AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İsrail'deki bazı sorumsuz çevrelere de seslenmek istiyorum, bunlar hükümet çevreleri, bunlar bazı medya çevreleri. Yalan yanlış haberlerle kasıtlı yönlendirmelerle hakaret içeren yaklaşımlarla lobilerin, medyanın ayak oyunlarıyla Türkiye'nin karşısına dikilmeyin'' dedi.
Başbakan Erdoğan, ''Türkiye İsrail ilişkilerine zarar verecek, iki ülkenin karşılıklı menfaatlerine gölge düşürecek provokasyonlara yeltenmeyin. Bu yaklaşımlarınızla da İsrail devletinin de İsrail halkının da menfaatlerine hizmet etmiş olmuyorsunuz'' diye konuştu.
Erdoğan, ASKİ Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti'nin ''Tüm Türkiye Belediye Başkan Adayları Tanıtım Toplantısı''nda yaptığı konuşmada, seçim boyunca tüm Türkiye'de yankılanacak sloganlarının ''İşimiz hizmet, gücümüz millet'' olacağını söyledi.
Güçlerini milletten aldıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, bu güçle millete hizmet ürettiklerini belirtti. Erdoğan, bundan sonra da ''bu anlayışla bu parolayla güçlerini milletten alarak, hizmet üretmeye devam edeceklerini'' belirterek, şunları kaydetti:
''Biz 'barış içinde yarış' diyoruz. Biz seçim yatırımı olsun diye popülizm yapmıyoruz. Seçim yatırımı olsun diye milletimizin mukadderatı ile geleceği ile oynamıyoruz. Avrupa'nın bazı ülkelerinde olduğu gibi başka ülkelerin üyeliklerini tartışmaya açıp ayrımcılık, dışlayıcılık yapan, başka milletler üzerinden iç siyaset yapan bir hareket olmadık. Çevre ülkeler üzerinden iç politika istihbaratı yapan, seçim uğruna başka milletleri tahrif eden, kötüleyen bir yaklaşımın da içinde olmadık. Başka ülkelerin insanlarını, partilerini muhatap alarak hamaset yapan bir hareket de olmadık.''
ELEŞTİRİLERİMİZDE SERTLİK BULANLARI AYNAYA BAKMAYA DAVET EDİYORUM
Partililere ''Son günlerde İsrail'de siyasi kampanyanın nasıl yürütüldüğünü çok iyi görüyorsunuz'' diye seslenen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bir lider diyor ki 'Seçilirsem Hamas'ı yok edeceğim'... Bir lider diyor ki 'Hamas liderleri yok edilmeli', 'İran nükleer programından vazgeçmezse bombalanıp yerle bir edilmesi lazım.' Diğer bir lider diyor ki 'Tokat sert olacak. Gerekirse tekrar Gazze şeridine saldırabiliriz'. Başka bir lider diyor ki 'Bütün düşmanlarımızı imha edeceğiz'. Bu söylenenlerin Gazze'de yaşananların nasıl bir seçim yatırımı olduğunu şimdi gayet iyi anlıyorum. Savaş çığırtkanlığı yapan, vurmayı, yok etmeyi, kan üzerinden, ölüm üzerinden, bir anlayışla siyasi rekabette geçer akçe bir yol kabul etmek bizim kitabımızda yok. Daha fazla öldürmeyi vaad eden bir seçim kampanyası olabilir mi? Bu savaş zihniyeti hangi demokrasiyle bağdaşabilir? Hangi hukuk anlayışıyla tarif edilebilir? Hangi insaniyetle hangi siyasetle izah edilebilir, soruyorum sizlere... Oy uğruna insanların hayatlarıyla onurlarıyla mukadderatıyla oynamak neyle izah edilebilir? Ondan sonra birileri çıkıyor diyor ki 'Kin ve nefret tohumları ekmeyin'... Ülkemizden diyenler var bunu. Bu mu kin ve nefret tohumu ekmek? 'Şiddete, çatışmaya tahrik etmeyin'... Bizim eleştirilerimizde sertlik bulanları aynaya dönüp bakmaya davet ediyorum. Bu savaş çığırtkanlığı, bu kin, nefret bezirganlığı nedir? Böyle bir siyaset olur mu? Böyle bir diplomasi olur mu? İşte bu yüzden 'Barış içinde yarış' sloganımızın önemi daha iyi ortaya çıkıyor.''
