe arasında devam ediyor. ABD’den yana olanlar ve olmayanlar arasında!
Bulunduğunuz ülke ABD müttefiki ise devletle sorun yaşamamak, terörist muamelesi görmemek, dışlanmamak için ABD yanlısı olmak zorundasınız. ABD yanlısı olmanız sizi sayısız külfetlerden kurtarır ve nimetlere kavuşturur. Ancak bunu yaparken ince bir strateji uygulamak zorundasınız.
Bu yandaşlığınızı illa ABD’ye övgüler dizerek ve ABD lehine sloganlar atarak göstermek zorunda değilsiniz. Müslüman bir toplumda bu biraz sıkar! Böyle doğrudan ABD yanlısı olmak dimyata pirince giderken sizi evdeki bulgurdan edebilir. İcabında “slogan düzeyinde” ABD karşıtlığı yaparak ABD’ye hizmet etmeniz gerekir.
28 Şubatçıların İslam düşmanlığını “irtica ile mücadele” kılıfı içinde sundukları gibi, siz de direk ABD yandaşlığı yaparak değil, ABD’ ile savaşanlara husumetinizi izhar ederek ABD’den yana olduğunuzu gösterebilirsiniz. NATO’nun SSCB’nin yıkılışından sonra İslam’ı düşman ilan etmesi Müslümanları potansiyel tehdit görmesi Onlar arasında mahcup ve ezik bir kitlenin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Şimdilerde ABD’nin onayını, desteğini almak; ABD’nin kapattığı ikbal yolları, cadde, sokak ve tüm kapıları açmanın maymuncuğu İRANA DÜŞMANLIK etmek olmuştur. Özellikle ezik Müslümanlar yerli yersiz İran’a düşmanlıklarını izhar eder, bunula diğer ABD çocukları tarafından akredite edilmeyi beklerler.
İran düşmanlığı öyle büyülü bir şey ki, sizi bir anda coğrafyanızın makbul, muteber devleti, cemaati, örgütü STK’sı haline getirebilir.
“12 Eylül” darbesini Başkan Danışmanı Paul Henze’nin ABD Başkanı Carter’e ‘’Bizim çocuklar başardılar.’’ sözünden anlıyoruz ki bizim peygamber ocağı zannettiğimiz kışlalarımızı, onların çocukları doldurmuş.
Sahada birbirleri ile savaş halinde olsalar dahi hepsi ABD’nin çocukları. ABD’nin çocuklarının kendi aralarında kavgaları tıpkı sultanların, kralların çocuklarının kendi aralarındaki taht kavgaları gibidir. Asıl savaşın yanında bu kavgaların kıymeti harbiyesi yoktur.
Asıl savaş, ABD’nin hâkimiyet alanını daraltmaya, saltanatını yıkmaya, bölgeden uzaklaştırmaya yönelik olan savaştır. Bu savaşın bir tarafı daimi surette “direniş cephesi” olmuştur. Bu cepheyi maddi ve manevi olarak ayakta tutan ve şehitlerinin kanı ile cepheye kan pompalayan İran İslam Cumhuriyetidir.
ABD’nin veya onun bunun çocuklarının DİRENİŞE karşı başarılı olmaları imkânsızdır. Çünkü bu cephe “Yâ eyyuhâllezîne âmenû kûnû ensârallâhi” emri gereğince Allah’a yardımcı olan bir cephedir. “İn yensurkumullâhu felâ ġâlibe lekum” hükmü açıktır. Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur.
Bu cephenin zaferleri veya maazallah hezimeti tamamen yukarıda belirttiğimiz ayeti kerimelere uyma ile ilgili olacaktır. Ya Allah’a yardım edecek ve yardımını alacak ve yeni zaferle imza atacaklar ya da bu yardımı bırakacak Allah’ın yardımdan mahrum kalıp kaybedecekler. (Emin Güneş - Hürseda Haber)