Wall Street Journal'in şu veya bu hesapla predatör kumpası kurması hiç önemli değil.
Neoconlar, Yahudi lobisi, Obama'nın geleceği şu bu, hiç önemli değil.
Amerika'nın, Uludere benzeri bir işi Pakistan, Afganistan ya da Irak'ta yapmış olması hiç önemli değil.
Ortada bizim yaşadığımız bir facia var.
Uludere o.
34 can bizim uçaklarımızın bombardımanında paramparça olarak can vermiş.
Adı doğru veya yanlış, "katliam" konmuş. "Katliam" tanımlaması gelmiş, sizin yıllardır oluşturmaya çalıştığınız bütün iyi çabaların üstünden buldozer gibi geçmiş.
Annelerin yüreğine ateş düşmüş çünkü.
Bölge insanının yüreği darmadağın hale gelmiş çünkü.
Devletin kafası allak bullak olmuş. Terör devam ediyor ama Uludere, terörle mücadelede bir kırılma meydana getirmiş.
Devlet hatayı kabul etmiş, ailelere tazminat ödemiş.
Ama yara kapanmıyor.
Nasıl oldu bu iş? Hata kimde?
Aradan 5 ay geçmiş.
Sanki top, elden ele dolaşıyor ve zaman içinde unutulması bekleniyor gibi bir izlenime yol açıyor.
Belli ki bu böyle gitmez.
Ben hissimi söyleyeyim:
Sanki Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı, daha çok şey biliyorlar.
Muhtemelen süreçte nerede yanlış yapıldığını da biliyorlar.
Ama adını koymakta tereddüt ediyor ve asıl kararın yargı tarafından verilmesini istiyorlar.
Belki de, biraz zaman geçmesini ve yaraların kapanmasını bekliyorlar.
Umdukları gibi yaralar kısmen kapanırsa, Uludereliler'le, tazminat vs. gibi çabalarla, duygular tamir edilirse, her şeyin daha kolay izah edilebileceğini düşünüyorlar.
Ama iş bu tasarımdan daha vahim seyrediyor.
Kumpas, dışarıdan içeriye lif lif örülen bir ağ gibi...
Yani, Uludere kanıyor.
Uludere kanarken, o sancılı sorunun çözülmesi neredeyse imkânsız.
PKK kullanır onu, KCK kullanır, BDP kullanır.
"Kürtler vuruldu" diye yazılır, söylenir, "Bir özür bile dilenmedi" diye yazılır söylenir.
Ne Tayyip Erdoğan'ın karizması kapatır bu yarayı ne de yapılan bunca hizmet.
En vahimi üstünü kapatma algısı
Kolay değil, evlat acısını yürekte soğutmak.
"Üstünü kapatma" gibi bir görüntü daha da vahimleştirir üstelik ortamı.
Onun için, hükümet, olayı samimiyetle araştırmalı, sonuca ulaşmalı ve halkla paylaşmalı. Kim yanlış yapmışsa, hesabı sorulmalı ve resmen özür dilenmeli.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından...
Bölgede tedavül eden ve insanların kafasını kurcalayan en kötü senaryoyu söyleyeyim:
Diyelim bilgiler geldi Uludere'den, Genelkurmay'da şu şu makamlarda değerlendirmesi yapıldı, operasyona karar verildi, bunu bir öneri olarak Genelkurmay Başkanı Başbakan'a iletti, o da sözlü onay verdi.
Yani hem Genelkurmay Başkanı'nın onayı var operasyonda hem sözlü olarak Başbakan'ın...
Böyle bir şey ise bile, Başbakan açıkça çıkıp söylemeli yaşananı.
Asla üstünü örtme çabası içindeymiş gibi görünmemeli. Çünkü öyle bir görüntü hem alttan alta oluşan kanaatleri değiştirmiyor hem de samimiyet ve güven sorgulamasına yol açıyor.
Taa en başta söyledim: Cumhurbaşkanı ve Başbakan gitmeli Uludere'ye... Annelerin babaların yüreği üzerine ellerini koymalı, bağırlarına basmalı, gözyaşı dökmeli onlarla birlikte.
Terör olmasaydı bunca acıların yaşanmayacağını söylemeli.
Biliyorum, yürekler yine sönmez ama bir parça teselli bulur en azından.
Ben, Tayyip Erdoğan'ın samimi izahının ve devlet adına özür beyanının bölge insanının yüreğini rahatlatacağını düşünüyorum. Bölge insanı o samimiyeti bekler Tayyip Bey'den...
Son sözüm şu: Uludere'yi annelerin yüreği kadar önemsemezseniz bu ateş sönmez.
bugün