AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz, Ankara'nın karanlık tünellerine girmedik, girmiyoruz, girmeyeceğiz. Bizi paçamızdan oralara çekmek istiyorlar. Bütün bu kirli senaryolara, kirli oyunlara, kirli ilişkilere, hukuk dışı girişimlere karşı boynumuzu hiçbir zaman bükmedik, bundan sonra da bükmeyeceğiz'' dedi.
Millet iradesinin üzerinde hiçbir güç olamayacağının altını çizen Erdoğan, ''Millet iradesine el uzatanlar karşısında hukuku ve demokrasiyi savunmaya devam edeceğimizi, bu uğurda her türlü sıkıntıyı göğüsleyeceğimizi buradan açık açık ifade ediyorum'' diye konuştu.
Erdoğan, parti genel merkezinde düzenlenen AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmaya, ''Toplantının ülkemize, milletimize ve demokrasimize hayırlı olmasını diliyorum'' diyerek başladı.
Çalışmalarına azim ve gayretle devam ettiklerini belirten Erdoğan, millete hizmet için bugüne kadar elde ettikleri deneyimi ortaya koyarak, gece gündüz demeden koşturduklarını söyledi.
Son dönemde açılışı yapılan tesisler ve hizmetleri anlatan, dış politikada özellikle vizelerin kaldırılmasına yönelik adımlar hakkında bilgi veren Erdoğan, ''İstanbul ile Şam yeniden buluşuyor, Ankara ile Amman yeniden kucaklaşıyor, İzmir ile Beyrut hasret gideriyor. Asırlar içinde oluşmuş dostluklar, kardeşlikler hatta akrabalıklar bugün yeniden hayat buluyor. İşte bu AK Parti iktidarının dış politikadaki başarısının en güzel ispatıdır'' diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin büyük, güçlü, yürekli bir devlet olarak tarih sahnesindeki haklı yerini aldığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
''Türkiye hiç çekinmeden, korkmadan, eğilmeden, bükülmeden Haiti'de insanlığı, Gazze'de vicdanı, Gürcistan'da hukuku, Afganistan'da huzuru, Irak'ta istikrarı, Avrupa'da medeniyetler ittifakını, Birleşmiş Milletler'de küresel barışı savunuyor. Bizim farkımız bu.
Türkiye'nin ulaştığı bu seviyelerin, sahip olduğu bu yeni vizyonun mimarları sizlersiniz. Sizleri yürekten kutluyorum. Sizin emekleriniz, gayretleriniz, sizin hayır dualarınız ülkeyi bu günlere taşıdı. Bu hayır duaları sadece Türkiye'de değil, Türkiye'nin dışından sizinkilerle bütünleşiyor. Türkiye'ye çok daha büyük sevinçleri yaşatacağız.''
Erdoğan, Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneğinden ''Dünya Barışına Katkı'' ödülü ile Orta Doğu'nun Nobeli olarak bilinen Kral Faysal ödülüne layık görüldüğünü anımsatarak, ''Her iki ödül de şahsımdan çok ülkeme, milletime verilmiştir; demokrasi için, özgürlük için, barış, huzur ve istikrar için yılmadan gayret gösteren ekibime ve teşkilatıma verilmiştir'' dedi.
''KİRLİ SENARYOLARA KARŞI BOYNUMUZU BÜKMEYECEĞİZ''
AK Parti'nin siyasi gerilimin içine girmeyeceğini, barışta, sevgide ve hizmette var olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bizi dedikoduların, söylentilerin, iftiraların, ithamların, karanlık ve kirli senaryoların peşine takılıp gidenlerin arasında bulamazsınız. Bizi millete efendi olmak değil, hizmetkar olmak yolunda bulabilirsiniz.
