Her dinî evlilikte birtakım kaide ve kurallara riayet edilir. Bu kuralların bazısı tavsiye haddinde kalırken, diğer bazısı birtakım yasaklar getirir. Bu yasaklar, bizi birtakım lezzetler, menfaatler ve faydalardan mahrum etmek için değil, bilâkis mutluluğumuzu temin etmek ve ailenin bütünlüğünü korumak içindir.
Evlenme, önemli bir meseledir ve kendine özgü birtakım kanun kuralı vardır. Eşimiz, bedenimize dar veya geniş geldiği zaman değişebileceğimiz bir gömlek veya elbise değildir. O, ömür boyu birlikte yaşayacağımız hayat ortağımızdır. Bu yüzden İslâm'ın bu konudaki yasaklarına ve uyarılarına riayet etmek, kadın ve erkeğin yararındır.
Engellerin Çeşitleri
Engelleri iki kısma ayırabiliriz: 1- Dinî ve şer'î engeller. 2- Diğer engeller.
a) Şer'î Engeller
İslâm, erkeğe istediği her kadınla evlenme izni vermemiştir. Aynı şekilde kadın da istediği her erkekle evlenemez. Bu hususta birtakım yasaklar ve kısıtlamalar vardır. Bunların en önemlileri şunlardır:
İslâm'a göre kadın aşağıdaki kişilerle evlenemez:
- Babası ve dedeleriyle (ne kadar yukarı çıkarsa çıksın).
- Oğulları ve torunlarıyla (ne kadar aşağı inerse insin).
- Amcaları ve dayılarıyla. Aynı şekilde babasının, annesinin, dedelerinin ve ninelerinin amcaları ve dayılarıyla.
- Erkek kardeşleri ve erkek veya kız kardeşlerinin oğullarıyla.
İslâm'a göre erkek de aşağıdaki kişilerle evlenemez:
- Annesi ve nineleriyle (ne kadar yukarı çıkarsa çıksın).
- Kızları ve torunlarıyla (ne kadar aşağı inerse insin).
- Kız kardeşleri ve kız veya erkek kardeşlerinin kızlarıyla.
- Halaları ve teyzeleriyle. Aynı şekilde babasının, annesinin, dedelerinin ve ninelerinin halaları ve teyzeleriyle.
Bunların dışında erkek veya kadın şu kişilerle de evlenemez:
Sütkardeşi ve süt annesiyle; kaynatası, kaynanası, gelini ve damadıyla; hanımının kız kardeşiyle (birlikte), hanımının yeğenleriyle (birlikte), evli kadınla, üç defa boşadığı kadınla, dokuz defa boşadığı kadınla (ebedî olarak), zina suçlamasında bulunup ispatı ve reddi için karşılıklı lânetleştiği hanımıyla, iddet bekleyen kadınla, cinsel ilişkiye girdiği hanımının (başkasından olan) kızıyla, kâfir erkekle ve mürtet ile.
b) Diğer Engeller
Şer'î engeller dışındaki diğer engeller, haramlığa sebep olacak engeller değillerdir. Fakat mutlu ve huzurlu bir aile hayatı kurmak isteyenlerin kaçınması gereken şeylerdir. Aşağıda bunlara kısaca değiniyoruz:
1- Yüzeysel Cazibeler
Bazen kız veya erkek, birtakım yüzeysel cazibelerin etkisinde kalır. Meselâ bir oğlan, caddede veya otobüste bir kızın saçının tokası veya kurdelesine vurularak onunla tanışmak ve evlenmek isteyebilir. Bu yüzeysel ve geçici cazibelerden etkilenmenin ve güzel görünüme aldanıp acele karar vermenin iyi bir akıbeti yoktur ve hatta insanın hayatını karartabilir de.
Bu nedenle evliliğin sadece duygular temeline dayalı olmaması, yüzeysel ve geçici etkenlerin tesiri altında yapılmamamsı tavsiye edilmiştir. Gelip geçici aşkların sağduyu ve basireti almasına izin verilmemelidir. Çünkü ailenin devamı, ancak akıl ve düşünceye dayalı temeller üzerine bina edilmekle mümkündür. Karı kocanın birbirini kalpten ve gönülden sevmesi ve istemesi gerekir. Sunî cazibeler, yalancı şirinlikler, belki birkaç günlüğüne hayatı güzel ve tatlı kılabilir, ancak sonu hüsran ve bedbahtlıktan başka bir şey değildir.
