Erdoğan'dan Şener'e Gönderme

Başbakan Erdoğan, Rize'nin Güneysu ilçesinde bazı tesislerin toplu açılış törenine katıldı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin aydınlığa doğru yürüyüşünün kendisinin, partisinin ve hükümetin değil, milletin davası olduğunu kaydederek, ''Şunu herkes bilsin ki 2002'den bu yana çok şey değişti. Artık bu karanlık senaryolar, bu milletin medeniyet yürüyüşünü asla yolundan çeviremez'' dedi.
Erdoğan, Şehit Kemal Mutlu Anadolu Öğretmen Lisesi'nde düzenlenen törende yaptığı konuşmada, hükümetin icraatlarını anlattı.

AK Parti iktidarında atılan adımlardan örnekler veren Erdoğan, şöyle konuştu:

''Ben, kökü asırlar öncesine uzanan bir medeniyetin mirasçıları olan bu büyük millete daima inandım, daima güvendim ve yola bu inançla çıktım. Bu ülkenin en büyük gücü insanlarıdır. İnsanlarının birlik ve beraberliği, dostluk ve kardeşliği, zorluklar karşısında gösterdiği azım ve sebattır. Bizler kökü mazide olan bir milletiz ve mazide olan bu kök çok bereketli bir köktür. Bununla bizler hakikaten Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği o muasır medeniyetler seviyesinin üstüne kararlılıkla yürüyoruz ve bu hedefe ulaşacağız.''

-''TÜRKİYE BİR ÜMİTLER VE FIRSATLAR ÜLKESİ''

Göreve geldiklerinde kişi başına milli gelirin 3 bin 300 dolar olduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, bu rakamın şu anda 9 bin 330 dolara ulaştığını dile getirdi.

GSMH'nin de 230 milyar dolardan 659 milyar dolara çıktığını belirten Erdoğan, bu rakamların Türkiye'nin dünyada oturduğu yeri gösterdiğini ifade etti. Türkiye'nin, dünyanın 17'inci, Avrupa'nın da 6'ncı büyük ekonomisi olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

''Bakınız daha 6 yıl bile olmadı. 2002 yılında bu ülke beceriksiz yönetimler elinde krizlerden krizlere sürükleniyor, uçurumun kıyısında dolaşıyordu. Bir de Türkiye'nin bu günlerine bakın. O ağır kriz günlerini geride bırakmış, dünya şu anda ekonomik krizle çalkalanırken hamdolsun Türkiye buna direniyor.

İşte ortada. Hamdolsun milli bankamız Merkez Bankası'nın kasasında biz göreve geldiğimizde 26,5 milyar dolar vardı döviz rezervi olarak. Şimdi 74 milyar dolar döviz rezervi var. Nereden nereye geldik. Bunlar durup dururken olmadı. Gayretle oldu, çalışarak oldu, dünyaya açılarak oldu.

79 senede 36,5 milyar dolar ihracatı olan bir Türkiye... Ama şu anda son rakamı veriyorum size geldiğimiz nokta 117,5 milyar dolar ihracatı olan bir Türkiye. Bunlar Ankara'ya mahkum olacak bir iktidarın, Ankara'ya mahkum olacak bir hükümetin yapacağı işler değil.

Vatandaşlarımızın kafalarını karıştırmak, bu parlak tabloyu görünmez hale getirmek için uğraşanlara rağmen, Türkiye bugün gücüyle, dinamizmiyle örnek gösterilen bir ülke.

Türkiye'yi sürekli olarak felaketlerle birlikte düşünenler bilsinler ki o kabuslarını asla bu milletin gerçek yüzü olarak inandıramazlar. Türkiye'yi siyasi ömürleri boyunca felaketlere sürükleyen anlayışların bu millete nasıl bir atılım gerçekleştirdiğini zaten onların anlamasını beklemiyoruz. Ama onların dışında herkes bugün özellikle ülkemizin 2002 Türkiye'sinden ne kadar ileride olduğunu gayet rahat görebiliyor. O Türkiye bir kabuslar ülkesiydi. Bu Türkiye bir ümitler ve fırsatlar ülkesi.''

-''PUSLU HAVADA SİYASET...''-

Atılan bu adımların durup dururken olmadığını, bir anlayış ve ufuk sayesinde gerçekleştiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, devlet ve millet kaynaşması ile el ele vererek projelerin hayata geçirildiğini söyledi.

Daha iyisi ve güzeli olacağını, Türk milletine de bunun yakışacağını ifade eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

''O kahır yıllarının yükünü siz taşıdınız. Bedeliniz siz ödediniz. Yavrularımız ödedi. O günlerle bu günlerin farkını da en iyi sizler biliyorsunuz. Türkiye için istikrarın ne demek olduğunu en iyi sizler biliyorsunuz.