Biz Elmadağ'da ölüm virajlarına neşter vuruyoruz, Sakarya'da yollar inşa ediyoruz. Yolları hayatla buluşturuyoruz. İstanbul'u kültürün başkenti yapıyoruz. Biz okul açıyoruz, hastaneler inşa ediyoruz, yurtlar bina ediyoruz, konutlar üretiyoruz, milletin derdine çare bulmak için gecemizi gündüzümüze katıyoruz.
Biz, Ankara'nın karanlık tünellerine girmedik, girmiyoruz, girmeyeceğiz. Bizi paçamızdan oralara çekmek istiyorlar. Bizi, millete hiçbir faydası olmayan senaryolarına ortak etmek istiyorlar. Bizi, gerilim siyasetlerine alet etmek istiyorlar. Biz bunlarda yokuz ve olmayacağız. Bütün bu kirli senaryolara, kirli oyunlara, kirli ilişkilere, hukuk dışı girişimlere karşı boynumuzu hiçbir zaman bükmedik, bundan sonra da bükmeyeceğiz.
7 yıl boyunca aziz milletimizin bize yüklediği emanete gölge düşürmek isteyenlere fırsat vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. Ülke adına, gelecek adına, demokrasi ve özgürlük adına her türlü senaryo ve girişimin karşısında dimdik durduk, bundan sonra da aynı şekilde dimdik durmaya da devam edeceğiz. Anlamak ya da kavramak istemeyen herkese bir kez daha sesleniyorum: Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Demokrasilerde iktidarlar seçimle gelir, seçimle gider. Millet iradesinin üzerinde hiçbir güç yoktur, olamaz. Kendisini TBMM ve millet iradesinin üzerinde görenler, kendisinde böyle bir yetkiyi vehmedenler apaçık gaflet ve dalalet içinde olurlar.
(Bugün nasıl olsa benim elimde güç var...) Unutma; yarın bu güç elinden gidebilir. Bu güç elinden gittiği zaman halk nezdinde nasıl yargılanacaksın, bunun hesabını şimdiden yap. Bu hepimiz için geçerlidir.
Hükümet olarak, AK Parti olarak, millet iradesine el uzatanlar karşısında hukuku ve demokrasiyi savunmaya devam edeceğimizi, bu uğurda her türlü sıkıntıyı göğüsleyeceğimizi buradan açık açık ifade ediyorum.Merhum Özal'a suikast girişiminde bulundular. Birkaç dakika sonra yaralı haliyle kürsüye çıktı ve şu tarihi sözü söyledi: 'Allah'ın verdiği ömrü ondan başka alacak yoktur'. Biz de O'na teslim olduk. Mesele budur.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz kendi iktidarımızı kökleştirmenin değil, böyle bir şey asla söz konusu olamaz, biz halkın iktidarını, milletin egemenliğini kökleştirmenin gayreti içindeyiz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, parti genel merkezindeki Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, hükümete yönelik eleştirilere yanıt verdi.Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Haftalardır o aynı nakaratı, o aynı bitmeyen şarkıyı terennüm ediyorlar. 'Sivil diktatörlük' diyorlar, 'sivil faşizm' diyorlar, 'tek parti diktatörlüğü, tek adam özlemi' diyorlar. Peki soruyorum: Nereden çıktı şimdi bunlar, nereden lüzum gördünüz bu iddialara? Merhum Menderes'e, Merhum Özal'a karşı yürütülen bu kampanya bugün nereden ısıtılıp Türkiye'nin önüne sürülmüş? Arşivden bunları bulup çıkarttım. Aynı şeyleri merhum Özal'a da söylemişler. Gazetelerin başlıkları aynı. Şimdi aynı gazeteler arşivlerini yeniden gündeme getirdiler. 20-25 yıl önce bunlar aynen söylenmiştir. Şimdi tekrar ediyorlar. Hangi senaryoyu yeniden canlandırmanın peşindesiniz? Millete karşı yine nasıl bir kumpasın içindesiniz?
