Tayyîb Erdoğan, Uluslararası Nükleer Güvenlik Zirvesi toplantısına katılmak üzere Washington’a giderken, içerdeki mâlum bir grup medya, tam bir kuklalık halet-i ruhiyesiyle, Obama’nın Erdoğan’la görüşmeyeceğini gündemlerine oturtmuşlardı.
Böyle bir görüşme olmadığı takdirde, Erdoğan akıllarınca, -sadece ‘Başkan’ diye adetâ bütün dünyanın başkanı imiş gibi andıkları- B. Amerika Başkanı’nın nezdinde itibarsız hale gelecekti.
Bu durum, aşağılık kompleksinden de öte, beyinlerini ve kalblerini, fikir ve duygularını emperyalistlerin beğenileriyle özdeşleştirmiş ‘yerli yabancı’ların sergileyebileceği bir sefillik...
Erdoğan oraya, 50’den fazla ülke liderinin katıldığı bir uluslararası toplantı için değil de, sırf Obama ile görüşmek için gitseydi de görüşme gerçekleşmeseydi, bir diplomatik skandaldan söz edilebilirdi. (Kaldı ki Şimdi herbirisi hayatta olmadıkları için, isimlerini vermeden, sağdan ve soldan diye tarif edilen nice siyasetçilerin Amerikan Başkanı ile görüşmek için orada günler boyu beklediklerini ve yüzkızartıcı bir durum sergilediklerini hatırlatmakla yetinelim.)
Onca iddia ve temennilere rağmen Obama, Erdoğan’la resmî olmayan ve amma 50 dakika süren uzun bir görüşme yapınca, o görüşmeme ihtimalinden meded umanlar yamuldular; ama, utanmaktan nasibleri olmayınca, suratlarına tükürseniz, onu bile bereketli Nisan Yağmuru sanırlar.
***
Erdoğan- Obama görüşmesi’nin videosunu izledim. Obama’nınkini çok inceden olmasa bile Erdoğan’ın tavırlarını daha yakından bildiğimiz için; bakışlarından, yüz hatlarından, el hareketlerinden‚ Obama’ya‚ ‘Sizin siyasetiniz yanlış temellere dayanıyor ve yanlış bilgilendiriliyorsunuz’ der gibiydi. Ve, rahatsız değil, kararlı, kendinden emin ve kızgınlığını frenlemeye çalışan bir edâ içindeydi ve neyi dediğini, neyi istediğini, neyi savunduğunu bilen bir havada konuşuyor görüntüsü veriyordu.
Ve amma, görüşmeden sonra, Obama’nın, medya mensublarına yaptığı açıklamada, ‘Erdoğan’a medyaya uyguladığı baskılardan dolayı rahatsızlığını bildirdiği’ne dair sözleri, ilginçti. Obama böyle diyorsa böyledir, bazılarına göre.. Çünkü o, en büyük başkan, onların gözünde ve o, sorgulanamaz.
Ama, Erdoğan, Obama ile aralarında böyle bir konuşma geçmediğini açıklıyor; ‘gıyabımda değil, yüzüme karşı söyleseydi, bizzat Amerika’daki uygulamalardan örnekleri kendisine sergilerdim.’ diyordu.
***
Amerikan gizli belgelerini açıkladığı için, 4 yıla yakın zamandır, Londra’da sığındığı Ekvator Büyükelçiliği’nde mahbus kalan ve dışarı çıkamayan Julian Asange ve CIA belgelerini açıkladığı için 2,5 yıldır sığındığı Rusya’da gizlenen Edward Snowden gibi örnekleri bile göremeyenler, Amerikan Başkanı’nı veya özgürlükçü diye anlatılan başka ülkelerin devlet veya Hükûmet başkanlarına yapılan hakaret ve tehdidlerin derhal cezalandırıldığını nasıl dile getirsinler?
Kamuyu bilgilendirmek iddiasıyla, medya hizmeti görenlere tanınması prensip olarak kabul edilen faaliyet özgürlüğünen sığınarak, devletlerin gizli faaliyetlerini ortaya saçanlara dünyanın neresinde anlayışla yaklaşılıyor ki? Ama, ülkemizdeki bazıları, gazetecilik aşkı (!) adına gizli bilgileri ifşa edince, okyanus ötesinden Obama bile, onlarla dayanışma içine girip Erdoğan’ı gıyabında eleştirebiliyor.
Erdoğan’ın hele de bu gibi uluslarası diplomasi konularında çok net konuştuğu bilindiğinden, açıklamalarında bir yanlışlık olabileceğini sanmıyorum.
Nitekim, Erdoğan Brüksel’de geçen ay 35 kişinin hayatına mal olan patlamanın faili olan kişiyi Türkiye’den sınırdışı ettiklerini ve bunu Hollanda ve Belçika makamlarına bildirdiklerini söylediğinde, Hollanda ve Belçika makamları kendilerinin bu bilgileri geç değerlendirdiklerini söylemek zorunda kaldılar.
Bu bakımdan, Obama’nın bu son açıklamasında da Erdoğan’a da söylediğini ileri sürdüğü görüşleri, gerçekten söylemiş olsaydı, Erdoğan bunların cevabını verirdi. Kaldı ki bu gibi görüşmelerin kriptoları, resmi-gizli kayıtları vardır, Obama doğru söylüyorsa kriptoları açıklamalı..
stargazete