Ergenekon'dan ötesini düşünelim..

Mahçupyana göre Türkiye'de bütün olup biteni tek bir gizli örgüte bağlamak mümkün değil. Kaldı ki önemli olan örgütlü ilişkiler de değil...

Mahçupyana göre Türkiye'de bütün olup biteni tek bir gizli örgüte bağlamak mümkün değil. Kaldı ki önemli olan örgütlü ilişkiler de değil. Yargıtay, Ordu ve Ergenekon arasındaki ideolojik paralellik noktasında yoğunlaşmalıyız.

Son Danıştay ve Yargıtay bildirilerini çok önceden planlandıklarını düşünüyor musunuz?

Çok önceden planlandıklarını düşünmüyorum ama son iki haftada yaşanan gelişmelerin zaten her an böyle bir şey yapmaya hazır olan kurumları buna teşvik ettiğini düşünüyorum.

Danıştay ve Yargıtay bildirilerini pek çok kişi yeni bir 27 Mayıs'a hazırlık olarak yorumladı. Sizce de yeni bir 27 Mayıs gerçekleştirilebilir mi?

Farklı bir dünyadayız ve uluslar arası konjonktür de çok farklı. Soğuk Savaş döneminin bakışıyla günümüz dünyasının bakışı farklı. Eskiden daha mekanik ve daha fırsatçı bir şekilde hadiseler değerlendiriliyorlardı. Şimdi dünyada ister istemez hemen hemen her şey ahlaki bir düzlemde, insan hakları bağlamında değerlendirilmek durumunda. Böyle bir ortamda Batılılar tarafından herhangi bir darbe girişimine destek almak o bakımdan kolay değil. Aynı şekilde bunun yurt içinde bir karşılığının olup olmadığının bilgisi bürokratik eliti kendi içinde parçalıyor biraz. Dolayısıyla da bugün hem ordu hem yargı eski bütünselliğine sahip değil psikolojik olarak.

Peki şu anda somut bir koordinasyon içinde olduklarına inanıyor musunuz?

Bu iki kurum arasında bir emir komuta zincirinin olduğunu ve formel bir iletişim var olduğunu düşünmüyorum. Burada üç aşağı beş yukarı aynı kafada insanlardan söz ediyoruz. Ve tabi bu insanların hem ailevi hem de arkadaşlık üzerinde kurulu olan ilişkileri olduklarını zaten biliyoruz. Dolayısıyla bu tür bildirilerin tetiklenmesi için formel bir şeye gerek yok. Bunlar zaten kendiliğinden oluyor.

Yargıtay'ın geri adım atmasını hangi çerçevede düşünebiliriz? Uluslar arası kamuoyunun desteğini alamamakla bir ilgisi var mı? 

Tabi şimdi karşıdan gelecek tepkiye göre bir tepki vermesi gerekiyor Yargıtay'ın hukuk kurumlarının. Dil olarak siyasetin diline yaklaşmaması gerekiyor. Bir tarafıyla siyaset üstü bir yerden bir tür darbe destekçiliği yapılıyor. Bir tarafıyla da her zaman da masaya oturmaya hazırız deniyor. Masaya oturmak ne demek? Yargı kurumlarıyla pazarlık edilerek Türkiye'de rejim mi saptanacak?

Özellikle 28 Şubat sürecinde ve bu sürecin hemen öncesinde siyasetçiler karşısında oldukça buyurgan ve laf dinlemeyen bir bürokrasiden şikâyet ediliyordu. Bugün artık müzakere ederiz diyen bürokrasinin kalkanı kırılmıştır diyebilir miyiz?

Bugünün dünyasında artık bürokrasinin siyasetçilere ne yapmaları gerektiği hususunda buyurgan davranmaları ve sonra masaya oturalım demeleri tamamen boş bir blöf. Çünkü bu dünya artık 28 Şubat'ın dünyası değil. Mesela bugün bir hükümete 28 Şubat döneminde verilen 'Kırmızı Kitap'lardan verseniz kesinlikle okumaz.

Peki konjonktürde yaşanan bütün bu gelişmelerin daha iyi oturmuş bir demokrasinin habercisi olduğunu düşünüyor musunuz? 

Yani bu bir yıpranma, gevşeme, kırılma" dolayısıyla bunun hem bir tür yozlaşma tarafı var hem de bir tür normalleşme tarafı var. Ne yöne gideceği de henüz belli değil. Fakat dünyadaki genel konjonktür açısından bakılırsa iyiye gitme ihtimali daha çok.

Ergenekon-Yargıtay-Medya arasındaki koordinasyonu kuran tek örgütün Ergenekon olduğunu düşüyor musunuz? Aralarındaki ilişkiyi anlamak noktasında örgüte mi odaklanmalıyız sadece? 

Yok hayır. Aralarındaki ilişkiyi tesis edenin anti-demokratik bir kaygı olduğunu düşünüyorum. Ve kaygıyı çerçeveleyen ve kuşatan genel ideolojik bakışın ulusalcılık olduğu kanaatindeyim. Ve ulusalcılık Ergenokun'un üzerinde bir iz-düşüme sahip. Yargıtay'da belki buna bağlanabilir. Fakat Yargıtayla Ergenekon arasında bir fikir birliğinin olması onların aynı suç örgütünün üyeleri oldukları anlamına gelmiyor.

Yani sizin açınızdan önemli olanın kurumsal ya da örgütsel bağlantılardan ziyade mevcut fikirler ve ideolojiler olduğunu söyleyebilir miyiz?

Evet ben öyle düşünüyorum"bunun öyle çok emir komuta zinciriyle gittiğini düşünmüyorum. Şimdi şöyle düşünelim: Eğer öyle olsaydı ilave bir varsayım daha yapmamız gerekiyordu ve bunu yönetenlerin çok da akıllı olmadıklarını varsaymamız gerekiyordu. Çünkü bir sürü boşluk var, saçma sapan yapılan eylemler var, bir sürü geri tepen, yanlış hesaplanan eylemler var. Şimdi bütün bunların ardında birinin olduğunu söylemek öyle çok da mantıklı gözükmüyor. Ama tabiî ki birbirini etkilemeye çalışan değişik hiyerarşik seviyelerde birbirlerine ip ucu vermeye, yönlendirmeye çalışan insanlar vardır" Fakat şayet biz katı bir hiyerarşik bir yapı hayal ediyorsak öyle bir şeyin olduğunu sanmıyorum.  

iyibilgi Erkam Can

Röportaj Haberleri

Kudüs Tugayları Tulkarem Taburu Komutanı Al Mayadeen'e Röportaj Verdi
El-Menar TV Hizbullah'ın Topçu Birliğinde Görevli Subay ile Röportaj Yaptı
Hamas Lideri Abu Marzuk: Hamas Ve Hizbullah'ın Düşmanı Aynı
Hamas Operasyonun Gizli Belgeleri: Abdurrahman Dilipak Röportaj
Eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı: Türkiye'nin Garantörlüğü Çok Uygun Olur