Erdoğan despot, biz yandaşız öyle mi... Bir de kendinize bakın!

Hasan Karakaya

Gündem o kadar hızlı değişiyor, olaylar o kadar hızlı gelişiyor ki; bazı olaylar, arada “kaynayıp” gidiyor...

Mesela; Muharrem İnce’nin “CHP Grup Başkanvekili” sıfatıyla yaptığı konuşmanın üzerinde pek duran olmadı...

Bir “haber”le geçiştirildi.

Oysa Muharrem İnce, hangi “hesap”la olursa olsun; Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu yerden yere vuruyor ve diyordu ki;

“CHP çözüm üretemiyor. Ben bu eleştirileri partinin yetkili organlarında da yaptım ama bu eleştirilerin yararlı olduğunu düşünmüyorum... Bu organlar; dayanışma, istişare etme, ortak aklı ortaya çıkarma, karar alma organı olmaktan çoktan çıkmıştır.

Bu organlar; Sayın Genel Başkan’ın kimlerle aldığı belli olmayan kararlarını, onay makamı haline gelmiştir. Bu organlarda itiraz söz konusu değildir, sadece onay makamıdır.”

KEMAL BEY’İN NOTERLERİ!

Dikkat edin;

Muharrem İnce, “CHP’nin yetkili organları”nın sadece “onay makamı” olduğunu söylüyor...

Abdullah Gül için “Çankaya Noteri” ifadesini kullanan CHP’lilerin kulakları çınlasın!..

Meğer, “CHP’nin noterleri”ni gizlemek istiyorlarmış da haberimiz yokmuş... Muharrem İnce konuşmasaydı; “CHP’nin noterleri”nden hiç haberimiz olmayacaktı!..

Demek oluyor ki;

Bay Kılıçdaroğlu, “kimlerle aldığı belli olmayan kararlar” aldığında, CHP’nin yetkili organları “noterlik” yapıp, hemen “onayı” basıyormuş!..

Yani CHP’de;

“Bırak ağıdı, imzala şu kâğıdı!” ya da “Düşünme zararı, imzala şu kararı” kuralı geçerliymiş!..

Öğrendik, mutlu olduk.

DESPOTUN FERİŞTAHI!

Tabiî, hepsi bu kadar değil... Muharrem İnce’nin başka açıklamaları da var;

“Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde 130 milletvekilinden, 81 il başkanından ve 60 parti meclisi üyesinden hiçbiri İhsanoğlu’nu önermedi!.. Ve hiçbirinin de bu adaydan haberi yoktur...

Cumhurbaşkanı adayının tek başına belirlenmesi ve herkesin ismi televizyonlardan öğrenmesi sayın adayın partimizin önemli bir bölümüyle kan uyuşmazlığı yaşayabileceğinin düşünülmemesi, heyecan yaratmak ve motive etmek yerine ‘tıpış tıpış gideceksiniz’ diyerek seçmenle gerilim yaratılmasına itirazlarım var!.. Birinci turda çatı aday göstermek matematik bilimine ters düşmektir. Bu siyaseten cahilliktir.”

Lütfen dikkat!..

Muharrem İnce, “çok önemli bir iddia”yı gündeme getiriyor ve soruyor Kılıçdaroğlu’na;

“Adayı kiminle belirledin?”

Ve ekliyor:

“Çünkü Ekmeleddin İhsanoğlu ismini, birçok arkadaşım gibi, ben de televizyondan öğrendim... Aday belirlenirken; 130 milletvekiline, 81 il başkanına ve 60 parti meclisi üyesine niye danışılmadı, görüşleri niye alınmadı?

Şimdi soruyorum size;

Tayyip Erdoğan için sürekli “Despot!.. Diktatör!.. Tek adam!” diyen Kemal Kılıçdaroğlu; acaba kendi “despot”luğunu, kendi “diktatör”lüğünü ve kendi “tek karar verici”liğini gizlemek için mi yaptı o suçlamaları?..

KİM DİZAYN ETTİ?

Gördünüz işte;

Tayyip Erdoğan, “Başbakan kim olacak?” sorularına cevap vermeden önce, “AK Parti kurmayları ile istişare” yaptı, “il başkanlarının nabzını” yokladı.

Siz, kalkıp; bu adama “Despot!.. Diktatör!.. Tek Adam!” diyeceksiniz ama, “Cumhurbaşkanı Adayı”nı kendisi belirleyen, “CHP Grup Başkanvekili”ne bile haber vermeyen, “130 milletvekili, 81 il başkanı ve 60 parti meclisi üyesi”ne danışmayan bir Kılıçdaroğlu’na “Sosyal Demokrat” diyeceksiniz, öyle mi?!?..

Bırakın onu-bunu da;

Kılıçdaroğlu, bu adayı “kimlerle belirledi”, asıl onu sorun!..

