Başbakan Tayyip Erdoğan'ın önceki gün gerçekleşen Bağdat ziyareti, işgal altındaki komşu ülkeyle yeni dönemin başlangıcı oldu. Erdoğan, Irak'a giden diğer liderlerin aksine havaalanında resmî törenle karşılandı ve uğurlandı. Dönüş yolunda uçaktaki gazetecilerin sorularını cevaplayan Başbakan Erdoğan, iki ülke arasındaki münasebetlerin hızla geliştiğini anlattı. 'Stratejik İlişkiler Yüksek Konseyi' kurulmasına ilişkin anlaşmanın önemini vurgularken, Irak petrolleriyle ilgili çarpıcı bir açıklama yaptı. Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı'na Irak'ta petrol arama, çıkarma ve pazarlama hakkı verilmesini yazılı bir belgeye bağladıklarını söyledi. Ayrıca Irak'ın kuzeyinden çıkarılan doğalgazın, Yumurtalık Petrol Boru Hattı'na paralel bir hat üzerinden Avrupa'nın enerji talebini karşılayan Nabucco'ya bağlanması gündemde. Türkiye, bununla ilgili önerisini Bağdat'a sundu.
Erdoğan, Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetime de bir kez daha olumlu mesajlar gönderdi. Kürt liderlerin yaptığı, 'Topraklarımızda PKK terör örgütünü görmek istemiyoruz' açıklamasına atıf yapan Başbakan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu noktaya gelmişken, bizim hala üstüne üstüne gitmemiz doğru olmasa gerek. Yerel yönetim bölgesinde birçok Avrupa ülkesi konsolosluk açtı. Ama bizim kamuoyumuzda bir hassasiyet var. İster tanı, ister tanıma; ama Irak Anayasası'nda bu var. 'Ben senin anayasanı tanımıyorum' deme hakkına sahip değiliz."
Başbakan Erdoğan, TPAO'ya, Irak'ta petrol arama, çıkarma ve pazarlama imkânı veren kararın nasıl alındığını şöyle anlattı: "Ellerinden TPAO ile ilgili taahhüt yazısını aldık. Yemek esnasında hazırlandı. İçeride Cumhurbaşkanı, Başbakan, Başbakan yardımcıları Behram Salih de vardı. Herkes söz verdi, ama kimse ortaya bir şey koymadı; 'Bu akşam bana müjdeyi vereceğinizi söylediniz.' dedim. 'Buradan yazıyı almadan gitmem.' dedim. Onun üzerine, meğerse zaten 4'lü olarak talimatı vermişler. Yazı hazırlanıp geldi. Irak Petrol Bakanı imzaladı. Başbakan'a imzalattı." Irak hükümetinin izin vermek için günde 500 bin varil çıkarma kapasitesine sahip olma şartı aradığına dikkat çeken Başbakan Erdoğan, "TPAO'nun böyle bir gücü yok. Ama TPAO diyor ki, bize verimli bir bölge verilirse biz de bir milyon varili çıkartırız. Şimdi böyle verimli bir yeri verip vermemeleri önemli değil. Onlar da TPAO'nun güçlü uluslararası şirketlerle konsorsiyum yapabileceğini söylüyorlar. Mesela Japonlarla bu işi yapabiliriz. Japonlarla konsorsiyum yapmak TPAO'yu da büyütür." dedi.
Yumurtalık'a paralel doğalgaz hattı
Başbakan Erdoğan, TPAO'ya verilen izinle ilgili detayların ardından gazetecilerin sorularını şöyle cevapladı:
Alınan bu belgede TPAO'nun çıkardığı petrolü pazarlama hakkı da var mı?
TPAO'ya arama, çıkarma ve pazarlama hakkı aldık. Mevcut Yumurtalık hattının petrol akışı 300-400 bin varildi. Yakın bir tarihte bu hatta verilen petrolü 800 bin varile çıkardılar. Kapasitesi zaten bir milyon varil. Bir de biz diyoruz ki, Yumurtalık'a paralel bir doğalgaz hattı çekilsin. Doğalgaz oradan Türkiye'ye gelecek, Türkiye'ye girdiği andan itibaren bizim doğalgaz hattına nakil yapılacak, oradan da Nabucco'ya bağlanacak.
