Emin Güneş: Maskeli ve Kravatlı Hırsızlar

İslami Analiz.com yazarı Emin Güneş'in yazısını iktibas ediyoruz

“Amerika'nın New York şehrinde bir soygun sırasında hırsız banka içindeki çalışanlara bağırdı: Kıpırdamayın! para devletin, hayatınız da sizindir.

Yani herkes sessizce uzansın..

"Buna anlık akılla ikna denir "

Hırsızlar çalmayı bitirince üniversite mezunu olan en genç hırsız, ilkokul mezunu en yaşlı olan hırsıza dedi ki: Patron kaç para aldık sayalım. Liderleri olan yaşlı hırsız bozuldu ve ona dedi ki:

Aptal mısın? Bu çok para ve saymamız uzun sürer, bu gece ne kadar para çaldığımızı haberlerden

öğreneceğiz!

"Bunun adı tecrübe"

Hırsızlar bankadan çıktıktan sonra banka müdürü, şube müdürüne:

Polisi çabuk ara!

Şube müdürü ona dedi ki: Bekle 10 milyon dolar alıp kendimize saklayalım daha önce zimmetimize geçirdiğimiz 70 milyon doları da ekleyelim.

"Buna akışına yüzmek ve durumu lehine çevirmek denir"

Banka müdürü dedi ki: yani her ay soygun olsa çok iyi olur...

"Ve buna çok ileri gitmek denir"

Ertesi gün haber ajansları bankadan 100 milyon dolar çalındığını bildirdi!

Hırsızlar parayı tekrar tekrar saydılar. Her seferinde miktar 20 milyon dolardı.

Hırsızlar çok sinirlendi. 20 milyon dolar için hayatlarını riske attılar.

Banka müdürü suya sabuna dokunmadan 80 milyon dolar aldı.

Maskeli hırsız ile kravatlı hırsız arasındaki farklı bilgiydi.

"Bunun da adı bilgi altına eşittir"

Banka müdürü milyoner olduğu için gülümsüyordu. Borsadaki tüm kayıplarını bu soygunla telafi etmişti."

"Bunun adı da risk almaktır''

Gerçek hırsızlar çoğunlukla yüksek rütbeli olanlardır.

Ama "hırsız" olarak tanınanlar hep ev ve cüzdan hırsızları olacaktır..”

Bu olayı şunun için anlattım. Bir kesim sürekli İslam coğrafyasındaki despotik, hırsız, zorba, baskıcı, lüks ve israf düşkünü aşağılık yöneticileri gözümüze sokarak: “İşte İslam! işte müslüman ülkelerin hali, neden bu ülke insanları Batılı ülkelere giderken cesetleri denizlerde kıyılara vuruyor?!”

Bu ve benzeri ithamlar da bulunanlar bizim gavur dediğimiz ülkeler için de: “yönetimlerin adil ve demokrat olduğunu, halkın özgürlük ve refah içinde yaşadığını, eğitimin kaliteli ve yüksek olduğu bu yüzden cazip olduklarını” savunurlar.

Oysa bizdeki yöneticiler yukarıda anlattığım hikayedeki maskeli soyguncular gibidirler. Göstere göstere halkı ezer muhaliflerine suikastler düzenler testerelerle doğrar binlerce kişiyi bir günde kurşuna dizer tanklarla üzerlerinden geçer halktan çaldıklarını kendilerinin de güvenli buldukları batılı ülkelerde stoklarlar.

O yüzden bunların alçaklığı namussuzluğu göz önündedir ve ihtilaflı değildir.

Ama ötekiler öyle mi? Gerçek hırsızlar bu kravatlı hırsızlardır. Her biri bu Maskeli hırsızların patronu konumunda olup bunların çaldıklarından büyük payı kendileri alırlar. Bu maskeli hırsızların güvenliğini kravatlı hırsızlar sözüm ona demokrat devletler üstlenirler. Testere ile doğrayanın da tahrir meydanında bir gecede beş bin kişiyi katledenin de hamileri Batılılardır. Bu coğrafyanın zalim despotlarının öldürdükleri toplam insan sayısı Batılıların sadece 2. Dünya savaşında öldürdüklerinin yüzde biri değildir. Bizdeki despotların eline kimyasal silah verenler de onlardır.

Koca Afrika kıtasının yeraltı ve yerüstü zenginliklerini talan ederek halkın açlıktan susuzluktan kırılmasına neden oldular.

Bu ülkelerde Kur’an yakma özgürlüğü var ama ‘Yahudi Soykırımı olmamıştır’ demek SUÇ.

Şimdi diyecekler ki evet bunlar başka ülkeleri savaştırıp silah satıyor işbirlikçileri eliyle soyuyorlar ama kendi halkalarına karşı demokrat, özgürlükçü ve merhametlidirler.

Yani bunları model alırsak biz de soyacak bir yerler bulup talan ederek halkımızın refah düzeyini yükseltelim. Bunu düşünmek bile ahlaksızlıktır.

Medinetül fazıla (Erdemli şehir) özlemi yaşayanlar bu şekildeki yolsuzluk ve diğer bütün hırsızlık türleri arasında ayrım yapmaz ve tümünü reddederler.

Bu profesyonel soyguncuları amatör soygunculara karşı savunan işbirlikçileri: “Ortadoğu’nun, İslam ülkelerinin nesi var ki Batılılar onları soysunlar sömürsünler. Mesela Amerika petrol denizi üzerinde yüzüyor Arapların petrolüne mi muhtaç” diyorlar. Oysa bu aç gözlü profesyonel hırsızların en adisi olan Amerika’nın açlık ve sefalet içinde iç savaş yaşayan Suriye’nin Rakkadaki petrolünü çaldıklarını görmüyor ya da kör numarası yapıyorlar. Amerika’nın devasa petrol depoları bu çalıntı petrol ile doludur.

Medya-Makale Haberleri

Mücahit Gültekin: Suriye Tartışmaları, "Kökü Dışarıda Olmak" Söylemi ve Politik Hafıza Üzerine
Abdurrahman Dilipak: Suriye İsrail’le karşı karşıya gelirse!
Abdurrahman Dilipak: Suriye’deki halk devrimine nasıl bakıyorum
Abdurrahman Dilipak: Allah’a ve ahiret gününe inanmak!
Abdurrahman Dilipak: Suriye bizim göz aydınlığımız olsun!