2- Güzellik ve Zenginlik
Bazen kişinin mal ve serveti, birtakım sevenlerinin olmasına sebep olabilir. Ya da yüzünün güzelliği, bir grup aşığı ve hayranının olmasına yol açabilir. Oysa ne servet kalıcı bir şeydir, ne de hayatın gerçek zevk ve tadına yüzün rengi ve güzelliği sayesinde ulaşılır.
Ekonomik nedenlerle ve zahirî güzellik gerekçesiyle hayat ortağını seçmek, tehlikeli olabilir. Bir Müslümanın, parası için kızını biriyle evlendirmeye ve bu vesileye bir miktar para elde etmeye veya borcunu kapatmaya hakkı yoktur. Erkek de bilmelidir ki, yüz güzelliği kalıcı olmayabilir. Küçük bir hadise veya hamilelik gibi normal bir gelişme, o güzelliği tamamen ortadan kaldırabilir.
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kim sadece güzelliği için bir kadınla evlenirse, istediğini onda bulamaz. Kim sadece parası için bir kadınla evlenirse, Allah onu o paraya havale eder. Kim de dini için bir kadınla evlenirse, Allah ona her ikisini birlikte verir."[1]
Bir başka hadisinde de şöyle buyurmuştur: "Güzelliği için bir kadınla evlenme; zira güzelliği onu alçaltabilir (iffetsizliğe sürükleyebilir). Parası için de bir kadınla evlenme; zira parası onu asileştirebilir. Kadınla sadece dindarlığı için evlen."[2]
3- Zorunlu veya Maslahat İcabı Evlilik
Bazen kadın veya erkek evlenmeye zorlanır. Meselâ bir baba, kızını zorla biriyle evlendirir. Biliyoruz ki böyle bir evlilik, evvelâ geçersizdir ve kadın ile erkeği birbirine mahrem etmez; saniyen kadın veya erkeğin hayrı ve saadetine sebep olmaz.
Kızın biri, Peygamber'e (s.a.a) gelerek babasının kendisi için seçtiği kocayı sevmediğini söyledi. Peygamber (s.a.a), kızı sevdiği kocaya vermelerini emretti ve o evliliğin geçersiz olduğunu söyledi.
Bize göre esasen gönülsüz olarak yapılan evlilikler, ihtilâf ve anlaşmazlık nedenidir. Bu tür evliliklerde, aradan yıllar geçse ve çiftler çoluk çocuk sahibi olsalar da, en ufak bir tatsızlık çıktığında hemen, "Zaten baştan beri seni istemiyordum." derler.
Aynı şekilde, maslahat icabı yapılan evlilikler de, çiftlere mutluluk, hayır ve huzur getiremez. Zira maslahat icabı yapılan evliklerde, genelde eşler arasında bir gönül bağının bulunup bulunmadığına dikkat edilmez; falan maslahat için bu evliliğin yapılması gerektiğinden söz edilir.
4- Makam ve Mevki Sevdası
Bazı kişiler, evlenme sayesinde bir makam ve mevkie ulaşsınlar diye biriyle evlenirler. Meselâ falanca şahıs, filân makamda olduğu için onun kızıyla veya oğluyla evlenmek isterler.
Böyle kişiler, genelde gerçek âlemde değil, hayal âleminde yaşarlar. Kuvvetli bir hayal güçleri, uzun arzu ve emelleri vardır. Hayal âleminde kendileri için hoş bir dünya kurarlar. Babası veya annesi şu makam ve mevkide olan biriyle evlenmeyi tasavvur ederek kendilerini arzu ve hedeflerine kavuşmuş görürler. Şuna dikkat etmezler ki evvelâ, evliliğin sevgi ve gönül bağına ihtiyacı vardır; ikinci olarak da, makam ve mevkiler kalıcı şeyler değildir ve hayat iniş çıkışlarla, düşüp kalkmalarla doludur.
5- Denkliğin Olmayışı
Geçen bölümde denklik hakkında konuşmuş ve mümin olmanın başlı başına bir denklik sebebi olduğunu hatırlatmıştık. Burada ise konunun bir başka boyutuna değinmek istiyoruz. O da şudur: Hâlihazırda ve alışık olduğumuz ortamda herkes, sadece iman ve insanlığa önem verecek derecede bir iman, hulus ve sefaya ulaşmamıştır. Hayatın cıcık bıcığına, maddî zevahirine ve sosyal veya kültürel tabakaya önem veren insanların sayısı hiç de az değildir.
