Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'in "imtiyazlı ortaklık" açıklamalarını işaret ederek, Başbakan Erdoğan, "Bunlar çok çirkin yaklaşımlar" şeklinde konuştu.
AB'nin muktebasatının belli olduğunu kaydeden Erdoğan, "Muktesabat içinde bu ve benzeri ifadeler yoktur. Bunlar siyasidir, duygusaldır ve bireyseldir. Eğer AB muktesebatı bir yol haritası ise, herkesin bu yol haritasına uyması gerekmektedir" dedi.
AB üyelik sürecinde kural değişikliğinin ve Türkiye'nin önüne yeni şartlar getirilmesinin "saçmalık" olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, "Böyle saçmalık olmaz. Bunun adı dürüstlük değil. Biz siyasetin dürüst olanını istiyoruz. Eğer bunu başarırsak, gelecek nesillere çok farklı bir dünya bırakırız" ifadelerini kullandı.
Sarkozy ve Merkel'in bu yaklaşımlarının altında, Haziran'daki AB parlamento seçimleri ve Almanya'daki seçimler olduğunu söyleyen Erdoğan, "Bu yaklaşım tarzının altında bunlar yatıyor. Sen çık politikalarını, ilkelerini anlat. Ama ilkelerini, politikalarını anlatmıyorsun, Türkiye üzerinden siyaset yaparak oy toplayacağını sanıyorsun Bunlar yanlış. Bunları deteklemek mümkün değil" dedi.
Türkiye'nin AB'ye yük olmaya değil, AB'nin yükünü almaya geldiğini kaydeden Erdoğan, "bunun önemli bir fark" olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin şu an AB üyesi birçok ülkeden birçok konuda daha ileri bir noktada olduğunu kaydetti.
Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:
"Bir haftada kararı verilip AB'ye alınmış ülkeler var. Ve bize cevap veremiyorlar, neye göre aldınız? İlkeler ortada. Bu ilkelere uymuyor. Kıbrıs iki parça, içinde bütünlüğünün olması lazım. Var mı bütünlük? Yok. Peki neye göre aldınız?"
"Üyelik kıstaslarını karşılamak için azami gayret gösteriyoruz. Bu süreç tek taraflı üstesinden gelinebilecek bir şüreç değil. AB ülkelerinin de aynı kararlılığı göstermelerini umuyoruz. Sürecin doğal mecrasında tutulması için siyasi engellerin kalkması ve yeni engeller konmaması gerekiyor. Son günlerdeki bu gelişmeler bizi üzdüğü gibi halkımızı da üzdü. Bu Türkiye-Fransa, Türkiye-Almanya ilişkilerini de olumsuz etkilemiştir"
"AB, 50 yıldır devamlı Türkiye'ye çalım atıyor. Buna da sabır diyoruz Özel bir ayrıcalık istemiyoruz. İstediğimiz eşit ve adil bir muamele. Ana ilkelerde ayrımcılık yapılmaması. Verilen sözlere sadık kalınması. Sürecin belli aşamasında yeni kuralların önümüze konmasını istemiyoruz. AB'deki tüm liderlerden, bu tutarlılığı beklemek en doğal hakkımızdır."
"DIŞ POLİTİKA VİZYONUMUZ DÜŞMAN KAZANMAK VEYA ÜRETMEK DEĞİL DOST KAZANMAK"
Türkiye'nin dünyanın en zorlu coğrafyalarından birinde yer aldığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar, Kuzey Afrika ve Asya'daki problemlerin Türkiye'yi doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendirdiğini kaydetti.
Bu bölgelerdeki istikrarın Türkiye'nin en büyük özlemi olduğunu kaydeden Erdoğan, "Küreselleşen dünyada sorunlar kesinlikle yerel kalmıyor. Komşu ülkelerdeki problemler sizi de etkiliyor. Biz düşman kazanmaya veya düşman üretmeye değil, dost kazanmaya geldik. Çünkü Türkiye, çevre ülkelerin birçoğu ile ilişkilerinde çok zayıftı ama şu an bizim komşu ülkelerin hepsiyle ilişkilerimiz gayet iyidir" dedi.
