Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gazze'de yönetimi elinde bulunduran Hamas'ın 'terör örgütü değil, mücahitler grubu' olduğunu söyledi. Batı'nın İsrail'e 'borcu' olduğunu kaydeden Erdoğan, "İsrail tarihin en kanlı en vahşi saldırılarından birini gerçekleştiriyor" ifadelerini kullandı.
İsrail ile Hamas arasındaki savaş 19. gününde ağır sivil kayıplarla devam ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin meclis grup toplantısında Tel Aviv yönetimini ve Batı'yı eleştirdi.
Türkiye'nin 'terörle mücadelesine' değinen Erdoğan, "Kendi topraklarında faaliyet gösteren örgüt mensuplarını koruyanların bir gün hakikati göreceklerini ümit ediyoruz. Her ne kadar onlar devlet olmanın, hukukun şartlarına uymasalar da biz kendi vakarımızın gereklerini yerine getirmekten vazgeçmeyeceğiz. Kirli kampanyalara karşı tavır koymaya devam edeceğiz. Bu onurlu duruşu günübirlik çıkarlara değişmeyeceğiz. Filistin'deki zulme karşı ilkeli yaklaşım en somut örneğidir." dedi.
"İsrail tarihin en kanlı en vahşi saldırılarından birini gerçekleştiriyor"
Hamas'ın 7 Ekim'de başlattığı saldırıların ardından başlayan savaş hakkında konuşan Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
"Filistin meselesine hep önce insan meselesinden baktık. 7 Ekim'den bu yana krizin daha fazla büyümemesi için elimizden gelen gayreti gösterdik gösteriyoruz. Toplam 8 uçak dolusu tıbbi ve insani yardım malzemesi gönderdik. 25 sağlık personelimizi ilk etapta Mısır'a sevk ettik. İsrailli siviller dahil, sivillere yapılan saldırıya karşı olduğumuzu açıkça ifade ettik. İsrail devletiyle bir sorunumuz yok, ama devlet yerine örgüt gibi tavrını asla tasvip etmedik, etmeyeceğiz. 7 Ekim'den bu yana İsrail tarihin en kanlı en vahşi saldırılarından birini gerçekleştiriyor. Tek başına bu tablo bile amacın kendini savunma değil insanlık suçun işlemeye yönelik bir vahşet suçu olduğuna göstergedir. Savaş uçaklarıyla gece gündüz şehirleri bombalayan, binalarıyla sokakları ateşe boğan, tanklarıyla silahlarıyla saldırıyı gerçekleştiren başka ülke bulamazsınız. İsrail ve dünyaya sesleniyorum. Toplantılar yapıyorlar, son toplantıda Hamas'ı bir terör örgütü olarak görüyor. Ey İsrail sen bir örgüt olabilirsin, Batı'nın sana borcu çok, ama Türkiye'nin sana borcu yok . Bu İsrail çocukları öldürüyor, o çocukların halini gördük, bunların paramparça oluşuna asla izin vermeyiz, çünkü insanlıktan nasibimizi aldık. Hamas bir terör örgütü değil topraklarını ve vatandaşlarını koruma mücadelesi veren bir kurtuluş ve mücahitler grubudur. Ben bunu Davos'ta söylemiş 'siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz' demiştim. O günden beri Davos'a gitmedim, benimle beraber olan 2 arkadaş başka siyasi partilerin başında. Biz dimdik ayaktayız.
İsrail ziyareti iptal
Ben bu Netanyahu'nun bir kere elini sıktım, tabii iyi niyetimiz vardı, suiistimal etti. İsrail'e gitme planımız vardı gitmeyeceğiz iptal. Ama şimdi maalesef o da olmayacak. Çocuklara kıymayın efendiler diyoruz. Anne babaların çocuklarının naaşına sarıldığı bir dünyada bir de o naaşlara isim yazıyorlar çocukları bulabileyim diye. Ey İsrail yanına ister Amerika'yı al ister Batı'yı. Amerika adaletle hükmedilmesini istemediği için o da kaybedecek. Bütün bir mesele adil bir dünyanın kurulmasından geçer.
Her gün alçakça öldürülen yüzlerce çocuk kadınlara sırtını dönen alçaklar için artık konuşma vakti gelmiştir. Çocuk bedenleri karşısında gözünü kapatarak Batının kendi tarihinden aldığı bir mirastır. Bu tavra dair pek çok kıyım vardır. Merhum Prof. Erol Güngör İsrail'in kuruluşundan bu yana izlediği kanlı politikayı şöyle tanımlıyor: Hasmının cansız bedenine basarak nutuk çeken bir katil tarihte yoktur. Biz Türk Milleti olarak yeryüzünde tarih boyunca ırkçılık yapmamış ve yapmayan tek halkız. Bunu en iyi Yahudi toplumu bilir. Yahudi düşmanlığı anti-semitizm çıkmamış tek coğrafya biziz.
