Önümüzdeki günlerde Türkiye çokça Hizbullah"ı konuşacak, gündem hep Hizbullah olacak demiştik.
Bu dönem nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, ister iş oluruna bırakılsın, her şey kendi mecrasında aksın gitsin, ister azgınların baskısıyla tahliye edilenlerin dosyaları hızlandırılsın ve haklarında acil hüküm verilerek yeniden içeri alınsın, hiç fark etmez, Allah"ın izniyle her şey İslam"ın ve Müslümanların hayrına neticelenecektir, demiştik ya.
Bakın ne güzel gelişmeler oluyor.
Evet, dört bir yandan hücumlara maruz kalıyoruz, ekranlardan yapılan saldırıları, temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp ortaya getirilen iftiraları dinleyip duruyoruz.
Fakat bütün bunları bir tarafa bırakın, bunlar sizin hiç de yabancısı olmadığınız şeyler.
Biraz da bu konudaki güzel(!) gelişmeleri görelim canım.
Bakın şu bir hafta içerisinde biz kendilerinden hiç bir şey istemediğimiz halde bize neler verdiler neler, hem daha neler teklif ediyorlar?
"Hizbullah ve Siyaset"
Sonunda ekranlar geldi bu iki kelimeye kilitlendi kaldı; Hizbullah ve Siyaset.
Her şeyden önce medyamız Hizbullah kelimesini bizim için tescillemiştir, meşrulaştırmıştır artık. Bundan böyle Hizbullah kelimesini çekinmeden, etrafımıza bakmadan rahatlıkla kullanabiliriz. Medyamızın bize yaptığı bu kıyağı unutmayalım.
İsim olarak tescillediği gibi, kitle olarak da varlığını kabullenmiş, bundan böyle meşru görmüş, ekranlardaki her tartışmanın sonunda, köşe yazılarının bir yerinde mutlaka; "Hizbullah bölgenin bir gerçeğidir." buyurmuşlardır.
Ve şu andan itibaren siyasete girmemiz için de müsaade buyurmuşlardır, bu iyiliği de asla unutmayalım.
Mesela Cengiz Çandar ağabeyimizden de bu hususta vize çıkmıştır,
"Hizbullah Türkiye"nin siyasi denklemine eklenmiştir!" buyurmuşlardır.
İster müstakil bir parti kurarak, ister bağımsız adaylarla ve ister bazı partilerle anlaşmak suretiyle olsun, artık bizim siyasi arenada yerimizi almamız teklif buyrulmuştur.
Önümüzdeki Haziran seçimlerinde Güneydoğu"dan bazı vilayetlerinden bağımsız olarak sekiz on milletvekili çıkarabileceğimize işaret buyrulup yol gösterilmektedir.
Bilindiği gibi ardından da belediye seçimleri gelmektedir, beş on il ve ilçenin belediye başkanlığını da bizim için münasip görüyor büyüklerimiz. Anlayın canım artık, bunun ardından da ufaktan ufaktan birtakım ihaleler derken, müteahhitler dünyasında da yavaştan yavaştan yerimizi almış olacağız.
Gerçi bütün bunlar için bizim de bazı adımlar atmamız şart koşulmaktadır, eski günler için pişmanlık duymamız, bunu deklare etmemiz, sonra iyice şeffaflaşmamız, kısacası legalleşmemiz istenmektedir, artık bunu sizlerin takdirine bırakıyoruz.
Aldığımız teklifler sadece bunlardan ibaret değil
Bakın İmralı"dan da ciddi teklifler aldık. Gerçi tekliften önce ağır tehditler aldık, hatta savaş tehdidi gibi. Fakat galiba öfkeyle söylenmiş şeyler sayın siz bu tehdidi, çünkü ardından hemen o güzelim teklifleri sıralayıvermiş:
"Kent Konseyi"nde Diyarbakır"ın bütün kesimleri gelip yerini alabilirler, orada her şeyi özgürce tartışabilmelidirler. Bu Hizbullahçılarla da konuşulabilir, diyaloga geçilir, eğer eski tarzlarında devam etmeyeceklerse, özeleştirilerini yapmışlarsa, hatalarından ders çıkarmışlarsa, bundan sonra kendilerini legal olarak ifade edeceklerse onlar da çağrılır. Hem Konsey"de, hem de Kongre"de kendilerini temsil edebilirler."
İmralı"nın ardından bu defa Kandil"den, Murat Karayılan"dan "Eğer Hizbullah kendisini halka affettirirse" şartına bağlı olarak benzer teklifler almış bulunuyoruz:
Tabi bütün bu tekliflere sahip olabilmemiz için bizden istenilen bir tek şey;
Kendileri gibi pırıl pırıl ve bembeyaz olmamız.
İşte aldığımız teklifler bunlar arkadaşlar, bilmem siz ne düşünürsünüz?
doğruhaber