Son günlerde muhalefetin psikolojik harp taktiği netleşti. Topyekûn saldırıya geçtiler. Koro aynı nakaratı tekrarlıyor: Erdoğan geçimsiz, geriyor, çevresini dikkate almıyor..
Ne yaparsa yapsın, nasıl yaparsa yapsın, o çevre, Erdoğan bugünkü istikametini sürdürdüğü sürece benzer şeyler söylemeye devam edecekti..
Bugünkü Erdoğan’la dünkünün arasında ne fark var.. Erdoğan teşkilatçı biri.. Kararlı, cesur, risk alan. Zaten daha önce “muhtar bile olamaz” hale getirdiğiniz adamı, bitmiş bir seçimden sonra kendi sırtınızda meclise taşımadınız mı? Ne oldu şimdi. Size, sizin amelinize hizmet etmiyor diye saldırıyorsunuz..
Erdoğan’la Davudoğlu’nun arasını açabilirler mi, Hakan Fidan ile aralarına fitne sokabilirler mi.. Bir de Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Başçı olayı var.. 3 dönem meselesi var..
“Erdoğan tarafsız değil” diyorlar, “partiye, hükümete, parlamentoya müdahale ediyor” diyorlar bir de.. Ve tabii Mısır, İsrail, Suriye politikası sebebi ile eleştiriyorlar bir de..
Aslında Erdoğan ne yapsa birilerinin gözüne batıyor. Beştepe külliyesinden tutun da Cumhurbaşkanlığı forsunun törensel anlamda canlandırılmasına kadar her şeyi sorun yapıyor birileri.. Aslında her şeye karşı çıkan bu tavırları ile inanılırlık ve ciddiyetlerini de kaybediyorlar..
İsterseniz bir de Erdoğan’ın bulunduğu yerden ve onun gözü ile bakalım. Davudoğlu Erdoğan’ın danışmanı. Dışişleri bakanı.. Şimdi de başbakan.. Her ikisi de bir misyonun adamı. Zor günlerde birlikte mücadele etmişler.. Yüzleri aynı yöne dönük ve devam eden bir senaryonun aktörleri bunlar..
Bu arada Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu. Hem de %52 ile. Siyasi bir kişiliği ve adanmış bir kişiliği var.. Seçimde, meydanlarda halka nasıl bir cumhurbaşkanı olacağını anlattı. Hedefinin başkanlık sistemi olduğunu da anlattı. Yetkilerini sonuna kadar kullanacağını da..
Mevcut anayasa fiili başkanlık sistemine imkan veriyor. Bu yetkileri Evren kendisi için düşünmüştü, bugün bu yetkileri kullanmak Erdoğan’a nasib oldu. Evet yetkili ve sorumsuz.. Bunu istemiyor idi iseniz, Anayasanın üzerinde uzlaşılan bölümüne bunu da ekleyip, meclisten geçirebilirdiniz.. Erdoğan bu yetkisini kullanacak.. Madem icranın başı, o yetkisinin gereğini de yerine getirecek.. Başkanlık ettiği kurul bir siyasi kurulun temsilcilerinden oluşuyor.. %50’den fazla halk desteğine sahip biri “parlamentodan bu yasa çıkacak” diyorsa, halkı iktidar üzerinde, muhalefet üzerinde baskı kurmaya çağırıyor demektir.. Kendinin o halka bir taahhüdü ve o halkın da bir konuda kendine verdiği bir destek varsa, bir hukuk düzeninde, bu iş parlamento iradesine ya da hükümet iradesine bağlı ise, halkı bu irade istikametinde tavır almaya çağırabilir.
Tarafsızlık, nötr olmak değil. İnancınız, tarih, kültür, gelenek, hepsini bir kenara bırakamazsınız. Size oy verenler bunları bilerek veriyor.. Siyasi bir kişiden hakim gibi davranmasını da isteyemezsiniz. Parlamenter düzende hukuk içinde kalarak, çoğulcu bir anlayışla pekala bu işler hallü fasl edilebilir..
CHP’lilerin bu konuda söyleyecek fazla sözleri olmasa gerek.. MHP’lilerin, Paralelcilerin, HDP’lilerin de. Hepsinin cemaziyel evvelini biliriz.. Mustafa Kemal, İsmet İnönü dönemi nasıldı, Gülen’in ağzından çıkanı, gerçeğin mümkün olan tek doğru şekli görenler mi daha demokrat.. Ya da örgüt hiyerarşisi içinde hareket edenler mi?
Darbecilerin avukatlığını üstlenen CHP’den mi akıl alınacak.. Güldürmeyin insanı.
Hakan Fidan olayına Erdoğan, böyle zor bir zamanda “okçular vadisini terk etmek” olarak görüyor. Zor bir süreçten geçerken onun o yerde durması gerektiğini düşünüyor ve bu anlamda da gönül koyuyor.. Erdoğan aynı zamanda duygusal biri.. Sitem eden biri.. Pasif tarafsızlık değil, aktif taraf olan bir kişiliğe sahip. Bir şeyi içinde saklamıyor.. İçindekini karşıdakinin yüzüne söylüyor.. Pragmatik yanları olsa da, daha çok ilkesel ve duygusal yanı ağır basıyor.. Merkez Bankası ihtilafı da oradan kaynaklanıyor.. Faizi baskılamak ilkesel bir tavır. Başçı mevcut kavram ve kurumlar içinde ve batının kapitalist sistemi içinde, varolan sistem içinde çözüm üretmeye çalışıyor, Erdoğan ipi koparmadan sonuna kadar germe taraftarı. Yüzü, istikameti batıya dönük değil.. Madem yeni bir uygarlıktan söz ediyoruz, risk almamız, bedel ödememiz, şartları zorlamamız gerek diyor.. Ortada sadece bir uslûb farklılığı değil, paradigma sorunu var.. Bu da aslında geçiş dönemlerinde normal.. Büyük değişim bir anda olmayacak.. Nerdeyse bir asırlık bir sistemden çıkıp, yakın geçmişte başarılı bir uygulaması ve bugün genel kabul gören, uluslararası karşılığı olmayan bir modeli uygulamaya koyarken bu tür sorunlar yaşanacak.. Bir bürokrat, bir siyasetçi kadar cesur olmayabilir.. Bu konu zaman zaman tartışma konusu da olabilir.. Bu işler dün de böyleydi. Şimdi belli çevreler bu konuların üzerine gidip, tartışma konusu yapıyorlar. Yoksa öyle vahim bir durum yok. Dün de böyleydi bugün de böyle, yarın da buna benzer olaylar olacak. İnsan olan her yerde bu tür olaylar olacak. Hz. Osman, Hz. Ali döneminde de olmadı mı? Peygamberler döneminde olmadı mı..
Bu konuya yarın da devam edelim en iyisi. Selâm ve dua ile..
yeniakit