Bu öneriye nasıl bakıyorlar?
Olumlu bakıyorlar. Kastettiğim doğalgaz, Irak'ın kuzeyindeki yataklardan temin edilecek. Ama bizim başka bir hedefimiz daha var. Biz istiyoruz ki; bu akaryakıt kaçakçılığını engelleyelim. Buna yönelik kendilerine bir teklifimiz oldu. Bayağı orada ciddi manada kaçakçılık oluyor. Onunla ilgili bir çalışma yapacaklar. Kuzeyde doğalgaz 700-800 metrede çıkıyor. Halbuki doğalgaz genelde 5-6 bin metrede çıkıyor.
Anlaşma diğer Ortadoğu ülkelerine örnek olacak
İlk kez bir başbakanı havaalanında karşılıyorlarmış, bu doğru mu?
Biz şimdi bu stratejik belgeyi imzaladık. Bu, Türkiye için bir ilk. İlk defa böyle bir şey oluyor. Şu anda hiçbir ülke ile böyle bir anlaşmamız yok. Buna benzer bir anlaşmayı Almanya-Fransa kendi arasında yapmış. Bu belgenin bize sağlayacağı faydalar var. İnşallah bu rayına oturursa oradan bize getirileri olacak. Ortak bir siyasi irade oluşacak. Bize söylenen eğer doğruysa; başbakanları ve bakanları ile birlikte hiçbir ülkeye yapmadıkları bir seviyede bizi uçağın kapısında resmî törenle karşıladılar. Ben de böyle bir karşılama görmedim. Havaalanına gelip bizi karşılamaları ve burada her şeye rağmen resmi töreni yaptırmaları ilk defa oluyor. Aynı şekilde uğurlamaları da ilk defa oluyor. Hele hele böyle hassas bir dönemde.
Irak'la Türkiye arasında imzalanan stratejik belgeden beklentiniz nedir?
Bu anlamlı tavır, umarız ki, siyasi iradeye dönüşerek devam etsin. Bunun süreklilik arz etmesi de önemli. Bir de bürokrasi ve kurumlar çok sıkı bir diyalog içinde çalışacaklar. İşin içinde başbakanlar var, ticaret bakanları var. Bürokratlar var. Bunlar sık sık diyalog içinde olacaklar. Sivil toplum kuruluşlarımız da bu vesile ile bu işin içine girmiş olacaklar. Hangi alanı ilgilendiriyorsa, o alanla ilgili atılan adımlarda ilgili sivil toplum kuruluşlarını devreye sokmak istiyoruz. Ekonomik alandaki STK'lar olabilir, kültür alanında olabilir. Halkları birbirine kaynaştırma, buradaki siyasi iradeyi de güçlü yapacaktır. Bu bakımdan sivil toplum örgütlerinin buna katılması çok çok önemlidir. Bölgede Türkiye ile Irak'ın anlaşmasının diğer ülkeler için bir denge unsuru olacağına inanıyorum. Türkiye, Irak'la bunu yaptı. Ciddi bir denge oluştu. Bunu görecekler. Olay soyutta kalmayacak. Somuta geçmiş olacak. Bizim bu anlaşmamız Ortadoğu'nun diğer ülkelerine de örnek olacak.
