Yüzleşme Derneği ve MAZLUMDER panelinde düşündürücü gerçekler dile getirildi...
Yüzleşme Derneği ve MAZLUMDER, "Gayriresmi Cumhuriyet" adıyla, yıl boyunca devam edecek bir dizi etkinliğin ilkini dün, Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampusunda düzenledikleri panel ile gerçekleştirdiler. Panelin konusu "Faili Derin Kayıplarımız" idi. Panelde Cumhuriyet'in değişik dönemlerinde yaşamlarına kastedilmiş 5 kişi gündeme getirildi. Bunlar Mustafa Suphi, Ali Şükrü Bey, Sabahattin Ali, Musa Anter ve Hrant Dink idi. Panele katılan Emin Karaca (araştırmacı-yazar), İhsan Eliaçık (yazar), Sezai Sarıoğlu (şair, yazar), Aydın Orak (tiyatro sanatçısı) ve Hayko Bağdat (yazar), "Faili Derin Kayıplarımız" ile ilgili görüş ve düşüncelerini paylaştılar. Etkinliği organize eden Yüzleşme Derneği Başkanı Cafer Solgun ile MAZLUMDER Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun da birer konuşma yaptığı panelde, konuşmacılar, son dönemlerin sıcak gündemi Ergenekon soruşturmasına atıfta bulunarak, güvenli bir geleceğin ancak geçmişle yüzleşerek, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılarak mümkün olabileceğine vurgu yaptılar. Ermenilerin en büyük sorunu... Hayko Bağdat, "Ermenilerin en büyük sorunları nedir?" diye sorarak başladığı sunumunda, "Ermenilerin en büyük sorunları 1915 midir? 1942 Varlık Vergisi olayı mıdır? Hrant Dink'in katledilmesi midir? Hayır. Türkiye'de yaşayan ve sayıları artık 60 bine düşmüş olan Ermenilerin en büyük sorunları, unutulmuş olmaktır" dedi. Hrant Dink'in katledilmesinin, Türkiye toplumuna Ermenileri hatırlattığını kaydeden Bağdat, "Ermenilerin artık konuşmaya başladığını ve bunun bedelini de ödediğini" belirterek bunun önemine dikkat çekti. Bağdat, konuşmasını Türkiye'de yaşayan Ermenilerin "barışmak" istediklerini vurgulayarak tamamladı. Cumhuriyet'in tanığı, sanığı, mağduru... Musa Anter'le ilgili "Araf" isimli bir tiyatro oyunu sahneye koyan Aydın Orak, Musa Anter'in hayatını anlatarak başladığı konuşmasında, "Ape Musa, kendi deyişiyle, Cumhuriyet tarihinin hem tanığı, hem sanığı, hem de mağduru" idi dedi. 'Aleyhistan'da yeni bir cümle kurmak lazım' Sezai Sarıoğlu ise, şiire dizelerinden alıntılar yaparak yaptığı sunumunda, "Can Yücel'in deyişiyle 'aleyhistanda yeni bir cümle kurmak" gereğine vurgu yaptı. Sarıoğlu, resmi cumhuriyete itiraz ederken yerine ne konulacağının da netleştirilmesi gereğine işaret ederek, "Bu yüzden ne yapmak istediğimizi iyi tarif etmeliyiz" dedi ve Sabahattin Ali cinayetiyle ilgili görüşlerini paylaştı. İhsan Eliaçık, Ali Şükrü Bey cinayetinin cumhuriyet için bir dönüm noktası olduğunu vurguladığı konuşmasında, "faili meçhul cinayetlerle Ali Şükrü Bey cinayetiyle yüzleşilerek başlanması gerekir. Yüzleşmenin, bu ülkenin yeniden kurulmasına hizmet etmesi gerekir" dedi. Ali Şükrü Bey'in ortadan kaldırılmasının ardından Cumhuriyet'in hızla "tek parti rejimine" yöneldiğini vurgulayan Eliaçık, yürütülen Ergenekon soruşturmasıyla ilgili olarak ise, "acaba bir tasfiye ve temizlik mi yapılıyor, yoksa bir ekip tasfiye ediliyor ve yerine yeni ekip mi oluşturuluyor; benim kaygılarım var" şeklinde konuştu. Mustafa Suphilerin katledilmesinin içyüzü "En eski faili derin kayıbın Mustafa Suphi olduğunu" belirten araştırmacı-yazar Emin Karaca ise, "88 yıldır solcular şunu anlamıyor, deliller belli olduğu halde: Mustafa Suphi ve 14 yoldaşının Kahya Yahya tarafından katledilmesinde bütün deliller Çankaya ve Mustafa Kemal'i işaret etmektedir" dedi. Nazım Hikmet'in Mustafa Suphilerin katledilmesiyle ilgili yazdığı şiirlerden örnekler okuyan Karaca, Nazım Hikmet'in de olayın sorumlusu olarak 1923'te Çankaya'yı işaret ettiğini, ancak 1938'de Donanma Davası nedeniyle aynı Çankaya'ya dilekçe ile başvurmak durumunda kaldığını ifade etti. Karaca'nın vurguladığı bir başka husus da, dönemin Sovyetler Birliği'nin olayın ardından TBMM hükümetine yönelik herhangi bir tavır almamasıydı. Konuşmasında Ergenekon soruşturmasına da değinen Karaca, "sonuna kadar gidilmesi ve operasyonun önünün kesilmemesi" yönündeki istek ve dileğini belirtti. Uğur Mumcu Panelin sonunda tekrar söz alan Yüzleşme Derneği Başkanı Cafer Solgun, 24 Ocak tarihinin aynı zamanda Uğur Mumcu cinayetinin de yıldönümü olduğunu hatırlatarak, "Ülkemizde faili meçhul cinayetler sadece resmi ideolojiye itirazı olanlara karşı değil, karanlık bir Türkiye tablosu yaratabilmek uğruna resmi ideolojiyi üretmeye çalışan kişilere karşı da yapılmıştır. Uğur Mumcu cinayeti, sorumlusu 'derin devlet' olan bir faili meçhul cinayet örneğidir. Başka örnekleri de vardır ve son örnekleri de Danıştay cinayeti ve Cumhuriyet gazetesine bomba atılması olmuştur" şeklinde konuştu. Solgun, "Gayriresmi cumhuriyet" kampanyaları süresince bunları da gündeme getireceklerini belirtti. "Faili Derin Kayıplarımız" panelinin duyuru afişinde, "Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı!" deniyordu. Devamında yer alan mısra ise şuydu: "Tanı altındaki binlerce faili meçhul yatanı!" | |