BARIŞA, DOSTLUĞA, REFAHA KATKIDA BULUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''İsrail'deki bazı sorumsuz çevrelere de seslenmek istiyorum. Bunlar hükümet çevreleri, bunlar bazı medya çevreleri. Yalan yanlış haberlerle kasıtlı yönlendirmelerle hakaret içeren yaklaşımlarla lobilerin, medyanın ayak oyunlarıyla Türkiye'nin karşısına dikilmeyin... Türkiye-İsrail ilişkilerine zarar verecek, iki ülkenin karşılıklı menfaatlerine gölge düşürecek provokasyonlara yeltenmeyin. Bu yaklaşımlarınızla da İsrail devletinin de İsrail halkının da menfaatlerine hizmet etmiş olmuyorsunuz.
Türkiye'nin amacı bölge barışına, güvenliğine katkıda bulunmaktır. Biz bölgedeki tüm halkların, tüm insanların huzur içinde, esenlik içinde, barış içinde, refah içinde olmasını arzu ediyoruz. Tüm insanları etnik kökenine, dinine, mezhebine, ülkesine göre değil, sadece insan olarak görüyor ve insanı yaradandan ötürü seviyoruz. Farkımız budur. Önümüzdeki dönemde de aynı samimiyetle aynı heyecanla barışa, dostluğa, refaha katkıda bulunmaya devam edeceğiz.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Ana muhalefet ne zaman genel kongreye gitse, ne zaman seçime gitse hemen aydınlanmaya uğruyor, açılıma gidiyor, toplumun gündemine yaklaşıyor, sosyal devleti hatırlıyor'' dedi.
Erdoğan, ASKİ Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti'nin ''Tüm Türkiye Belediye Başkan Adayları Tanıtım Toplantısı''nda yaptığı konuşmada, AK Parti kurulduğunda Türkiye'nin üzerinde kara bulutlar dolaştığını, ekonomik, siyasi ve sosyal anlamda dar boğazdan geçtiğini belirterek, milletin krizlerden, kaoslardan, belirsizlikten, yamalı bohça gibi koalisyonlardan bezdiğini, yolsuzluk, yoksulluk ve yasakların çığ gibi büyüdüğünü, sorunların çözülemediğini, çözüm üretilemediğini, geminin su almaya başlayarak hızla dibe doğru gittiğini, ülkenin ulusal ve uluslararası itibarının yara aldığını söyledi.
Türkiye'yi ak yarınlara kavuşturmak, ak günlerle buluşturmak, aydınlık günlere ulaştırmak için AK Parti'yi kurduklarını dile getiren Erdoğan, ''Milletimize, 'bizatihi kendisi çözüm üretecek' dedik. Çünkü 'bu millet buna muktedirdir' dedik. 'Milletimiz artık kendi sesini yükseltecek, artık herkes susacak, bu millet konuşacak' dedik. O zaman dedik ki 'yeter artık söz de karar da milletindir. AK Parti'yi millet kurmuştur, iktidara da millet taşıyacaktır' dedik'' şeklinde konuştu.
Partiyi kurduktan sonra Türkiye'yi adım adım, ilçe ilçe, köy köy dolaştıklarını ve her yerde büyük bir coşku, sevgi, özlemle kucaklandıklarını, mahşeri kalabalıklarca karşılandıklarını, milletin hayır duasını aldıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, Türk milletinin, önce 3 Kasım 2002'de, ardından 28 Mart 2004'te ve 22 Temmuz 2007'de, artan bir muhabbetle ''AK Parti'' dediğini kaydetti.