Ekonomik veya kültürel açıdan iki farklı tabakadan olan, örneğin biri zenginler tabakasından, diğeri zanaatkârlar tabakasından olan veya biri yüksek tahsilli olan, diğeri okuma yazma bilmeyen kişiler çoğu zaman uyum sorunu yaşarlar. Bu tabakasal farklılık, karı kocanın birbirine karşı övünmesine veya kendini diğerinden üstün görmesine sebep olabilmektedir. Aileler arasındaki geçimsizlikler ve çatışmaların bir bölümünün bu tür farklılıklardan kaynaklandığı tecrübeyle sabittir. Meselâ eşlerden biri, sürekli zenginliğinden, kendisi veya anne babasının toplumsal mevkiinden, anne babasının eşine yaptığı yardımlardan söz ederse, hayat zehir olur.
6- Fahiş Yaş Farkı
Dinî açıdan örneğin 50 yaşındaki bir kişinin 20 yaşındaki bir kişiyle evlenmesinde bir sakınca yoktur. Nikâh akdi okunduktan sonra bu iki kişi birbirine mahrem olur ve aralarında karı kocalık ilişkisi olabilir. Farklı zevkleri, çeşitli eğilimleri ve yaş farkına rağmen meydana gelen gerçek aşkları dikkate alarak evlenmenin yaş sınırını oldukça geniş tutması, İslâm'ın iftiharlarındandır.
Ancak şunu unutmamak gerekir ki yaşın ilerlemesi, tecrübelerin artmasına, bakış açılarının, görüşlerin ve anlayışların değişmesine sebep olmaktadır. Bu yüzden eşlerin yaşlarının birbirine uygun olması gerekir ki birbirini anlayabilsinler, anlayış ve tecrübe uçurumundan dolayı yuvaları yıkılmasın. Yaş uyumuna dikkat etmek, eşlerin iffeti ve eteklerinin kirlenmemesi açısından da önemlidir. 18 yaşında birinin cinsel eğilimi bir tür, 50 yaşındaki birinin cinsel eğilimi de başka bir türdür. Bu ikisinin evliliği, onları birbirine yakınlaştıran başka cazibeler olmadıkça, kolay kolay mutlulukla birlikte olmaz.
7- Kötü Alışkanlıklar
İslâm, kirli işlere bulaşmış, kötü alışkanlıkları olan kişilerle evlenmemize izin vermemektedir. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kim kızını fasık biriyle evlendirirse, canından bir parçayı kesip atmış olur."[3] Yine Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kim kızını dinsiz biriyle evlendirirse, her gün Allah'ın bin lâneti onun üzerine iner. Zira bu durumda onu itikadî yönden sapma tehlikesiyle karşı karşıya bırakmıştır."[4]
Evliliği tehlikeler karşısında kişinin dininin yarısını koruyan bir etken olarak gören İslâm, açıktır ki insanın dinini, haysiyetini ve sağlığını tehlikeye atan bir evliliğe müsaade etmez. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kızınızı içki içen birine vermeyin. Aksi hâlde onu zinaya zorlamış gibi olursunuz."[5] Yine biliyoruz ki uyuşturucu ve kumar bağımlısı kimselerle de evlenmek tehlikelidir ve daha sonraki rezillikler ve kavgalar için iyi bir zemin oluşturmaktadır. Bu yüzden baştan tedbiri alıp bu gibi kişilerle evlenmemek gerekir.
8- Bedensel ve Ruhsal Kusurlar
Bedensel ve ruhsal kusurlar hususunda evlenmek açısından dinî bir yasak söz konusu değildir. Ancak tarafların kusurdan haberdar olması ve ona rıza göstermesi gerekir. Kısırlık, iktidarsızlık, ihtiyarlık, menopoza girmiş olmak, evlenmeye mani hâller değildir. Fakat ortada bir kandırma ve yanıltma varsa, kandırılan taraf için evliliği feshetme hakkı doğar. İmam Bâkır'a (a.s), oldukça güzel, ama zekâ özürlü bir kadınla evlenmenin hükmü sorulunca şöyle buyurdu: "Onunla evlenebilirsiniz, ama çocuk doğurma hakkına sahip değilsiniz."
En azından ahlâkî bir tavsiye olarak aşağıdaki kişilerle de evlenmekten sakınılması tavsiye edilmiştir:
Akrabaları tarafından sevilip sayılmayan kadın; kocasına karşı böbürlenen kadın; kocasına karşı kin besleyen kadın; mihri yüksek ve ağır olan kadın; abus ve asık suratlı kadın; zekâ özürlü kadın; kötü işlerden sakınmayan kimse; kocasının gıyabında süslenip huzurunda süslenmeyen kadın; kocasının sözünü dinlemeyen kadın; eşinin mazeretini kabul etmeyen kimse; eşinin hatasını affetmeyen kimse; kirli pasaklı kadın; kocasına karşı asi, başkalarına karşı muti kadın; hilekâr ve düzenbaz kimse"