|
Ak Parti'ye kapatma davası açıldığında Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, 16 mart 2008'de köşesinden Başbakan Tayip Erdoğan'a nasihat veriyordu. "İyi bir kötü gün dostu" olarak şöyle diyordu Özkök: "Bu bir hukuki süreçtir. Hepimiz bunu saygıyla ve sessizce izlemeliyiz. Yargıyı şu veya bu yönde etkileme çabalarının sonuç vereceğine inanmıyorum."
Ulusalcı camianın kılıçtarlarından olan Bekir Coşkun ise aynı gün aynı gazetede davayı açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya ile kendini özdeş gören bir ağızla, "Şikayetçiyiz" başlığı altında dava açılmasını eleştirenlere karşı çıkıyor ve şunları yazıyordu:
"Gerçekten de yüzde 47 oy almış ve iktidarda olan bir siyasi parti hakkında yargı işlem yapamaz mı? Pekiiii... Parti küçük olsa ve iktidar olmasa?.. O zaman yargı soruşturma yapabilir, kapatma davası açabilir, hesap sorabilir. Öyle mi?.. Bunu sirk cambazına sorsanız size yanıt verebilir. Çünkü o dahi anlamıştır ve biraz olsun demokrasinin öbür adının hukuk olduğunu bilir. """"" Bu durumda; zenginlerin yoksullardan daha çok suç işleme hakları mı vardır?.. Ya da yargı; gücü olmayanların yakasına yapışır da, gücü olanlara dokunamaz mı?.. Böyle midir demokrasi? Böyle midir hukuk?.. """"" O zaman üst kattakiler gürültü yaptığında dilekçe ile koştuğumuz savcı, cumhuriyet rejiminin tepesine çıkmış tepinenleri ve şikáyetçi çığlıkları duymazlıktan gelecekti... Öyle mi?.." Bekir Coşkun tamamen coşmuş ve böyle diyordu.
Vatan Gazetesi'nden Güngör Mengi ise aynı gün yani 16 mart 2008'de "Uzaylılar!" dediği kesimleri suçluyor ve Ak Parti'ye şöyle akıl veriyordu:
"Şimdi AKP yargılama sürecini bu suçlamalardan kendisini arındıracak çabalar için değerlendirmelidir. Yoksa yargıya karşı naralar ve tehditler savurmak değil... Olay şu: Rejime yönelmiş bir tehdit algılaması karşısında sistem kendini savunmak üzere harekete geçmiştir. İktidar partisine düşen, olayı vakarla karşılamak, adalete güvenmek ve bu suçlamaları hak etmediklerine toplumu inandıracak bir rotaya girmektir."
Sabah Gazetesi'ndeki köşesinde Hıncal Uluç de 18 Mart 2008'de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'ya teşekkür ettikten sonra şimdi okuyacağınız satırları yazıyordu:
"Adları üstünde.. Cumhuriyet Savcıları onlar. Görevleri Cumhuriyeti savunmak ve gerekli gördüklerinde, avukatlığını yaptıkları kamu adına dava açmak" """".. yapılacak şey, saygı ve sabırla, Anayasa Mahkemesinin kararını beklemek olmalıdır" """". "Yüzde 47 oy almış olma"yı, hukukun üzerinde görmek ve hukuku oy önünde yok saymak ne demektir?. Bunu ileri sürenler kendilerine nasıl "Demokrat" derler?.."
Peki şimdilerde Ergenekon cemaatinin yılmaz savunucuları nasıl bir savunma içindeler!
Saygın kişilere böyle yapılır mı?
Haberal'ın hastaları şimdi ne olacak?
Çağdaş yaşama baskın.
Suçları burs vermek.
İşte gözaltındaki eğitim melekleri..
Ergenekon cemaatine göre, Türkiye Cumhuriyeti'nin savcıları ve mahkemeleri tarafından bu davada yargılananlar günahsız meleklerdir.
Ergenekon cemaatine göre, görev başındaki bazı hakimlerin Ergenekon tutuklusu Kemal Kerinçsiz'e "Bir emrin var mı?" diye bağlılık bildiresi normal. Ergenekon sanığı Org. Hurşit Tolon'un tahliyesine karar veren 12. mahkemeden söz ederken Org. Şener Eruygur'un eşi Mukaddes Eruygur'un İstanbul Ağır Ceza Mahkemelerini kastederek "12 ve 14. mahkemeler bizden," "Şimdi bu Zekeriya Öz 13. mahkemede. İtirazlarımızı bunlar kapatıyor. 12 ve 14. mahkemeler bizdenmiş" demesi de normal.
Ergenekon cemaatine göre, Veli Küçük'ün, Şişli Adliyesi'ndeki bazı savcılar için "bizim çocuklardan-bizim arkadaşlardan" ifadesini kullanması da normal. Eski Rektör Kemal Alemdaroğlu'nun Danıştay 8. Daire'deki bir dava için; "(Üyelerden) üçü üzerinde çalışılırsa bu iş kurtarılır gibi gözüküyor. Bu adamların siyasî görüşü hemen hemen belli. Bi tanesi Alevî, S... denilen bi adam. Güçlü bir Alevî kanalıyla etkilenebileceğini umuyoruz" demesi de garip değil!
Lobi dokümanına göre Ergenekon terör örgütünün sivil yapılanmasının organizasyonunda "Hukuk Departmanı"nın bulunmasında da yadırganacak bir durum yok.
Burada bir tutarsızlık olduğunu sanmayın. Bütün bunlarda her hangi bir tutarsızlık da yok. Neden mi diyeceksiniz?
Çünkü önemli olan Ergenekon cemaatinin çıkarlarıdır. Cemaatin çıkarları nerede ise savunma da öyle olacaktır. Konuşanlar da ona göre konuşuyorlar, konuşacaklar..
Bu kadar açık.
Alper TAN/Kanal A