Biz 7 yıl boyunca bu ülkede sarsılmadan, yıkılmadan, eğilip bükülmeden millet egemenliğini savunduk, demokrasiyi savunduk, hakkı ve hukuku savunduk. İşte bugünlerde gündeme getirilenler... Siz zannediyor musunuz ki biz bunları hiç duymuyoruz. Bunlar duyuluyor ama biz hiçbir zaman gerilimin taraftarı olmadık. Biz işimize baktık. Ne yazık ki onlar da işlerine baktılar. Üzüldüğümüz yan bu. Sadece savunmakla kalmadık. Tüm bu ve benzeri kavramların altını, içini biz doldurduk. Daha tabii doldurulması gereken başlıklar var.''
''BİZ BUGÜN VARIZ, YARIN YOKUZ''
Başbakan Erdoğan, yaptığı konuşmada, ''Türkiye'nin 7 yıl öncesine göre çok daha özgür, demokrasinin standartlarını çok daha yükseltmiş, her konuda özgürce düşüncesini ifade edebilen, konuşabilen, tartışabilen bir ülke olduğunu'' vurguladı.
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Türkiye, her rengin, her nefesin, her sesin bir arada özgürce yaşadığı, birbirine saygı duyduğu, birbirinin özgürlük alanlarına daha fazla ihtimam gösterdiği bir ülke.
Altını çizerek söylüyorum, biz kendi iktidarımızı kökleştirmenin değil, böyle bir şey asla söz konusu olamaz. Biz halkın iktidarını, milletin egemenliğini kökleştirmenin gayreti içindeyiz. Biz bugün varız, yarın yokuz. Yarın milletimiz bizden emaneti alır. Biz de 'baş göz üstüne' eder emaneti sahibine teslim ederiz. Bu noktada öz eleştiriden de kaçmıyoruz. İlk zamanlarda bizi tanımayanlar olabilir, bizi anlamayanlar olabilir. Biz de kendimizi tam anlamıyla anlatamamış olabiliriz. Ama aradan 7 yıl geçti. 7 yıl boyunca yaptıklarımız ortada. 7 yıl sonra Türkiye'nin geldiği seviye ortada. Buradan bir kez daha söylüyorum, biz sadece bize oy verenlerin değil, 72 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının her birinin emanetini taşıyoruz. Her bir vatandaşımın yaşam tarzı, emniyeti, huzuru bizim teminatımız altındadır. Biz her zaman bu anlayışla hareket ediyoruz. Bundan sonra da aynı minval üzere yolumuza devam etmeye çalışacağız.
Kimse ülkeye korku salmaya kalkışmasın. Kimse milletimizi korkutarak, yapay korkular üreterek, tedirginlik yayarak buradan kendisine siyasi rant elde etmeye kalkışmasın. 'Tek parti iktidarı, sivil faşizm'... Allah aşkına soruyorum, Türkiye'de seçimler 5 yılda bir yapılırdı. Eğer bu bu işte bu kadar telaşı olan bir siyasi parti olsaydık bunu 5 yıldan 4 yıla indirir miydik? 5 yıldan 4 yıla indirdik. Niye? Daha seri milletin huzuruna çıkalım, millete hesap verelim, diye.
Allah aşkına, cumhurbaşkanı parlamentoda seçiliyordu. Biz ne dedik? 'Halka gidelim' dedik. Yıllar yılı, bu ülkede 'cumhurbaşkanını millet seçsin' dediler. Kimse buna cesaret etti mi, kimse bu adımı attı mı? Atmadı. Ama biz ne yaptık? 'Hayır' dedik, 'gideyim millete'. Referandumunu yaptık ve cumhurbaşkanını milletin seçmesini ve '7 yılda bir değil, iki kere olmak kaydıyla 5 yılda bir, millet cumhurbaşkanını yani kendi başkanını seçsin' dedik. Bu neyi gösteriyor? Bu tek parti iktidarına ve sivil faşizme son vermenin en somut örnekleridir.''