Erdoğan, Türkiye'nin 780 bin kilometresindeki her bir vatandaşa karşı mahcup olmamanın en büyük gayeleri olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''(Milletimizin başı öne eğilmeyecek, bu parti yüklendiği sorumluluğu hakkıyla taşıyacak, millete hizmette yorgunluk yoktur, olamaz) dedik. 'Milletin emanetine halel getirmeyeceğiz' dedik. Hamd olsun ne dediysek onu yaptık. 'AK Parti, temiz siyasetin adresidir. AK Parti, ilkeli siyasetin adresidir. AK Parti, millet odaklı insan odaklı siyasetin adresidir' dedik, bunu yaptık. AK Parti bizzat milletin partisidir, milletin iktidarıdır. Partimizi kurduğumuz andan, iktidara geldiğimiz andan itibaren bu ilkelerden şaşmadık. Siyasetin kirli ayak oyunlara hiçbir zaman tevessül etmedik. Popülizm bizim siyasetimizde kendisine asla yer bulamadı. Toplumun karşısına her zaman samimiyetimizle, açık yürekliliğimizle çıktık, açık sözlü olduk. Rotamızı milletin rotasından asla ayrı gayrı görmedik. Seçimden seçime vatandaşımızı hatırlayan, seçimden seçime Anadolu yollarına düşen, seçimden seçime halkın hatırını soranlardan olmadık. Ankara'ya mahkum olan bir siyaset anlayışını ülkemizde egemen kılmadık ve 'Ankara'ya mahkum olan siyaset anlayışını ülkemizden kovuyoruz' dedik ve kovduk.
Biz dünyayı dolaştık. Biz dolaşırken ana muhalefeti de yavru muhalefeti de 'bunlar çok geziyorlar' dediler. Onların anlayışında Ankara'dan dışarı çıkmak yoktu ama biz önce 81 vilayetimizi fellik fellik dolaştık. Ondan sonra da tüm dünyayı dolaştık, çünkü yapmamız gereken, ulaşmamız gereken buydu. Bu millete yakışan buydu. Bizim tarihimizde bu vardı. 'Tarihimizin o şanlarla dolu, zaferlerle dolu yapısını biz ayağa kaldıracağız' dedik, bunu başardık, ayağa kaldırdık. Şimdi de bunun heyecanı içindeyiz, bunu sürdürüyoruz ve sürdürmeye devam edeceğiz.''
Bu yola barış ve kalkınma için koyulduklarını, şimdiye kadar da bu alanda büyük mesafeler aldıklarını ifade eden Erdoğan, ''Türkiye haritasının belli kesimlerine hitap edemeyenler, Sivas'tan öteye geçemeyenler var değil mi? Hala var mı? Var. Sivas'tan öteye hala geçemiyorlar. Biz 81 ilin 81'inde varız. 71,5 milyon vatandaşımızın her biriyle el eleyiz. Biz milletin efendisi değil, bu milletin hizmetkarıyız bizi onlardan ayıran bu'' dedi.
ÇÜNKÜ SANDIK GÖRÜNDÜ...
''Ufukta sandık göründü siyasi partilere bu aralar bir haller oldu. Birdenbire Türkiye'yi hatırladılar, halkı hatırlamaya başladılar'' diye konuşmasını sürdüren Erdoğan, milletin on yıllardır özlemini duyduğu, hasretini çektiği mevzuların bu partilerin gündemine girmeye başladığını söyledi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Biz de tabii sevindik. On yıllardır ayak direttikleri o engeller, çeşitli yaklaşım tarzlarıyla ortaya koydukları engel kabul ettikleri bu konulara, şimdi baktık ki şefkatle yaklaşmaya başladılar. Gerilim ürettikleri, fırtına kopardıkları konular siyasetlerinin ana başlığı haline geldi, çünkü sandık göründü. Bunlar müthiş bir aydınlanmaya maruz kaldılar. Bu ana muhalefet ne zaman genel kongreye gitse, ne zaman seçime gitse hemen aydınlanmaya uğruyor, açılıma gidiyor, toplumun gündemine yaklaşıyor, sosyal devleti hatırlıyor. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi? Detaylarına girmeyeceğim. Bizler diyoruz ki istismar politikalarıyla değil, samimi politikalarla halkımızın karşısına çıkmadığınız müddetçe halkımız sizi asla hiçbir zaman tek başına iktidar yapmayacaktır, bunu böyle bilin.''
