20 Temmuz günü Amerikan İstihbarat ve Ulusal Güvenlik İttifakı toplantısına katılan CIA (Amerikan Gizli İstihbarat Teşkilatı) Başkanı John Brennan, ‘Türkiye’de siyaset sahnesinde son birkaç yıldır önemli şeyler yaşanıyor. Erdoğan gün geçtikçe gücünü konsolide ediyor/ pekiştiriyor ve otoriterleşiyor. Darbe girişimi sonrası, Türkiye’de gerilmeler yaşanacak..’ ifadesini kullanmış ve ‘Türkiye’deki darbede CIA’in rolü’ ile ilgili bir soruyu ise ‘Erdoğan karşıtlığından haberdardık..’ karşılığıyla geçiştirmiş..
***
Sonra da, Amerikan makamları, ‘Bizim hiç bir ilgimiz ve haberimiz yoktu..’ diyorlar.
Ne o, yoksa ‘Bizden habersiz bir şey yapılamaz’ mı desinlerdi. 27 Mayıs’ın ardında da Amerika vardı, daha sonraki bütün darbelerin de..
Ve, bu mes’eleler üzerinde az-biraz bilgisi olanlar bilirler ki, NATO demek, Amerika demektir ve Türkiye de 1950’lerdeki ağır dünya şartları içinde ve Stalin Rusyası’nın tehditlerinden korunmak isterken, bir bakıma can havliyle, kendisini Amerikan emperyalizminin kucağına atmış ve Kore Savaşı’na katılarak ağır bedeller ödedikten sonra, NATO’ya alınmıştı.
USA emperyalizmi tarafından açıkça belirtilmiştir ki, NATO üyesi ülkelerin bütün askerî sırları, B. Amerika’nın (ve de NATO üyesi bile olmayan İsrail rejiminin) elindedir.
***
Bu minval üzere, Türkiye’deki geçmiş bütün darbelerden B. Amerika’nın haberi vardı, İngiltere’nin de.. Nitekim aradan 30 ve 50 yıl gibi süreler geçtikten sonra, açıklanan gizli belgeler bu oyunları ortaya koyar. Onlar kendi menfaatlerini düşüneceklerdir elbette..
20 sene öncelerde, Bosna’daki o korkunç Müslüman soykırımına da beş yıl, ‘ulusal menfaatlerine aykırı bir durum henüz sözkonusu değil..’ diye seyirci kalanlar da onlar değil miydi?
Emperyalist bir güce denk bir gücünüz yok ki, hesaba çekesiniz.
***
USA Dışbakanı John Kerry de, fitne karargâhını yıllardır Pennsylvania’da kuran F. Gülen’in, bu darbe teşebbüsünde suçlanan aslî faillerden birisi olarak iadesi istenmesi üzerine, ‘Türkiye’deki dostlarımıza, müttefiklerimize mütemadiyen söyledik. Bize iddia değil, delil gönderin. Bizim hukuk sistemimizin standartlarına göre geçerli olan deliller.. Bunları herkes biliyor’ diyor.
Kerry, ayrıca ‘Türkiye’nin NATO üyeliğinin tehlikede olabileceği’ni de eklemiş tehditlerine..
***
Başbakan Yıldırım, Amerikalılara gayet haklı olarak soruyor: ‘Siz 11 Eylûl 2001 Saldırıları’nı Usâme bin Laden’in yaptırdığına dair hangi delile sahip idiniz ki, hemen onu istediniz?’
İstemekle kalmadılar, hiçbir delil göstermeden; 11 Eylûl 2001 Saldırıları’nın asıl sorumlusu diye Afganistan’ı yerle bir ettiler; arkasından da, Irak’ı.. Ve, milyonlarca müslümanı öldürdüler.
Hattâ öyle ki, Amerikan emperyalizmi kendi iç güvenlik zaafının neticesinde meydana gelen 11 Eylûl 2001 Saldırıları’nı bile kendisine dışardan yapılmış bir saldırı gibi sayıp, NATO Andlaşması’nın 4. maddesine göre bütün NATO ülkelerinin kendi yardımına koşmasının şart olduğunu dikte etmiş ve kimse itiraz edememişti.
***
Ama, aynı Amerikan emperyalizmi şimdi, ülkemizde tezgahlanan son alçakça ve kanlı darbenin aslî faili ve azmettiricisi olarak suçlanan kişiyi koruyor ve korunan o kişi de, utanmadan dünya kamuoyuna, şu son barbarca kanlı darbe saldırısını bir tiyatro olarak sunmakla kalmıyor; ‘Türkiye’nin DAİŞ’i desteklediğini bütün dünya biliyor..’ yalanını yeniden sürüyor kumar masasına.. Darbeye karşı çıkan milyonlara da ‘ahmak sürüsü’ diyecek kadar seeviyesizleşen bu kişinin emperyalistlere bu derece hizmet sunacağı tahmin edilebilir miydi?
Evet, kuklayla değil, kuklacıbaşıyla hesaplaşmaya daha bir hazır olmak gerekiyor.
Emperyalist dünyanın bazı beyinleri ise, ‘Bu darbenin başarıya ulaşmamasıyla, İslamcılık daha bir güçlendi..’ diye dile hayıflanıyor.
Ye’se gerek yok, inanıyorsanız, güçlüsünüz ve ‘öldürmeyen yara, bünyeyi güçlendirir.’
stargazete