Gerek Fransa"nın, gerek Almanya"nın, "Türkiye"ye yönelik düşmanca tavırları"nı anlayabilmek için, bunların "tarihsel arka plânı"na bakmakta yarar var... Eğer, "Avrupa"nın nasıl kurulduğunu" bilmezsek, bugün sergiledikleri "orostopolluk"ları anlayamayız.
"Kim"dir ve "ne"dir Avrupa?..
Malûm, "kimliği" tanımlayabilmek için, "kabul ve ret" kavramlarına müracaat etmek gerekir... Yani, bir gruba "mensup" isen, diğer grubu "ret" edeceksin ki, "kimliğini" izah edebilesin!..
"Kimliğin oluşması"nda; elbette "ortak tarih, coğrafya, kültür, din ve dil" gibi unsurların büyük rolü vardır.
Kısacası; kimlik oluşumu farklılıklara dayanmaktadır, dolayısıyla her kimlik "öteki"nin zıddıdır. Diğer bir deyişle her kimliğin kendi "meşruiyeti"ni sağlayan bir "öteki"si vardır.
Kimlik tanımlamaları bir toplumun ne olduğunu vurgularken, aynı zamanda ne olmadığını da ortaya koymuş olur.
Yine bir toplumu diğer toplumlardan ayıran ortak kimliği, o toplumun geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek algılamalarıyla ilgilidir. "Biz kimdik", "nereden geliyorduk", "şu anda kimiz", "gelecekte kim olacağız?" sorularının cevabı kimliği oluşturur.
AVRUPA"NIN ANASI: EREP
Evet, her kimlik, "ötekinin zıddı"dır ve "meşruiyet" kazanabilmek için, mutlaka bir "öteki"ne ihtiyaç hisseder!..
Ve yine; her kimlik şu soruyu sorar:
"Kimdik, kimiz, kim olacağız?"
Avrupalılar; kendileri dışındakileri, özellikle de "Müslüman"ları, tarih boyunca hep "aşağı, geri, gelişmemiş" olarak gördüler!..
Kendilerini ise;
"Medeni, gelişmiş, ileri, modern, çağdaş" olarak yutturdular dünyaya!..
Peki, gerçek midir bu?..
Malûm;
Atasözlerimiz arasında, "Kenarına bak bezini al, anasına bak kızını al" diye bir söz vardır!..
Bu sözden hareketle, biz de Avrupa"nın "ana"sına, yani "köken"ine bir bakalım ve soralım;
"Avrupa nedir?"
"Nereden gelmektedir?"
Ve tabiî; "Nereye gitmektedir?"
Biliyor musunuz, "Avrupa"nın sözlük anlamı nedir?..
Efendim;
"Güneşin battığı yer" anlamına geliyormuş Avrupa!..
Ama, "köken"ine inildikçe, bir başka olay çıkıyor karşımıza!..
"Europa" olarak bildiğimiz Avrupa"nın adının, "Erep"ten geldiğini biliyor musunuz?
Evet, "Avrupa"nın kökü, "Erep"e uzanıyormuş!..
Peki, "Erep" ne?..
Erep, "Fenike Kralı"nın güzel kızı"nın adıymış!.. Yani Avrupa"nın anası, bir anlamda "Erep" sayılıyormuş!..
İşte bu Erep"e;
Yunan inancının "tanrı" kabul ettiği "Zeus" göz koymuş... Daha sonra da kandırarak kaçırmış ve ona "tecavüz" etmiş!..
Sizin anlayacağınız;
Avrupa"nın kökeninde, "entrika" var, "aldatma" var, "tecavüz" var!..
Avrupalılar; anaları "Erep"i çok sevmiş olmalılar ki, kurdukları birliğin adını da, Erep"ten mülhem, "Europa", yani "Avrupa" koymuşlar!..
Yani; Avrupa"nın temelinde, "medeniyet" değil, "cinnet" var, "cinayet" var!..
Dahası;
Tarihe, "Bizans entrikaları" diye geçen, sayısız "entrika" örnekleri var!..
Hele söyleyin;
Kendilerini, "aldatılan", "kaçırılan" ve "tecavüz"e uğrayan anaları Erep"le tanımlayan bir Avrupa"dan, "sağlıklı bir nesil" beklenebilir mi?..
"Aslı" ne ki,
"Nesli" ne olsun?!?
CEZAYİR SOYKIRIMI KİMİN İŞİ?
Evet, "Zeus"un tecavüzü"ne uğramış Erep"ten doğma Avrupa"dan "tutarlılık" da beklenmez, "dürüstlük" de!..
İşte Fransa"nın yaptıkları..
"1915 olayları" ile ilgili "Ermeni iddiaları"nı yine gündeme getirmişler...
"Ermeni soykırımını(!) reddedenler"in, "1 yıl hapis ve 45 bin euro para cezasına çarptırılması"nı öngören yasa tasarısını 19 Aralık Pazartesi günü Fransa Meclisi Genel Kurulu"nda oylayacaklarmış!..