Irak'tan yüksek lisans öğrencileri gelecek
Bunu yeni bir model olarak ortaya sürerken özellikle temel ilkeler noktasında biz hep ekonomik ilişkiler diyoruz. Irak'la ekonomik entegrasyona giriyoruz. 21 milyar dolar bütçe fazlaları var. Ama okula, hastaneye ihtiyaçları var. Bir diğer konu ortak güvenlik konusu. Bu konuda ortak çalışmalarımız başladı. Yani polisin-askerin eğitimi konusunda. İtalya ile ilgili birtakım çalışmaları var ama ayrıca bizimle de çalışmak istiyorlar. Bunu gerçekleştirebilirsek ortak güvenlik anlayışı mekanizmasıyla Türkiye ile Irak arasında eğitiminden araç gereç teminine kadar ciddi bir çalışmayı geliştireceğiz. Karşılıklı diplomatik destek konusu var. Her yerde karşılıklı olarak birbirimizi desteklemek. Kültürel destek de olacak. Onlar da bizden talep ettiler. Lisansüstü eğitimi için Türkiye'ye öğrenci göndermek istiyorlar. O da bu dönemde başlayacak.
Parlamento ile ilgili sıkıntı var
Artık bir milyon metreküplük Kerkük-Yumurtalık hattı yetmiyor. Bu hat şu anda 800 metreküpe çıktığına göre bu hattın ele alınıp geliştirilmesi lazım. Ya ilave bir hatla ya da geliştirilmesi ile olur. Bu çok çok önemli. Risk payı en az yer burası zaten. İlgili arkadaşlar çalışacaklar. Bir diğer konu serbest ticaret anlaşması. Burada Parlamento ile ilgili bir sıkıntıları var. 'Üç ay sonra bunu parlamentoya getireceğiz. Parlamentodan bunu inşallah geçireceğiz.' diyorlar. Yani kararları var. Biliyorsunuz, bizim bunlarla organize sanayi bölgesi çalışmamız var. Altyapısını oluşturduk. Güneyde böyle bir çalışma yapacağız. Başarılabilirse Türkiye devlet düzeyinde gitmiş olacak ki, bizim birçok sanayicimiz orada üretim imkanını yakalamış olacak; Basra'da. Bir diğer işbirliği de askerî işbirliği noktasında aynı zamanda savunma sanayiinde. Bu konuda eğitimin yanında araç gereç var. Türkiye ile savunma sanayii konusundaki ilişkilerini geliştirmeyi planlıyorlar. Ortak yatırıma gitmeyi düşünüyorlar, o tabii uzun vadeli olacak şey. Kısa vadeli olarak belki Türkiye'nin ürettiklerinden, mamullerinden alacaklar. Son olarak da ulaşım alanında işbirliği için konuştuk.
İsrail'in İran'ı vuracağına ihtimal vermiyorum
Son günlerde İsrail'in İran'ı vuracağı iddiası tartışılıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu aklıselimin yapacağı bir iş değil. İhtimal vermiyorum doğrusu. Artık diplomatik ilişkilerin egemen olduğu bir dünyayı paylaşmamız gerekiyor. İşte 5 sene önce Irak vuruldu. Keşke Irak sorunu diplomatik yollarla çözülseydi. Bakın 5 sene sonraki Irak'ı gördünüz ne halde. Faturası ortada. Bir medeniyetler ülkesi yok oldu.
Paris'te Olmert ve Esad'la görüşeceğim
Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin davetine iştirak edecek misiniz?
Akdeniz İçin Birlik toplantısına gidiyorum. Orada Suriye-İsrail liderleri Esad ve Olmert ile de görüşeceğim. Fransa bölgedeki etkin ülkeleri yanına almaya çalışıyor. Sarkozy, 5 fasıl hariç tüm müzakarelerde bize destek vereceğini söylüyor. 5 fasıl neden hariç onu da anlamış değilim.
Bölgesel Kürt yönetimine yeşil ışık yaktı
Merkezi hükümet ile ilişkiler gelişirken, Kuzey'deki yerel yönetim ile ilişkilerimiz ne durumda?
