Erdoğan ve Arap Partilere Siyasi Dersler

Bu, söylemi ‘kendini kontrol ve sabır’ olan uzun bir yol ve bu yolda iki isim birlikte yürüyorlar.

Bu, söylemi ‘kendini kontrol ve sabır’ olan uzun bir yol ve bu yolda iki isim birlikte yürüyorlar. Türkiye gibi bir Ortadoğu ülkesinde en başarılı bu iki lider, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan siyasi derslerle dolu zengin bir deneyim sundular.

ABDULLAH RIBHİ
Laik bir devlette İslâmcı bir parti hakkında konuştuğumuz zaman Türkiye’nin modern İslâmcı partilerinin mühendisi Recep Tayyip Erdoğan’ın beslendiği zeka ve ferasetten konuşuyoruz aslında. Erdoğan, Türkiye’de devletin laiklik ilkelerini ve anayasayı koruma adı altında dört askeri darbeyle düşen demokrasiyi ortadan kaldırma fırsatı vermemek suretiyle pusuda bekleyen orduyla çatışmaya girmekten nasıl, niçin ve ne zaman kaçınacağını biliyor.

ERDOĞAN LAİK YASALARDAN İNTİKAM ALMADI
İlk olarak AKP’nin parlamentodaki büyük ezici zaferi ve ardından Abdullah Gül’ün muhalefetin ayak diremesine rağmen cumhurbaşkanlığı makamını kazanması, partiye anayasada son sözü söyleme imkanı sağlayabilirdi. Bununla birlikte Erdoğan Türkiye’deki parlamenter otoritenin tadının acı ve laikliğin bekçileriyle dolu olduğunu biliyor. Bu yüzden partinin anayasanın herhangi bir maddesini değiştirme niyeti olmadığına dair askeri kurumun tatmin etmeye başvurdu ve Erdoğan kendisinin de maruz kaldığı Türkiye’deki bireysel özgürlükleri çiğneyen yasalardan intikam almadı.

BIYIĞINI KESMEDİ
1980 yılında Kenan Evren’in yaptığı askeri darbe sonrası Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ilk kez Türkiye’deki laik yasalarla İstanbul’da ulaşım idaresindeki başkanlığı döneminde karşılaştı. Kendisinden Evren’in uyguladığı yeni bir dizi yasanın uygulanması bağlamında bıyığını tıraş etmesi istendi. Bu yasalar arasında bıyık ve sakal tıraşı, kadınların başörtüyle üniversitelere ve hükümet kurumlarına girmesi yasağı yer alıyor. Erdoğan bıyığını kesmeyi reddetti ve bu tavrı istifaya zorlanmasına sebep oldu.
Erdoğan, Necmettin Erbakan’la birlikte Refah Partisi’ni kurdu ve ordunun Refah Partisi’ni postmodern darbeyle uzaklaştırması sonrası 2003 yılına kadar milletvekili olamadı. Partinin hukuki ve anayasal açıdan üzerinde çalıştığı fırsat gelene kadar arkadaşı Abdullah Gül yerini aldı ve sonrasında Erdoğan Türkiye’nin başbakanı oldu.

ARAP İSLÂMCI PARTİLER DERS ÇIKARMALI
Türkiye’nin İslâmcı partilerinin deneyimlerinde önemli dersler vardır. Eğer Cezayir Kurtuluş Cephesi FİS bu derslerin yarısını hayata geçirseydi Cezayir’de bu yaşananlar olmaz, ordu FİS’i kökünden kaldıramaz ve şiddete sürüklenmezdi. Fakat FİS’in ve diğer Arap İslâmcı partilerin hatası, daha iktidara gelmeden anayasaya veya laikliğin ilkelerine darbe yaptıklarını ilan etmeleridir. Hamas hareketi örneğinde yaşandığı gibi parlamento çoğunluğunu kazandıkları ve çoğunluğu elde ettikleri vakit kendilerinden başka meşru kurum olmadığını ifade ediyorlar. Tıpkı parlamento otoritesinde yaşandığı gibi tenfiz ve güvenlik otoritelerini de elde etmeleri, kendilerine uygun anayasayı yapmaları, iç ve uluslararası dengeleri düşünmekten uzak ilkelerle bir tür baskı rejimi oluşturmaya çalışmaları gerektiğini düşünüyorlar.

Katar’da yayınlanan El Vatan gazetesi, 15 Kasım 2007
Arapça’dan çeviri: Halil Çelik / Vakit

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine
Ali Bulaç yazdı: Davutoğlu'nun İslami camia ile toplantısı, Suriye'de Esad'ın devrilişi...
Abdurrahman Dilipak: Yeni salgınlar kapıda!