Yoksa, 

“CHP içinde bir CHP” veya “CHP üstünde bir CHP” mi var?.. 

Ya da; 

“CHP’yi hangi el dizayn ediyor?”

“Demir bir el” mi,

“Derin bir el” mi?..

Bir de kalkmışlar;

“Erdoğan despot” diyorlar...

Bunlar;

Kılıçdaroğlu’nu hiç görmemiş!..

Baksanıza;

Ekmeleddin Bey’in adaylığını, “CHP kurmayları” bile, “televizyondan” öğreniyor!..

Daha nasıl “despot”, daha “nasıl diktatör” olunur ki?!?..

Baksanıza;

Adam, “emrindeki delegelere” güvenip, “hodri meydan” çekiyor CHP’li muhaliflere: 

“Hodri meydan... Hadi gelin, Kurultay’da hesaplaşalım!”

Belli ki; “Baykal ve ekibi”ni tasfiye ettiği gibi, “Önder Sav’ı harcadığı” gibi, geri kalan “muhalif”lerin defterini de dürecek ve “tek adam”lığını tescilleyecek!..

Erdoğan “diktatör” ha,

Siz, “diktatör” görmemişsiniz!..

HULKİ’Yİ NİYE KOVDULAR?

Aynı “CHP’li kurmaylar”ın ağızlarında ve “CHP’li Durdu Özpolat’ın sahibi olduğu Yurt gazetesi”nin köşelerinde; yeri geldiğinde “Erdoğan’ı eleştiren” yazarlar, her nedense “yandaş” diye yaftalanır!..

Ama kendileri; Allah’ın her günü “Kılıçdaroğlu’na yıkama-yağlama” yaptıkları halde “tarafsız”dırlar, “demokrat”tırlar, “bağımsız”dırlar!..

Sevsinler “bağımsız”lıklarını, sevsinler “demokrat”lıklarını, sevsinler “tarafsız”lıklarını!..

Hele, bir defacık olsun;

“Kılıçdaroğlu, Ekmel Bey’in adaylığına kimlerle karar verdi?.. 

Kılıçdaroğlu, daha önce hiç tanımadığı bir adamı nasıl aday gösterdi?.. 

Bu kimin projesidir, kimin dayatmasıdır?.. Bunca CHP’li dururken, bu ithal aday da nereden çıktı?” diye sorun bakalım, başınıza neler geliyor?..

Sormanıza da gerek yok... 

Sırf “Ekmeleddin’e hayır” dediği için Hulki Cevizoğlu’nun başına neler geldi, görmediniz mi?..

Adamcağız; “CHP’nin Halk TV’si”ndeki bir programda; “Atatürkçü yazarlar arasında da mı tetikçi vardı? İhsanoğlu’nu nasıl savunuyorlar? TV’deki gazeteci yorumlarına inanamıyorum!” dedi diye Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla “Sokak TV’den atıldı”, yetmedi; “Yurt Gazetesi’ndeki yazılarına da son verildi” iyi mi?..

Bunlar “demokrat”, bunlar “tarafsız”, bunlar “bağımsız” öyle mi?..

Güldürmeyin insanı!..

“Erdoğan despot, biz yandaş!.. 

Kılıçdaroğlu demokrat, bunlar bağımsız” ha!..

“Yoldaş” bunlar, yoldaş!..

“Candaş” bunlar, candaş!..

Bağımlılığa gelince:

“Bunlar, hem Kılıçdaroğlu’na, hem Durdu Özpolat’a göbekten bağımlıdırlar!”

O kadar bağımlıdırlar ki;

Hulki Cevizoğlu’nu işten attılar da, “gık”ları çıkmadı!..

Çıkamadı!.. Çıkabilemez!..

Seslerini çıkarsalar, biliyorlar ki, bu CHP’liler, bu Kılıçdaroğlu, bu Özpolat; adamın ümüğünü sıkar!..

İşte bu yüzden;

“Dut yemiş bülbül”e döndüler... “CHP yönetimi” de, “yoldaş ve candaş medya” da, “Penguen medyası”na döndü!..

Sadece onlar mı;

Bir “CIA organizasyonu” olan Freedom House adlı “basın kuruluşu” da, “Penguen medyası” saflarına katıldı...

Ne ses var, ne nefes!..

Oysa, “Tayyip Erdoğan düşmanlığı” yapmak için, “Türkiye’de basın özgürlüğü yok” diye raporlar hazırlıyorlardı...

Huu Freedom House;

Hani, siz “özgürlük evi”siniz ya; “CHP evinde bir gazeteci susturuldu”, haberiniz var mı?..

YILMAZ ÖZDİL’E AĞIT!

Biliyorum; ne Freedom House, ne de “yoldaş ve candaş” medya, “Yurt’tan ve Sokak’tan kovulan” Hulki Cevizoğlu için tek kelime açıklama yapmayacak, tek satır yazı yazmayacak!..