Peki, bu ne demek?..
Şu demek: Ya "Ermeni soykırımı"(!)nı kabul edeceksin, ya da "para cezası"na çarptırılacaksın!..
Fransa"nın, "temcit pilâvı" gibi, bu konuyu ikide bir gündeme getirmesi, "Türkiye-Fransa ilişkileri"ni elbette "gerilim"e soktu... O kadar ki; Türkiye"nin koyacağı "karşı tavır"lar arasında, "büyükelçiyi geri çekmek" bile var!..
Yani, durum o kadar ciddi!..
Şu hâle bakın;
Kendi tarihi "katliam"lar ve "soykırım"larla dolu bir Fransa, kalkmış "Ermeni soykırımı"na takmış kafayı!..
Ulan, Cezayir"de "1 milyon Müslümanı katleden" sen değil misin?..
O halde, daha neyin "katliam"ından, daha neyin "soykırım"ından söz ediyorsun?
Ve de, "hangi yüzle?"
SARKİSYAN DA BİR KATİL!
Durun, dahası da var.
Fransa"nın, "Türkiye"yi sıkıştırmak" için "koz" olarak kullandığı Ermenistan, daha "19 yıl önce" Azerbaycan"da "katliam"lar yapmamış mıydı?..
Hocalı"yı unuttuk mu sanki?..
Hocalı"da, çoluk-çocuk demeden Azerileri hunharca katleden bu Ermenistan değil miydi?..
Peki, o "katliam"larda rol alanlardan biri de, bugünkü Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan değil miydi?..
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 13 Aralık Salı günü açıkladı işte;
"Yakın tarihin en büyük katliamlarından biri dünyanın gözleri önünde 1992 yılında Hocalı"da yapılmıştır... O katliama, bugün Ermenistan Devlet Başkanlığı görevini yürüten Sarkisyan da katılmıştır."
Tabiî, "sıradan bir asker" olarak değil, "katliam ordusunun komutanı" olarak!..
Bu, "ne yaman bir çelişki"dir ki;
Dünün "terörist"leri, dünün "katil"leri ve dünün "soykırımcı"ları, bugün "devlet başkanlığı" görevlerine getiriliyor!..
Malûm, "dünün teröristleri"ni bugün "devlet başkanlığı" görevlerine getiren ülkelerin başında İsrail gelir!..
Fransa da aynısını yapmıştır!..
Fransa da, "Cezayir"de 1 milyon Müslümanı katleden" bir adamı, evet De Gaulle denilen bir "soykırımcı"yı "Devlet Başkanlığı"na getirmiştir!..
Bugün de, Serj Sarkisyan!..
1991-1994 yıllarında Dağlık Karabağ Savunma Ordusu"nu yöneten Serj Sarkisyan, Karabağ Savaşı sırasında Ermeni askerlerinin başındaydı. Sarkisyan, insanlık için utanç verici katliam hakkında "Hocalı"dan önce, Azerbaycanlılar, şaka yaptığımızı sanıyordu. Ermenilerin sivil topluma karşı el kaldırmayacaklarını düşünüyorlardı. Biz bunu kırmayı başardık ve olay işte bu" itirafında bulunmuştu.
Fransa, işte bu "eli kanlı katil"i görmezden gelip, Türkiye"ye kafa tutuyor!..
Ama, dedik ya;
"Erep"in çocukları"ndan, "edep" de beklenmez, "tutarlılık" da!..
Adı üstünde, Erep"in çocukları!..
"Ana"ları "güzel"miş ama, bunlar, herhalde "baba"larına çekmiş!..
Anlayış işte;
"Zeus"un "deyyus"ları!..
DALAN"IN GÖRÜNTÜLERİ
Almanya"nın yaptığı da, Fransa"dan pek farklı değil!.. Bir yandan "terörle mücadele" ettiklerini söylüyorlar, diğer yandan, bir "Ergenekon Terör Örgütü" mensubunu kanatları altına almış, onu koruyorlar ve kolluyorlar!..
Evet, Bedrettin Dalan"dan söz ediyorum... "Üst düzey komutanların talimatı" ile Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlanan "İrtica İle Mücadele Eylem Plânı" dâvâsından, hakkında "yakalama" kararı çıkarılan Bedrettin Dalan, 12 Aralık Pazartesi günü Beyaz TV"nin ana haber bültenine bağlanmış ve "Şu anda Almanya"dayım!.. Alman adaletinin koruması altındayım" demişti...
Böylece, öğrenmiştik ki, Rusya"da sandığımız Dalan, "Alman adaletinin koruması altında" rahat bir hayat sürüyormuş!..
Bir sonraki gün, yani 13 Aralık Salı günü ise, Dalan; "Cihan Haber Ajansı"nın objektifi"ne yakalanmış!..
"Şapka" ve "siyah gözlük" takan Dalan; "Bir grup kadınla yemek yerken" görüntülenmiş!.. Ki, o kadınlardan birinin "sevgilisi" olduğu iddia ediliyor!..
