Emin Güneş : Gerçek Bir Seçim Olacak mı?

Hürseda Haber yazarı Emin Güneş'in yazısını iktibas ediyoruz

Seçme iradesi ilahi bir lütuftur. İnsanlar akıl baliğ olduktan itibaren hayat boyu seçimler yaparlar. Bu seçimlerinde onlara akıl ve vahiy kılavuzluk eder. Allah inancı olmayanlara sadece akıl kılavuzluk eder. Ancak seçim yapılması asgari iki seçeneği gerekli kılar. İyi/kötü, hayır/şer, yararlı/zararlı gibi. Serbest irademizle yaptığımız her seçimimizin mutlaka bir bedeli vardır. (Dünyevi ve uhrevi)

"Biz iktidar mücadelesinde taraf değiliz.

Hak Batıl mücadelesinde tarafız."

İmam Cafer-ı Sadık (ra)

Konuyu uzatmadan 14 Mayısta yapılacak seçimlere gelmek istiyorum. 14 Mayısta bir seçim yapılacak ama asgari iki seçenek sunulmuş mu? Seçeneklerin sunulmadığı bir seçim gerçek seçim olabilir mi? Kime oy verirsen ver, Amerika’nın kazandığı seçimler, hakikatte seçim midir?

Ülkemizde kendimi bildim bileli seçimlerde ikinci bir seçenek maalesef bulunmuyor. Her seçimde Ya Amerika kazanıyor Ya Amerika! Bu güne kadar Amerika’nın kaybettiği tek seçim Merhum Erbakan’ın başbakan olduğu seçimdir. Amerika bilindiği gibi bu seçimlere yerli işbirlikçileri ile müdahale edip Erbakan’ı başbakanlıktan uzaklaştırmış hatta onu cezaevine göndermiş, partisini tekrar belini doğrultamayacak şekilde parçalamıştır.

NATO’cu ve “Küçük Amerika” olarak da bilinen Türkiye, İsrail’i tanıyan ilk İslam ülkesi idi. Türkiye Müslümanları “Milli Görüş” çizgisi ile bu devleti ve düzeni değiştirmeyi hedef edinmişlerdi. Ancak Amerika’daki Yahudi lobilerinin çabası ile bu çizgi darbe almış bölünmüş, eski netliğini maalesef kaybetmiştir.

Şimdi en az üç siyasi parti “milli görüş” çizgisinde olduklarını iddia etmektedirler. Milli Görüşün alameti farikası İsrail ve Siyonizm karşıtlığının yanı sıra açıkça başını İran İslam Cumhuriyetinin çektiği “direniş cephesinde” yer alması idi. Şimdi gerçekten Amerikancı olmayan NATO karşıtı parti var mıdır? Açıkça direnişi destekleyen ve direnişin de desteklediği bir parti var mıdır? Yoksa neden? Amerika/İsrail korkusundan olabilir mi?

Şimdi iki kutuplu dünya derken kutuplardan birisi Amerika ve müttefikleri ise diğeri “DİRENİŞ CEPHESİDİR”. Bu şartlarda direniş cephesini temsil eden bir parti yoksa gerçek anlamda bir seçim de yoktur. Oyların eski Amerikan müttefiklerine mi, yeni müttefiklerine mi gitmesinin ne önemi var?!

Türkiye’de iktidarın yolu maalesef “oval ofis”ten geçiyor. Amerika’dan icazetli iktidara alternatif olanların Amerika ve İngiltere’de icazet derdine düşmesi aslında seçimin “sanal”, “Batı”lı egemenlerin iktidarları belirlemesinin “gerçek” olduğunu göstermektedir.

Eskiden sağcılar ve solcular vardı. Sağcılar Amerika, solcular SSCB taraftarı idiler. SSCB dağıldıktan sonra solcular Amerikancılıkta adeta sağcıları solladılar. Hatırlarsanız SSCB dağıldıktan sonra NATO’nun varlık gerekçesi tartışılmaya başlandı. 1990 yılında Margaret Teacher, İskoçya’daki NATO toplantısında, ( Rusya çökmüş, komünizm dağılmış) aynen şu konuşmayı yaptı: “Arkadaşlar biz NATO’yu Rusya’ya karşı kurmuştuk. Rusya çöktü, şimdi NATO’yu dağıtacak mıyız? Hayır, neden? Çünkü düşmanı olmayan ideoloji yaşamaz. Düşmanımız olmazsa biz de yaşayamayız. Rusya gitti ama İslam var, yeni düşmanımız İslam’dır”. Dedi.

Bugün NATO’nun düşman kabul ettiği “İslam” nerede? 21 Ağustos 1969 tarihinde Mescid-i Aksa'nın kundaklanma denemesinden sonra İslam ülkeleri başkanları BM'de daimi olarak temsil de edilen İslam Konferansı Teşkilatını kurdular. Günümüzde İslam ülkelerinin tek çatı altında toplandığı tek kuruluş sıfatına sahip olan yeni adıyla “İslam İşbirliği Teşkilatı” için, NATO düşmanı diyebilir miyiz? İçinde resmen NATO üyesi bulunan ve ekseriyeti kuruluş felsefesinin zıddına hareket ederek İsrail’le normalleşen bu ülkeler NATO için düşman kabul edilemeyeceklerine göre “düşman İslam” nerede?

Halkımızın kahir ekseriyeti Amerika, Batı ve İsrail karşıtıdır. Seçim süreçlerinde halkın desteğini almak için söylemde Batı ve NATO karşıtı olup eylemde NATO müttefikleri ve ortaklarının inandırıcılığı olamaz. Dünya çapında Amerika ve İsrail ile savaşan Direniş cephesinin temsil edilmediği Müslüman bir coğrafya gerçek seçimlerden mahrum demektir. Vesselam. (Emin Güneş - Hürseda Haber)

Medya-Makale Haberleri

Mücahit Gültekin: Suriye Tartışmaları, "Kökü Dışarıda Olmak" Söylemi ve Politik Hafıza Üzerine
Abdurrahman Dilipak: Suriye İsrail’le karşı karşıya gelirse!
Abdurrahman Dilipak: Suriye’deki halk devrimine nasıl bakıyorum
Abdurrahman Dilipak: Allah’a ve ahiret gününe inanmak!
Abdurrahman Dilipak: Suriye bizim göz aydınlığımız olsun!