Irak'tak istikrarın sağlanması, ve Suriye-İsrail, İsrail-Filistin meselerinin çözümünde Türkiye'nin gayret sarfettiğini söyleyen Erdoğan, "Suriye ile İsrail arasında 5'nci round görüşmeleri başlattık. Dünyanın gözü bu görüşmelerin üzerindeydi. Gayet de iyi gidiyordu. Son Gazze olayı bütün bu süreci olumsuz etkiledi. Yeni yönetimin buna nasıl yaklaşacağını bilmiyorum ama son açıklamalara bakılırsa bu süreç şu an kesilmiş durumda" şeklinde konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin, Azerbaycan-Ermenistan, Pakistan-Afganistan ve Gürcistan-Rusya arasındaki problemlerin çözümünde arabulucu olarak aktif şekilde rol oynadığını belirtti.
"TÜRKİYE'SİZ BİR AB HRİSTİYAN KULUBÜ OLMAKTAN BAªKA HİÇBİR İŞE YARAMAZ"
Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında İspanya ile birlikte Medeniyetler İttifakı projesinin eş başkanlığını yürüttüğünü söyleyen Erdoğan, AB'nin Türkiye'nin üyeliğini kabul etmesiyle medeniyetler ittifakının merkezi olacağını kaydetti.
Başbakan Erdoğan şöyle konuştu:
"Medeniyetler İttifakı projesinde şu an 100'ü aşan bir dostlar grubunu oluşturmuş durumydayız. Zira medeniyetlerin çatışmasını değil, medeniyetlerin buluşmasını istiyoruz. Böylece terörle mücadelen olumlu neticeler alabiliriz."
"Dünyanın doğusu ile batısının birbirini çoğu alanda yanlış tanıdığını ve konumlandırdığını görüyoruz. Tüm bu yargıları yok etmek, toplumlar arasındaki ihtilaf noktalarını asgariye indirmek için Medeniyetler İttifakı projesinin önemine inanıyoruz. Biz medeniyetlerin uzlaşacağının mümkün olduğuna inanıyoruz. Nitekim bu girişimimiz dünyadan büyük destek almıştır."
Türkiye'nin küresel barışa katkı sağlayabilecek önemli bir ülke olduğunu söyleyen Erdoğan, "Türkiye'nin bu potansiyelini açığa çıkarmak için hükümetimiz döneminde çok yoğun girişimlerimiz oldu. Bunları bölgesel barışın hizmetine sunmaya başladık" dedi.
Erdoğan, "Özellikle bu potansiyel bağlamında Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği hayati derecede önemlidir. Türkiye'siz bir AB'nin son derece eksik olduğuna inanıyorum. Eğer Türkiye'nin olmadığı bir AB gerçekleşecek olursa, Avrupa Birliği Hristiyan kulubü olmaktan başka hiçbir işe yaramaz. Çünkü Avrupa Birliği ne bir din birliğidir, ne kurulduğundaki gibi çelik endüstri birliğidir, ne de Avrupa ekonomik topluluğudur. AB, sosyal birleşmenin adıdır. Bunu gerçekleştirirsek Avrupa Birliği medeniyetlerin
buluşma noktası olacak" dedi.
BAŞBAKAN ERDOĞAN, GAZETECKLİTİKA VİZYONUMUZ DÜŞMAN KAZANMAK VEYA ÜRETMEK DİLERİN SORULARINI CEVAPLANDIRDI
Başbakan Erdoğan, Ergenekon operasyonlarıyla ilgili bir soruya, "Yargının elinde bir çok belgenin olduğunu gördük. Bunlar güvenlik teşkilatlarımıza bildirilmiştir. Güvenlik teşkilatlarımız bunun gereğini yapıp araştırmalarını yaparak, oralardan elde ettikleri belge ve bilgileri ne aklınıza gelirse bunları yargıya teslim etmektedir. Bunun hükümete etkisi noktasında ise bu konudan rahatsız olan çevreler hükümetle bunun ilintisini kurmaya çalışıyor. Bugüne kadar bunlar ya sümen altı edilmiş ya da koruma
altına alınmıştır. Bu hükümet koruma altına almamıştır. Her şeyin ak mı kara mı ortaya çıkabilmesi için güvenlik güçlerinin yargının istediği belgeleri kendisine teslim etmesi, zanlı olan isimleri de götürüp vermesi görevidir. Bunlara karar kesinleşinceye kadar kimsenin suçlu deme hakkı yoktur" karşılığını verdi.