Yerel yönetim ile alt düzeyde çalışmalarımız ve görüşmelerimiz devam ediyor. Aslında bu akşam yemekte Neçirvan Barzani de olacaktı. Ama yurtdışında, Avusturya'daymış. Yetişemedi. Yerel yönetim bölgesinde bir çok Avrupa ülkesi konsolosluk açtı. Ama bizim kamuoyumuzda Kuzey Irak yerel yönetimine karşı bir hassasiyet var. İster tanı ister tanıma ama Irak Anayasası'nda bu var. Bu konuyla ilgili olarak oradaki bu değerlendirmeyi kendi anayasası içinde yaptığına göre ben senin anayasanı tanımıyorum deme hakkına sahip değiliz. Biz bu duygular içinde hareket ederek, komşuluk ilişkilerini olumlu bir noktaya çekmek istiyoruz. Mesela PKK'ya karşı ortak bir tavır oluşmaya başladı. Terör örgütüne karşı son olarak yaptıkları açıklamalarda 'kendi topraklarımızda PKK terör örgütünü görmek istemiyoruz' diyorlar. Durum bu noktaya geldi. Şimdi bu noktaya gelmişken, bizim hâlâ üstüne üstüne gitmemiz doğru olmasa gerek. Bize son hava harekâtlarında olsun, kara harekâtında olsun orada kimseden olumsuz bir şey gelmedi. Bir yerde bu teröre karşı ortak bir mücadelenin verilmesi anlamına geliyor.
Ne Sünniyim ne Şiiyim; ben Müslümanım
Türkiye'nin ev sahipliğinde yürütülen Suriye-İsrail görüşmeleri ne aşamada?
Suriye-İsrail görüşmeleri devam ediyor. Ancak önümüzdeki süreçte İran'la gerginliğin artması halinde Türkiye'ye buna benzer bir görev düşebilir. Mesela İran'la kritik noktalara gelindiğinde Merkel ve Chirac beni arıyordu. Biz de devreye girip, İran'la görüşüp krizin tırmanmasını engelliyorduk. Biz şu anda Suriye-İsrail görüşmeleri nedeniyle dünyada önemseniyoruz. Bu görüşmeler başarı ile sonuçlanırsa Ortadoğu ve dünyada ciddi yansımaları olacak. Sonuç aldıkça yansımalar artacak. İsrail-Suriye görüşmelerinin üçüncü etabını bitirdik. Zorlandığımız anlar oluyor. Ama bunu sabırla aşmak durumundayız. Aşalım ki; konuyu bir üst noktaya taşıyalım. En üst noktada da sıra bize gelecek ve ben devreye gireceğim. İslam dünyası çok lüzumsuz şeylerle güç kaybediyor, zaman kaybediyor. Yok mezhepler arası olan ilişkiler... Bugün de söyledim ben ne Sünni'yim ne Şii'yim; ben Müslüman'ım dedim. Adil Aldülmehdi ile olan toplantıda dedim ki ; bu mezhep çatışmaları nedeniyle İslam dünyası kan kaybediyor, yazıktır günahtır. Hepimizin dini aynı dedim. Benim ülkemde belki bunu söyledim diye tu kaka diyenler de olabilir. Ama birisi bunun deliliğini yapacak, başka çaresi yok. Mezhep çatışmasından dolayı insanlar öldürülüyor. Hâlâ bundan dolayı birbirine farklı bakanlar var.
Iraklı liderler bayram etmiş gibi sevindi
Mevcut yönetimin aktörlerinin tamamı yeni imzaladığınız anlaşmayı destekliyor ve 'bugün bizim için bayram' diyorlar. Gerçekten bu anlaşma bu kadar önemli mi?
Şimdi şu andaki durumda mevcut yönetimin tamamı yani bir defa cumhurbaşkanından tutun, cumhurbaşkanı yardımcılarına kadar başbakanı, parlamento başkanı, bunların biliyorsunuz farklı farklı etnik unsurlardan olması, farklı siyasi parti liderleri olmasına rağmen hepsi de bu anlaşmayı desteklediklerini ve yeni bir döneme başladıklarını söylüyorlar. 'Bugün bizim için bayram' diyorlar. Bunu Talabani de diyor, diğerleri de aynı şeyi söylüyorlar. Bu anlaşmayı fevkalade önemsiyorlar. Temenni ederiz ki, araya herhangi bir sorun falan girmez, bu irade devam eder gider. Tabii bize de düşen, bu istikamette teşebbüstür.