Buna karşılık;

Tek sermayesi “halk ve Erdoğan düşmanlığı” olan Yılmaz Özdil’e sahip çıkacaklar, onun “Hükümet’in baskısı ile Hürriyet’ten kovulduğunu” iddia edecekler ve bu gelişmeyi; “Basın özgürlüğü açısından çok vahim” diye yorumlayacaklar!..

Ulan, “tilki”yi bırakın da,

“Hulki”ye bakın, Hulki’ye!..

Yılmaz Özdil, öyle bir “tilki” ki, “Mardinli” olduğu halde, sırf “Beyaz Türkler sınıfı”na girebilmek için, kendini “İzmirli” diye pazarladı!..

Öyle bir “halk düşmanı” ki;

Sırf “Erdoğan’a oy veriyorlar” diye, “301 şehit” veren Soma halkına “müstehaksınız” dedi, 

“Uludere köylüleri” için “katır” dedi, “dindar ve muhafazakâr” insanları “bidon kafa”lılıkla suçladı!..

Ama, göreceksiniz;

Hulki Cevizoğlu için kıllarını kıpırdatmayanlar, Yılmaz Özdil’in ardından ağıt yakacaktır!..

Tabiî, boşuna üzülüyorlar...

Adam “tilki” dedik ya, Hürriyet’ten kovulmadan önce, o “Rahmi ağabeyinin Sözcü’sü” ile çoktaan anlaşmıştır... 

Hiç şüpheniz olmasın, kapağı oraya atar!..

Artık, “Uzun Adam seçimde morarır” diyen ama Erdoğan seçimden “zafer”le çıkınca; “Bırakın morarmayı, yüzü bile kızarmayan Necati Doğru ağabeyi” ile birlikte “halk düşmanlığı” yapmaya devam ederler!..

BUNLAR MI BAĞIMSIZ?

Olan, sadece “Paralelciler”e oldu... Adamlar, bir “bidon kafa”larını daha kaybettiler!.. 

Onun için de, Yılmaz Özdil’e sahip çıkarlar ama Hulki Cevizoğlu’nun adını bile anmazlar!..

“Çok özgür”ler ya!..

Tüküreyim sizin “ilke”lerinize!..

Kurban olun “yandaş”lara!..

Çünkü siz, “yandaşlar kadar özgür, yandaşlar kadar demokrat” değilsiniz!..

“Pensilvanya’ya kafadan bağlı, Kemal Kılıçdaroğlu ve Durdu Özpolat’a göbekten bağımlısınız!”

Hasılı kelâm, “özgür” değilsiniz!..

Daha ne diyeyim?!?..

************************************************************************

Paralelcilerin duası kabul olsaydı, gökten “kemik” yağardı!

“Paralel Çete’nin klavye militanları” sadece “fitne” üretmek, “kendilerine muhalif” olanlara “küfür ve hakaret” etmekle yetinmiyor... 

Bir yandan da; “kriz üretim merkezi” gibi çalışıyorlar...

“Saat başı mail, dakka başı tweet” sallayıp, diyorlar ki;

“Flaş!.. Flaş!.. Flaş!..”

• Obama, Erdoğan’ı tasfiye etmeye kesin kararlı!.. Erdoğan’ı uluslararası mahkemelerde yargılayacaklar!.. Erdoğan’a bir kazık da Putin’den!..

Moody’s, Türkiye’deki siyasî riskin 2015’e kadar devam edeceğini açıkladı!.. Ekonomik yavaşlama, istihdamı olumsuz etkileyecek, yüzbinlerce insan işsiz kalacak!

Kuzey Irak’ta kırmızı alârm!.. Putin, Davutoğlu’na darbeyi indirdi!.. Sermayesi güçlü olmayan şirketleri zor günler bekliyor!.. 2014’te emlâk sektörü durgun!.. IŞİD nedeniyle Irak’a yapılan ihracat yarı yarıya düştü!.. Ev için kredi çekecekler dikkat!.. Yerli yatırımcı dışarıya kaçıyor!.. Ekonomi türbülansa girdi!.. Ekonomide kriz geliyor!.. Erdoğan’ın etrafındaki çember daralıyor!”

Daha neler neler!.. Bunlar, sadece bir güne sığan “fitne”ler!.. Öyle bir “mail ve tweet bombardımanı” ki; zannedersiniz, bunlar “vatansever”dir ve Türkiye’yi düşünüyorlar!..

Oysa, bunlar; “Tam bir Türkiye düşmanı ve tam bir vatan hainidir” ki; bunların yaptığını “gâvur” yapmaz!..

Halk Erdoğan’ı “Cumhurbaşkanı” seçti ya, çılgına döndüler... 

Artık “beddua”yı bırakıp, “kriz duası”na çıktılar!.. 

Bunların duası kabul olunsaydı, gökten “kemik” yağardı!

yeniakit