Emine Erdoğan ve kanat sesleri...

Emine Erdoğan ve kanat sesleri...

 

Artık pek göremez olduk geliş ve gidişlerini" Çocukluğumuzun büyük olaylarındandı oysa leylek sürülerinin geliş ve gidişleri"

Sanki eski ve hatırlı misafirlerimiz gibi beklerdik onları, senenin ilk leyleğini gördüğümüzde saçımızı çeker, yaşı bizden ufakların sırtlarını sıvazlardık, anneannem hayır duaları ederdi onları ilk gördüğü gün hepimize. Yeni bir sene, yeni bir başlangıçtı leyleklerin nice uzun yollardan çıkıp da gelişleri. Biz dünyanın Dede Korkut"un deyişiyle; "gelimli-gidimli dünya" olduğunu, göç kuşlarının alın yazısından okurduk.
Tek başına uçmaz uzun yol kuşları. Kanatlarının altında eskir nice mevsimler, nice kentler, haritalar ve sahralar. Vaktin geldiğine dair bir his düşmeye görsün anaç kuşun göğsüne... Hemen gökyüzünde daireler çizmeye başlayarak, bir haber yazar semalara: "Toparlanın vakit geldi!" demektir bu onların dilinde" Onların dilinde söz değil kanat şakırtısı vardır. Anaç kuş kanatlarını vurduğunda, diğerleri hemen anlar onun neyi işaret ettiğini" Bir hafta ya da on gün sürer sürmez toplaşmaları. Anaç kuşa bağlı öncü gruplar, kıyıda köşede, dere altlarında, minare tepelerinde, hasılı nerede konaklamış göç kuşu varsa, her birini de tek tek göç kervanına çağırmaya başlar" Saat kurulmuştur artık, geri sayım başlamıştır. Bembeyaz bir bulut gibi sayıları giderek artar. Tek başına uçmaz uzun yol kuşları"
-
Emine Erdoğan, dün İstanbul"daydı. Azerbaycan"daki "Medeniyetler Arası Diyalogda Kadınların Rolünün Arttırılması" konulu dünya liderleri eşleri zirvesine katıldıktan sonra, ayağının tozuyla İstanbul"daki Belediye Başkanları"nın eşleri ile toplandı. Basına kapalı olarak gerçekleştiği için ayrıntı vermeyeceğim. Konuşmasında kadınlarımız ve kız çocuklarımız için devam ettirdikleri okuma seferberliğinden bahsetti. Kadının anne olarak ilk öğretici olma kimliğinin, aslında toplumun geleceği ile de çok yakından bir ilintisi var. Ülkemizde okuma yazma bilmeyenlerin sayısı ciddiye alınması gereken mühim meselelerimizden biriydi ve Emine Hanım"ın yürüttüğü seferberlikle çok önemli adımlar atıldı bu konuda. Gelin görün ki; trajik bir şekilde eğitim hakkından bahsettiği için ve eğitimde fırsat eşitliği istediğinden dolayı yargılanan bir AK Partiyle karşı karşıyayız"
Emine Hanım"ı 20 yaşımdan beri takip ediyorum, bizler son sınıf öğrencisiyken, eşi Beyoğlu Belediye Başkan adayıydı ve üniversitelilerle zaman zaman yaptıkları davetlerde, onu güleryüzü ve sevecen haliyle hep eşinin yanında görürdük. Daha sonra kendisiyle aynı teşkilat çatısı altında uzun yıllar beraberce çalıştık. Bir misafir ya da hatırı sayılır eş konumunda değil, bizzat teşkilat mensubu olarak, siyasetin en temel kısmı olan sandık ve mahallelerin arasından gelmiş bir isimdir Emine Erdoğan. Sokak araları ve mahalleler siyasetin atardamarlarıdır, sonra caddeler gelir, ilçeler, şehirler derken bir Türkiye Atlası"na çıkar yollar" Onu diğer lider eşlerinden ayıran en önemli nitelik budur bence, elini taşın altına koyan bir emektardır kendisi"
Onu dünkü toplantıda dinlerken, adeta dejavu yaşıyorum. Beyoğlu Belediye Başkanlığını seçim hileleriyle kaybettikten sonra İstanbul Belediye Başkanlığını kazanan, İstanbul Belediye Başkanlığı elinden alındıktan sonra hapse düşen, hapisten çıktıktan sonra da Başbakan olan bir eşi var Emine Hanım"ın.
Şimdi yine benzer bir senaryo ile karşı karşıya" Şaşırıyorum buna. Niçin yaşadığımız her şey, birbirini aynen tekrar ediyor? Eşi Tayyip Erdoğan"ı kendi elleriyle Saray"daki hapishaneye kadar götürüşü daha dün gibi. Yakın arkadaşlarını ve ailesini istemiş yanında Tayyip Bey, bir otobüse doluşmuştuk onu götürmek için. Ama bir de ne görelim? Yollar kesilmiş, kilitlenmiş, atardamarların hepsi birden yollara dökülmüş. Bu hukuk dışı durumun cevabını işte o yollara dökülenler verecekti en kısa zamanda. Çok değil, eşini demir parmaklıklar arkasına bıraktıktan sadece bir hafta kadar sonra, Emine Erdoğan"ın yapacağı ilk konuşma Çekmeköy"deydi, oradan Samandıra"ya geçecekti. Bizler yorgun ve üzüntülü olacağı düşüncesiyle gelemeyeceğine ihtimal verirken, kalabalığı yara yara geliyor... Kendi el yazısıyla kaleme aldığı metni kürsüye bırakıyor. Salon, merdivenler ve sokak hıncahınç insanlarla dolu, salon sahibi tedirgin izdihamdan trabzanlar yerinden sökülüyor, ağaçlarda bile yer kalmamış, dallardan insanlar sarkıyor. "Kardeşlerim" diye başlayan şiir gibi bir konuşma" İradenin şiiri desem daha doğru. O konuşurken, kanatları uzayan ve kanatlarını her şakırdatışta göç kervanını tutan anaç bir kuş resmi geliyor gözümün önüne" Halka halka kuşları toparlıyor, halka halka genişleyen bir çağrıyla"
Emine Hanım"ı suya inmiş bir amiral gemisi gibi dinledim dün. Anaç kuş kanatlarını germiş ve yola düzülme kösünü çoktan vurmuş" Sadece kendi partilileri değil, yaşanan hukuksuzluklara itiraz eden herkes, millet kulak veriyor bu çağrıya"
Kuşlar toparlanıyor" Kanat sesleri, kanat sesleri"

 

vakit