ABD, Irak'tan çekilme sinyalleri vermeye başladı. Obama, 16 ay gibi ifadeler kullanıyor. Obama, yakında Irak'a geliyor. Bu gelişmeleri dikkate aldığımızda ABD'nin çekilmesi Irak'ı kendi kaderi ile baş başa bırakacak. Kendi sorunlarına kendileri çözüm aramak durumunda kalacaklar. Bu sorunlarla baş başa kaldığımız zaman kiminle çözeriz, kiminle işbirliği yapabiliriz, kime güvenebiliriz, hangi ülkeyle sorunlarımızı çözeriz? İşte şimdi aradıkları şey bu. Bu sorunları ortak olarak çözebilecekleri, sıkıntıları aşabilecekleri ülke Türkiye'dir. Neden Türkiye? Çevresinde dünya ile barışık tek ülke Türkiye'dir. Irak'ın dünya ile entegrasyonunu sağlayabileceği ülke Türkiye'dir. Doğalgazda Nabucco'ya mı dahil olacaksın? Nabucco'nun 6 ortağından birisi Türkiye. Nabucco'nun ortaklarının beklentisi de Irak doğalgazının bu sisteme dahil edilmesi istikametinde. Belki Rusya da bu projeye girecek. Çünkü Bulgaristan'dan çıkacakları bölge sert kayalıklarla dolu olduğu için o hattı uygun görmüyorlar. Irak'ın verimli doğalgaz rezervlerinin olması Nabucco'nun 30 milyar metreküplük bölümünün buradan karşılanması arzu edilen bir şey.
Bizim de doğalgaza olan ihtiyacımız her geçen gün ciddi manada artıyor. Fiyatlar da artıyor. O nedenle bizim süratle elektrik üretiminde doğalgazdan diğer alanlara kaymamız gerekiyor. Hidroelektrik, termik ve nükleer enerjiden elektrik elde etme yolunu tercih etmemiz gerekiyor. Doğalgazın şu anda maliyeti 15-16 cente çıktı. Doğalgaza bağımlılıktan kurtulmak lazım. Ayrıca doğalgaz temininde tek ülkeye bağımlı olmaktan çıkmak için kaynakları temin ettiğimiz ülke sayısını artırmak gerekiyor. Onun için Irak'la ekonomik entegrasyonu çok önemsiyoruz.
Düşman kazanma değil, dost üretme peşindeyiz
İşte baştan beri söylediğimiz bir şey vardı bizim. Düşman kazanmak değil, dost üretmek meselesi. Birbirimizi anlamak için fırsat bulduk. Mesela ben ilk başbakan olduğumda Barzani'yi kabul etmiş, görüşmüştüm. O zaman henüz yerel yönetim falan söz konusu değildi. Talabani ile ta genel başkan iken, o zaman görüşmelerimiz oluyordu. O zaman o da bir siyasi parti lideri idi. Yani bir hukuk vardı, oluşmuştu. Ama tabii özellikle PKK terör örgütünün Kuzey'e yerleşmesi ve oradan zaman zaman bizi üzen açıklamaların yapılmış olması, tabii ister istemez bir reaksiyon meydana getirdi. Ama sonra bu işin böyle gitmeyeceğini onlar da anladı. Terörle mücadelede bize destek vermeye başladılar.
Terörle mücadelenin sadece askerî boyutu yok. Asker kendi gailesi içerisinde şüphesiz ki kendi görevini yapıyor. Askerin dışında onun giremediği alanlar, nedir bu? Diplomasi gibi, bunu biz yapmak durumundayız. Ekonomik ilişkiler gibi, bunu biz yapmalıyız. Kültürel ilişkiler gibi psikolojik havayı dengelemektir. Terörle mücadelenin diplomatik, ekonomik, psikolojik boyutunu Irak'la birlikte götürmek zorundayız. Bunda aktif rol almak zorundayız. Bu tür atılan karşılıklı adımlar, bizleri birbirimize çok daha yakınlaştıracaktır.