Erdoğan aslında sadece Perez'i eleştirmedi.. Davos'un maskeli yüzünü de araladı.. Davos'u da boykot etti..
Erdoğan bununla da yetinmedi; vicdanı maskeli İsrail şakşakçılarını, işbirlikçilerini, İsrail'in saldırgan politikaları karşısında dilsiz şeytana dönüşen yerli işbirlikçilerini de eleştirdi, onları teşhir etti!
İlginç, havaalanına giderken insanlar ellerinde bayraklar, mehter marşını sonuna kadar açmış yürüyorlardı.. Gazeteler "Osmanlı tokadı" diye manşet attılar.
Irmak kendi yatağına geri dönüyor..
Bölgede siyasi bir deprem yaşanıyor. Osmanlı kendi küllerinden yeniden diriliyor.
Osmanlı derken monarşi, saltanat ve bir ailenin geri dönüşü değil, adına "cihan mefkuresi" denilen o şey toplumun zihninde yeniden canlanıyor.. 600 yıl süren, 3 kıtaya yayılmış bir medeniyetin çocukları bunlar.. Derin bir uykudan uyanıyorlar..
Çoğulculuğu onlar bizden öğrendiler, adaleti de.. Kendi tarihimizde şahikalara çıkan değerleri bugün batıdan ithal eden, batılılara hesap veren, azar işiten bir halkın çocukları tarihleri ile yüzleşiyorlar bugün..
Erdoğan'ın öfkesi, bir halkın genlerine kotlanmış insani refleksten başka bir şey değil bence..
Her insan, insan olduğu ölçüde bu tepkiye sahiptir..
Allah'tan korktuklarından daha çok İsrail'den korkanlar, Davos'ta yaşananları ilk gün kendi halklarına bile duyurmadılar kendi ulusal kanallarında.
O adına moderatör denen gazeteci, eminim profesyonel bir disiplin gereği ya da zamana ilişkin teknik bir sorundan ya da tarafsızlık gereği Erdoğan'a müdahale etmedi.. Kendi kariyerinden, geleceğinden, İsrail lobisinin öfkeli tepkilerinden çekindiği için Erdoğan'ı susturmaya çalışıyordu.. Belki kendi de siyonist biri idi, onu bilmiyorum, ama Perez'e gösterdiği anlayışın binde birini Erdoğan'a göstermedi..
Zaten Perez'in tavrı da kötüydü. Diğer konuklara sırtını dönüp, izleyenleri de bir kenara bırakıp, Erdoğan'a hitaben, tehdit eder gibi Erdoğan'a yüklenmeye başladı..
Perez kaba bir meydan okuma havası içindeydi sanki.. Erdoğan sessiz kalsaydı kendi yalanlarını bir bakıma tasdik ettirmiş olacaktır. Hani "sükut ikrardan gelir" ya.. "Ben yaptım oldu" havasında meydanı boş bulmuş, kendini susturacak kimse olmadığından emin bir şekilde konuşmasını keyfince sürdürdü..
Erdoğan oyuna gelmedi, tuzağa düşmedi. Komployu bozdu, Perez'in evdeki hesabı Davos'a uymadı.. Bir Molla Kasım çıktı ve hesap sordu. Beklenmedik, kural dışı bir olaydı bu!
Erdoğan kralın çıplak olduğunu söyledi..
Şimdi Erdoğan'ın dik duruşunu sürdürmesi gerekiyor. Yeşilköy sabaha karşı; "Dik dur, Allah bizimle!" diye inliyordu..
Arabuluculuk filan Türkiye'ye yakışmıyor. Ne o "postacı" rolü. "Köprü olmak" filan..
Numan Kurtulmuş da onu diyordu, "Arabuluculuk rolü Türkiye"ye yakışmıyor." Türkiye kendi barış projesi ile bölgede önemli, güçlü, tarihten gelen hakları olan bir ülke..
Bakın! Devrim yasalarından sayılan Hilafetle ilgili yasaya göre, "Hilafet mana ve mefhum olarak, Cumhuriyet ve TBMM'nin şahsı manevisinde mündemiçtir" Türkiye devleti yeryüzündeki bütün Müslümanların hak ve hukukunun korunmasından sorumludur ve bu konuda taraftır. Filistin ya da Gazze konusunda biz, bir tarafız.. İslâm ümmeti adına buna tarafız..
Bu bir insanlık sorunu olduğu için tarafız.
Müslümanlık adına tarafız.
Tarihten gelen hak ve hukukumuz adına tarafız.
Bir bölge devleti olarak tarafız!
Türkiye'ye arabulucu rolü vermek, rolünü ve misyonunu hafife almaktır..
Türkiye, İsrail'den Filistin halkının hakkının ricacısı / dilencisi değildir ve olamaz..
İsrail bugüne kadar meydanı boş bulmuş, astığı astık, kestiği kestik, bir şekilde kendinden hesap sorulamayacağından emin aklına eseni yapıyordu.
Oyalamaya, bahaneye, yalana-dolana hayır!
İsrail artık meydanın boş olduğunu sanmaması gerek.
Erdoğan'ın çıkışı İslâm dünyası için bir umut ve ışık olacaktır..
İslâm ülkelerinin çoğunun başındaki işbirlikçi diktatör rejimleri için de iyi bir ders olmuştur.
"Saygın" uluslararası örgütlerinde, göstermelik forumlarla "alavere dalavere, Kürt Mehmet nöbete" ayak oyunlarından vazgeçmesi gerekir..
Erdoğan yaptı yapacağını.. İçeride Türk derin devletini karıştırdı, dışarıda dünya derin devletinin kovanına çomak soktu!
Hak şerleri hayreyler/ Görelim Mevlam neyler/ Neylerse güzel eyler.
Selâm ve dua ile.
Vakit