Bütün "artist"lerin yaptığı gibi; Dalan da "fotoğrafının çekilmesi"ne tepki gösterip, "çıngar" çıkaracakmış ama, olay yerine Alman polisi gelince, Karlsruhe plâkalı bir araçla olay yerinden uzaklaşmış!.
ALMANYA NİYE VERMİYOR?
Bizler, bunu yeni öğrendik ama, İçişleri ve Adalet bakanlıkları, "çok önceden" biliyormuş Dalan"ın Almanya"da olduğunu...
Hatta, "Alman makamları"na yazılar yazıp, "Dalan"ın tutuklanıp, Türkiye"ye iadesi"ni bile istemişler!..
Ne var ki;
Almanya, "Hayır, iade edemeyiz" demiş; "Çünkü Dalan"ın suçuna öngörülen ceza, ağırlaştırılmış müebbet hapistir!.. Ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılayacağınız bir adamı iade edemeyiz!"
İşte, benim "orostopolluk" dediğim olay, tam da budur!..
METİN KAPLAN"I NİYE VERDİNİZ?
"Dalan"ın iade edilmesi" talebine "Hayır" diyen Almanya"nın tavrı, niye "orostopolluk"tur, biliyor musunuz?..
Çünkü, Bedrettin Dalan"ı, "ağırlaştırılmış müebbet"le yargılanacağı için iade etmeyen aynı Almanya, Metin Kaplan"ı anında teslim etmişti Türkiye"ye!..
Oysa; "Anıtkabir"i piknik tüpleriyle havaya uçurmak" gibi, "komik bir suçlama" ile itham edilen Metin Kaplan da, "ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası"yla yargılanacaktı!..
Şu orostopolluğa bakın ki;
12 Ekim 2004 tarihinde Metin Kaplan"ı sınırdışı edip Türkiye"ye postalayan Almanya, bugün Bedrettin Dalan"a "kol-kanat geriyor ve üstelik, ona PKK"lılara verdiği "çakma pasaport"lardan verip, "ülke ülke dolaşmasını" sağlıyor!..
Söyleyin Allah aşkına;
Bir "orostopolluk" değil midir bu?..
İşte, "fotoğraf" ortada:
Bedrettin Dalan, etrafına topladığı kadınlarla "yemek" yiyip, gününü gün ediyor ama Metin Kaplan zindanlarda çürüyor!..
Bu "çifte standart" niye?..
MASON OLDUĞU İÇİN Mİ?
İnsan, merak ediyor;
Metin Kaplan, acaba "Müslüman" olduğu için mi iade edildi?.. Ya da, şöyle soralım; Bedrettin Dalan, acaba "rotaryen" veya "mason" olduğu için mi iade edilmiyor?
Eğer böyleyse, Almanya"nın yaptığı bir "İslâm düşmanlığı" değil midir?.
"Müslüman"sa yolla!..
"Mason"sa kolla!..
İşte, bu "orostopolluk"tur!..
Ama ben, bunu kime söylüyorum ki;
"Erep"in çocuklarından,
Hiç "edep" beklenir mi?..
"Zeus"un tohumlarından,
Elbette "deyyus"lar yetişir!..
Nihayetinde;
"Gen"lerinin gereğini yapıyorlar!
Baro... CHP"nin "militan" bahçesi!
Bir zamanlar, "Taksim"e yürüyen" İstanbul Barosu avukatlarını "Darbeci Baro Taksim"e Hoşgeldiniz" pankartıyla karşılayan "Genç Siviller"in ne kadar haklı oldukları, bir defa daha ortaya çıktı.
Başında; Ümit Karasakal mı, Kocasakal mı, yoksa Kabasakal mı, soyadını bir türlü öğrenemediğim bir zat bulunan İstanbul Barosu"nun "staj eğitim merkezi"ndeki dersliklerin kapısına; "Başörtülüler giremez" yazılı bir afiş asılmış... Birkaç gündür, bu olay tartışılıyor!..
Kimi avukatlar, bu afiş için "Ayrımcılık" diyor... Oysa, bu tavır, "düpedüz bölücülük"tür, "yasadışı zorbalık"tır!.. Çünkü, "Başörtülüler giremez" ifadesinin, "hiçbir yasal dayanağı yok"tur!..
Neymiş;
"Cübbe ile türban bir arada bulunamaz"mış!..
Peki, Yücel Sayman zamanında niye yoktu böyle bir uygulama?..
Dedim ya; "Genç Siviller" gerçekten haklıymış...
Bunlar, gerçekten "darbeci"ymiş!..
CHP Milletvekili Emine Ülker Tarhan"ın aradığı "militan hukukçu"lar, bunlar olsa gerek!..
Baksanıza, "örtü"ye karşı "militanca" bir savaş veriyorlar!..
Sözün özü; CHP"nin "arka bahçe"leri bunlar, "arka bahçe"leri!.. Habire "militan" yetiştiriyorlar!..
akit