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Bosna'da başörtüsü dağıttığını, çarşaflılara rozet takmaya başladığını dile getiren Erdoğan, ''Bunlar da güzel gelişmeler, arkadan baktık değişik değişik haberler gelmeye başladı. Baktık daha da ileri gitmeye başladılar'' dedi.
CHP'nin kurmayı vadettiği ''mahalle evi''ni AK Parti'li belediyelerin ''semt konakları'' adı altında çoktan kurduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, ''Biz semt konaklarında Kur'an eğitimi vermiyoruz. Bilgisayar, okuma yazma, yabancı dil eğitimi veriyoruz, el işi yaptırıyoruz. Bizim ulaştığımız bu yerlere bunların hayalleri bile ulaşamaz ve ulaşamadılar'' diye konuştu.
TERECİYE TERE SATMANIN NE ANLAMI VAR
Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığının Kur'an kursları olduğunu için semt konaklarında Kur'an eğitimi vermediklerini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Tereciye tere satmanın ne anlamı var. Dürüst olalım, samimi olalım. Bu işin erbabı orası. Efendim 'bir odayı biz bu işe ayardık, müftülüğe müracaat edeceğiz oraya hoca tayin edecek.' Müftünün işi gücü yok elinde bu kadar kadro var, bir de oraya hoca mı tayin edecek? Şu anda devlet olarak Diyanet İşleri Başkanlığı bunun gereğini yapıyor. Sadece oy endişesiyle biraz da buradan oy alırım diye kalkıp da bu tür oyunların içine girilmesinin kimseye kazandıracağı bir şey yok. Benim halkım da gelmiyor zaten. Camilerimiz var bu camilerimizde de bu eğitimler verilebilir. Bakıyorsunuz Kocaeli'nde bir caminin yapılmasına izin verilmeyecek kadar ileri gidiyorlar. Bu CHP zihniyeti İstanbul'un en önemli olan yerlerinden birinde ihtiyacı olan bir yerde camiyi imar planlarından çıkaracak kadar ileri giden bir anlayışın temsilcisi. Daha da ileri gidiyorum bu noktada eğer 'halkın talebidir' diyorsan, orada da halkın talebi var halkın talebinin önüne niçin geçiyorsun?''
Tüm bu gayretleri, bütün bu girişimlerin amacı ne olursa olsun büyük bir memnuniyetle mutlulukta izlediğini ifade eden Erdoğan, ''Hayırlı olsun diyorum. Ana muhalefetin şu andaki tüm temsilcilerine de teşekkür ediyorum ama sözünüzün arkasında durun. Seçimi kazandınız kazandınız millet sizi izleyecek ama kazanamadınız bunları yapan Ak Parti yönetimlerine estek köstek olmayın. Konu ne olursa olsun diğer partilerin de milletin gündemine dönmesinden, milletin hissiyatına yakınlaşmasından her zaman memnuniyet duyarız'' dedi.
Bazı köşe yazarlarının, ''sahicisi varken taklidine gerek yok'' diye yorumlar yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Biz olayı böyle de değerlendirmiyoruz ama Ak Parti'yi farklı yere oturmak isteyenler, 'AK Parti İslamcı partidir' diyenler var. Lütfen ne dinimiz İslam'a ne de AK Parti'ye kimse saygısızlık yapmasın, alavere dalavere yapmasın. Bir defa 'AK Parti İslamcı bir partidir' ifadesi temelinden yanlıştır. Ak Parti demokratik laik sosyal bir hukuk devleti içinde kurulmuş muhafazakar bir kimliğe sahip bir partidir. İslam hiçbir partinin sıfatı olacak kadar aşağılanamaz, lütfen bunu birbirine karıştırmayalım.
Bu ifadeleri kullananların da dinimize ne kadar saygıları olduğu bellidir. Bizler bu yolda çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz, din üzerinden siyaset yapılmasına fırsat vermeyeceğiz. İnsan eksenli siyaseti kendimize hedefledik, bunu muhafazakar demokrat bir anlayışla sürdürmeye devam edeceğiz.''