'Derhal ateşkes ilan edilmeli'
Gazze'de yaşanan katliamın gerisindeki failler İsrail'e sınırsız destek verenlerdir. Gazze'de masumlar ölmeye devam ettikçe, yapılan hiçbir siyasi şov barış getirmeyecektir. İsrail yönetiminden ve toplumundan isteğimiz milletimizin duygusunu zedeleyecek tavırlardan uzak durması ve barış çağrımıza kulak vermesidir. Bu toprakları kan ve ateşe saran zulmü dün ve bugün de çözüm istemediğinin farkındayız. Sorunun farkında olmayan elbette çözüm istemez. Krizin başladığı 7 Ekim'den beri eylemlerin altında yatan sebep budur. İstiyorlar ki İsrail Filistin meselesi daha da büyüsün, buraya barış gelmesin. Bu coğrafyanın kaynaklarından orada binlerce yıldır yaşayanlar faydalanmasın. Sömürü düzeni gitsin. Biz buna itiraz ediyoruz. Hristiyan'ı Müslüman'ı Yahudi'siyle tüm dünyanın gerçekleştirdiği bu sömürüyü reddediyoruz.
Ortak ibadete yetkililer sahip çıkmıyor. Onları da arayarak, gerekli uyarıyı yapacağız. Sağduyu ve basiretle hareket ederek bize zorla giydirilen deli gömleğini parçalamamız gerekiyor. Geleceğimizle kaynaklarımla bedel ödemeye devam ederiz. Öncelikle tüm taraflar elini tetikten çekmeli derhal ateşkes ilan edilmelidir. İsrai'lin saldırıları füze atışları kesilmelidir, rehinelerin serbest bırakılması konusu hızla sonuçlandırılmalıdır. Çocukları kafeslere koyuyorsunuz. Gazze'deki acil ihtiyaçları karşılamak için koridor açılmalı yaralılara izin verilmelidir. Biz emre amade kıldık kılıyoruz. Refah Sınır Kapısı sürekli açık tutulmalıdır. İsrail yardım ulaştırılmasına, şehrin hızla ayağa kaldırılmasına, sahra hastanelerinin kurulmasına asla engel olmamalıdır. Biz yardım gönderdik göndermeye devam edeceğiz. Filistinlilerin arazilerini gasp eden sivilleri öldüren üstelik bunların İsrail desteğiyle yapılan bu saldırıyı hiçbir kavram örtmez.
"Filistin garantörlüğüne hazırız"
Savaşın yayılmaması için tüm aktörler sorumlu hareket etmemelidir. Akıl ve vicdan sahibi diğer tüm ülkeleri, İsrail devletinin aklıselime dönmesi için Netanyahu hükümetine baskı kurmaya davet ediyorum. Bütün bu gelişmeleri bir haçlı hilal taktiği bir kenara konulmalı. İnsani askeri konularda Filistin garantörlüğüne hazırız. Bir an önce bu teklifimizi değerlendirmeye somut adımlar atılmaya davet ediyoruz. Bölgede tüm aktörlerin yer alacağı bir uluslararası İsrail Filistin barış konferansı düzenlenmesini öneriyoruz. Elbette sorunun temel çözümü tüm dünya tarafından tanılan egemen bağımsız bir İsrail devletinin kurulmasından geçiyor. Filistin halkının göstereceği bu iradeye Arap dünyasının gereken maddi manevi desteği vermesidir. Bir kez daha dünya 5'ten büyüktür diyerek küresel yönetim ve haykırışımızı tekrarlıyorum. BM ve özellikle BMGK kendini sürekli reforma tabii tutmalıdır. Çocukların hunharca öldürülmesini sağlayan yapının kimse peşinden gitmez. Dileriz bu süreçler işletilir.
İnşallah 28 ekimde yapacağımız büyük Filistin mitingine kadar bu savaşın sönmesini ümit ediyoruz. Bu mitinge mümkün olan en yüksek katılımı istiyoruz. Sadece Türkiye ve Filistin bayraklarının olduğu bir mitingle gerek ülkemize gerek dünyaya mesajlarımızı vereceğiz. Tüm vatandaşlarımızı davet ediyoruz.
Aslında bugünkü toplantımızda cumhuriyetimizin 100. Yılıyla ilgili kapsamlı bir değerlendirme yapmayı planlıyorduk ancak Gazze meselesiyle ilgili ülke ve dünya kamuoyuyla paylaşmamız gereken mesajların aciliyeti sebebiyle vaktimizi bu konuya ayırmak mecburiyetinde kaldık."