Bu ülkenin her şeyi var. Bu milletin her şeyi aşacak, her zorluğu yenecek, her hedefe ulaşacak gücü, potansiyeli, zenginliği var. Uzun yıllar boyunca kifayetsiz yönetimler, işler her yoluna girdiğinde ortaya çıkan kriz tacirleri ve menfaatlerini bu ülkenin istikrarsızlığına bağlayanlar, bu ülkenin büyük hedeflere yürümesine engel oldular. Ne zaman bu ülke milli iradenin gösterdiği yönde ilerlemeye, büyük mesafeler almaya başlasa birileri bundan rahatsız oldu. Neden rahatsız oldular? Çünkü onlar Türkiye'nin istikrarsızlığından, demokrasinin ve siyasetin zaafa uğramasından besleniyorlar, nemalanıyorlardı. İşlerin yolunda gittiği her ortam, işlerin yolunda gittiği bir Türkiye onların istediği bir Türkiye değildi.

Bilesiniz ki, büyüyen, üreten, insanlarına refahın kapısını açan, istikrarını sürdüren, demokrasisini işleten, özgürlüklerle yaşayan bir Türkiye onları her zaman rahatsız ediyordu. İşte bugün de rahatsız oldular. Bugün de bunun rahatsızlığını duyuyorlar.

Yapılan bozarak, işleyeni durdurarak, bu ülkenin genç insanlarının hayallerini ve umutlarını kırarak Türkiye'yi yeniden istikrarsızlığın hüküm sürdüğü bir ortama geri döndürmeye çalışıyorlar. Çünkü onlar temiz havada nefes alamıyorlar. Çünkü onlar puslu havada siyaset yapmaya alışmışlar. Sıkıntı burada... Kendi kazançları için Türkiye'nin kaybetmesine rıza gösteren bu siyaset tüccarlarını artık milletimiz çok iyi tanıyor ve çok iyi biliyor. Bu siyaset tarzı, bu mücadele tarzı çağdaş dünyaya yakışmıyor.

Şunu herkes bilsin ki 2002'den bu yana çok şey değişti. Artık bu karanlık senaryolar, bu milletin medeniyet yürüyüşünü asla yolundan çeviremez. Hiç kimse Türkiye'nin refaha, umuda, aydınlığa yönelen rotasını değiştiremez.

Türkiye'nin aydınlığa doğru yürüyüşü ne benim, ne partimin, ne hükümetimin davasıdır. Bu dava milletin davasıdır. Biz o iradeyle hareket ediyoruz. Bu partiyi ben kurmadım.
Bu partiyi Hasan, Hüseyin, bir iki kişi kurmadık. Bu partiyi millet kurdu. Milletin iktidarı da onun için çok kısa zamanda geldi. 16 ay sonra iktidar geldi yüzde 34,4 ile... Arkasından yüzde 47... İktidardayken yüzde 47...''

-''SULAR ASLA YOKUŞA AKMAZ''-

Erdoğan, 81 ilin 80'inden milli iradenin AK Parti'ye yetki verdiğini ve ''Bizi siz yönetin'' dediğini ifade ederek, aldıkları yetkiyle Türkiye'yi bölgesel, etnik ve dinsel milliyetçilik yapmadan yönettiğini kaydetti.

Omuz omuza verilmesi ve ''Her şey Türkiye için'' denmesi durumunda Türkiye'yi kimsenin tutamayacağını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

''Şunu herkes bilmelidir ki sular asla yokuşa akmaz. Bu yürüyüş milletin yürüyüşüdür. Bir bütün olarak Türk milletinin yürüyüşüdür. Biz her zaman şunu söyledik. Bizim siyasetimizin temeli millet iradesidir. Bizim istikametimiz milletin istikametidir. Bizim muradımız milletin muradıdır ve bu istikamette de yolumuza devam edeceğiz.

Kim fikir yerine, çözüm yerine, proje yerine sürekli laf üreterek, gerilim üreterek eğer bir şeyler yapmaya çalışıyorsa bana zarar vermez; ülkeme zarar verir.

Ben diyorum ki, ey muhalefet bir şey yapmak istiyor musun, iktidar yarışına ortak olmak istiyor musun? Ne yapacağını söyle... Sürekli olarak olumsuzlukların adresi olma. Gel, bize de yardımcı ol. De ki; 'şurada yanlışınız var' ama doğrusu şu... Doğrusunu söyle, eğer biz bunu yapmıyorsak git bizi halka şikayet et, halka anlat... Ama kalkıp da bir gün bize bir reçete sunamadınız. 'Şu sıkıntı var. Şunu şöyle yaparsanız bunda Türkiye başarılı olur' diyemediniz. Reçeteleri yok ki, böyle bir dertleri yok ki. Dertleri her zaman gerilimden yana olmak.''

ajanslar

Politika Haberleri

HÜDA PAR'dan Bahçeli'nin çıkışına ilişkin ilk açıklama
HÜDA PAR'dan çok sert açıklama! İpini koparmış haysiyetsizler...
HÜDA PAR Milletvekilleri Meclis'te Şehid Heniyye ve Yahya Sinvar posterlerini açtı
HÜDA PAR'dan soykırım davası açıklaması: Gecikmiş de olsa önemli bir adım
"Ülkemde siyonist istemiyorum"