Türkiye AB ilişkileriyle ilgili bir soruyu cevaplandıran Erdoğan, "Türkiye - AB ile ortaklık modeli şeklini düşünmek aklımızın ucundan geçmez. Bizim için tek yol var, tam üyelik. Ne imtiyazlı ortaklık böyle bir model bugüne kadar yok. Bunlar yeni yeni kullanılan ortaklık şekilleri, şu anda da yok. Sayın Merkel, imtiyazlı ortaklık diye bir şey ortaya attı. Bunu savunmanın gayreti içinde. Hiç bir lider bulunduğu koltukta kalıcı değil. Merkel de değil. Kimileri geldi Türkiye'nin AB'ye girmesini istedi.
Merkelden önceki Almanya Başbakanı samimi olarak mücadele verdi. Ondan sonra gelen iktidar farklı engeller çıkarmaya çalışıyor. Sarkozy biraya gelince farklı, ayrılınca farklı konuşuyor. Doğrusu neyse onu söyle. AB şunu da diyebilir biz Türkiye'yi almayız da diyebilir. Mecbur da değiller. Bunu da söylesinler. Niye söyleyemiyorlar. Nüfusumuzun 71.5 milyon olmasından mı rahatsızsınız. Şu anda AB üyesi ülkelerin içerisinde 5 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var. Biz zaten AB'ye girmişiz. Ama onlar Türkiye
Cumhuriyeti'ni resmen almamanın yaklaşımı içindeler. Biz sabırlıyız, sabırla yola devam edeceğiz" diye konuştu.
Türkiye - Ermenistan ilişkileri noktasında geçmişle mukayese edilemeyecek bazı olumlu adımlar atıldığını belirten Erdoğan, "Bunlar alt ve üst düzeyde devam ediyor. Alt düzeyde teknik çalışmalar devam ediyor. Türkiye - Ermenistan ilişkileri her şeyden bağımsız bir ilişki değlidir. Bu ilişkilerin ilintili olduğu konular var. Bunları yok farzetmek mümkün değil. Azerbaycan - Ermenistan arasındaki sıkıntı bizi bağlayan bir konu. Bunu yok farzedemeyiz. Bizim Ermenistan'dan istediğimiz bir konu var. Karabağ'dan
Ermenistan'ın çekilmesi. Bu kararı BM Güvenlik Konseyi verdi. Orası işgal edildiği için Türkiye - Ermenistan sınır kapısı kapanmıştır. Bu sebep ortadan kalksın, kapıları hemen açalım. Türkiye'de 40 bin kaçak Ermeni var. Niye bunlar bizim ülkemize gelip girdiler. Ermenistan'da sefalet var. Biz bunları geri iade etmeyiz. Bizim ülkemizde barınma mücadalesi veriyorlar" dedi.
Erdoğan, 'Türkiye'nin AB üyesi olması için bütün üyelerin kabulu gerekiyor. Yunanistan'ın yaklaşımı nedir?' sorusuna, "Bugüne kadar olumlu olmuştur. Daha önce Simitis'in döneminde de iyi münasebetlerimiz olmuştur. Her dönemde münasebetlerimiz iyi olmuştur. Şu anda da Yunanistan Türkiye'nin ABb üyeliğine desteğini vermektedir. Kıbrıs sıkıntı olarak önümüzde durmaktadır. Bunu da aşarız" cevabını verdi.